Trabzon’a hiç Boztepe’den baktınız mı? Öyle bir manzara ki, dağlar, deniz ve… kömür yığınları! İşte Trabzon’un turizmden kazandığı ironik Oscar ödülü. Şaka bir yana, Trabzon Limanı’ndaki bu görüntü, hem şehrimizin imajını zedeliyor hem de turizm potansiyelimizi baltalıyor.

Düşünsenize, yurtdışından koca bir kruvaziyer gemisi limana yanaşıyor. İçinden heyecanla Karadeniz’in eşsiz doğasını görmek için sabırsızlanan turistler çıkmayı bekliyor. Ama gemiden inmeden geri dönüyorlar! Sebep mi? Kömür tozları arasında romantizm yaşamak istememeleri. E haklılar, kim ister ki?

Yetkililerden biri, bu olayın gerçekten yaşandığını söylediğinde önce inanamadım. Ama sonra düşündüm, neden olmasın? Trabzon Limanı tam anlamıyla bir kömür diyarı gibi. Bir yandan turist çekmeye çalışıyoruz, diğer yandan onları kömür yığınlarının arasında karşılıyoruz.

Peki, bu durum değişebilir mi? Tabii ki değişebilir. Trabzon Limanı'nın yük limanı fonksiyonunu başka bir noktaya – mesela Arsin ya da Sürmene tarafına – kaydırmak harika bir çözüm olabilir. Şehrin merkezindeki bu eşsiz alanı ise yat limanı ya da turistik bir cazibe merkezi olarak düzenlemek… İşte bu Trabzon’u adeta uçurur!

Ganita mı? Karadeniz’in diğer sahilleri mi? Hadi biraz iddialı olalım; bu liman, doğru bir projeyle hepsinden daha güzel bir noktaya dönüşebilir. Biraz cesaret, biraz da vizyon lazım. Tabii işletme hakları da adil bir şekilde korunmalı, ama bu zaten çözülmeyecek bir mesele değil.

Sonuç olarak, Trabzon’un bu kömürlü hikayesi acı bir gerçek ama değiştirmek bizim elimizde. Şehrimiz zaten doğal güzelliklerle çevrili, bir de bunları doğru projelerle taçlandırsak turizmde Avrupa’ya bile kafa tutabiliriz. Hadi artık şu kömür yığınlarını rafa kaldırıp, turistlerin dillerinden düşmeyen o efsane manzarayı yaratma zamanı gelmedi mi?

Trabzon’un potansiyeli var, şimdi onu harekete geçirme zamanı!