Anlatılması da anlaşılması da çok zor. Flu bir görüntü! Konya maçından sonra dün akşam bir hüzün daha yaşadık. Maç sonrası gerek Şenol Güneş, gerek bazı futbolculardan gelen özürler tavan yaptı. Hoca, "Sorumlusu benim." dedi. Dedi de neye yarar hocam! Neye yarar arkadaşlar! Daha da önemlisi, neyi değiştirir?

Bakın, 24 maçta sadece iki galibiyeti olan ve matematiksel olarak lige veda etmeyi bekleyen bir takıma, hem de hiçbir gayret göstermeden, attıkları iki şutla mağlup oldunuz. Neyin özrünü dinliyorsunuz? Bu işin lamı cimi yok, aklınızı başınıza alın! Küme hattına sadece 5 puan kaldı, ama başkan Nwakaeme'den yardım bekliyor. Yönetim ne yapıyor, bilmiyorum. Hoca ve futbolcular biçare.

"Kaldırın başınızı, kalkın ayağa! Nasıl düştüysek öyle kalkarız." diyen bir Allah'ın kulu yok. Trabzonspor yazar-çizer takımı, eteğindeki taşları dökmekle meşgul. Efendim, duydum ki, işittim ki, öyle hissediyorum ki futbolcular hocayı istemiyormuş, ondanmış! Özellikle Zubkov ve Mendy gibi bazı oyuncular, kızgınlıklarından bilerek oynamıyormuş. Koca çınarın düştüğü hale bakar mısınız? Ne oyun var, ne oyuncu! Gelen vuruyor, giden vuruyor!

Şaka gibi değil mi düştüğümüz bu hâl? Trabzonspor takımı ne yazık ki hazan yaprağı gibi; hangi rüzgâr kuvvetli eserse o yöne savruluyor. Yazık, çok yazık! Düşürenler utansın.

Bu kadar olup bitenlerden sonra dünkü maçta hakemin yine iki net penaltıyı vermediğini yazmaya gerek duymuyorum. Ancak, tüm samimiyetimle siz değerli taraftarlardan çok önemli bir ricam var! Sızlanmanın, enseyi karartmanın zamanı değil. Şunun şurasında 11 maç kaldı. Üç maçla kısa yoldan Avrupa'ya bile bilet alabiliriz. Her zaman olduğu gibi, zor günlerin vazgeçilmez ilacı olan birlik ve kenetlenmeyi göstermeliyiz.

Unutmayalım ki takımımız kırılma eşiğinde. Hepsi yalan, bu gerçek!

Son sözüm Şenol Güneş'e: Madem istifa etmedin, o hâlde sorunlar belli. Sistemsizlik, oyunsuzluk, bir ileri iki geri gitmek… Olmadı, hepten geri gitmek! Eğer bu ucubeden bizi kurtaramıyorsan ve takım uyurgezer gibi oynuyorsa, bunları uzun uzadıya yazmanın anlamı yok. Sorunları bizden daha iyi biliyorsun. Seni bunun için takımın başına getirdiler. Düzelt diye!

Önümüzde 10 gün ara var. Lütfen kendine gel, gerekeni yap! Böylece hem kendinle barış, hem de sıra dışı taraftarlarınla!