Trabzonspor Kulüp Başkanı Ertuğrul Doğan bir hafta içerisinde, ülkedeki Trabzonspor gündemini sahadan aldı.

Önce Bankalar Birliği'ne sonra da çoklu sermayeli ortakların Trabzonspor'a 'ORTAKLIK'  teklifine çevirdi.

Nasıl olduğuna bir bakalım...

Yaklaşık 3 yıl önce girilen ve Türkiye'deki sıkışan kulüplerin imdadına yetişen Bankalar Birliği oldu.

Yüzde on faizle dönemin kur politikasına göre birçok kulüp gibi Trabzonspor da çok ciddi oranda bundan yararlandı.

O zamanlar 'KURTARICI' gözüyle bakılan Bankalar Birliği, 'Ben sizin kanınızı emeceğim, merak etmeyin' dercesine kendisinden faizle para tahsil eden kulüplere kıskıs gülüyordu oysa...

Sıcak para Trabzonspor gibi birçok kulübü sevindirmiş, gelen paralarla birçoğunun transfer politikasıyla birlikte lig yarışındaki sıralamaların herkes için farklı olacağı söylentileri arşa çıkıyordu.

Öyle de oldu...

Nitekim Trabzonspor hem sponsorları hem Bankalar Birliği'nden gelen paralarla çok ciddi transferler yapıyor herkese korku salıyordu.

75 milyon Euro civarı bir para Trabzonspor için harika bir paraydı ve son derece güzel kullanılıyordu.

Ve bunun sonunda 38 yıl sonra elinden çalınan birçok şampiyonlukların aksine resmi, tescilli, çalınma riski sıfır bir Türkiye ligi şampiyonluğunu kazanılıyordu.

Muhteşem günlerdi.

Denizler fersah fersah aşılıyor, okyanusların, kıtaların en ucra köşelerinden bile "En büyük Trabzonspor, Şampiyon Trabzonspor, Bize her yer Trabzon" sesleri geliyordu

Öyle ki sevinç gösterilerini, yapılan araştırmalara göre 2 milyar insanın izlediği iddia ediliyordu.

Ki bu rakamın doğruluğu da sonraları tescillendi.

Etkinliklerin mimarı Aslan Kar'a tekrar teşekkür edelim.

Ez cümle...

Ne olduysa o şampiyonluktan sonra oldu.

Transferde doymayan bir teknik direktör kulübün geleceğini düşünmeksizin her gün birini istiyordu.

Yönetim bu isteklere boyun eğiyor (mecbur) iki yılda yüksek maliyetli 27 transfer Trabzonspor'u boğmacaya yakalanmış hasta konumuna sokuyordu.

Faizler başını almış gitmiş yıllık 500-600-700 milyon lirayı buluyor, boğmaca artık hastasına son seçenek olarak palyatif bakımı gösteriyordu.

Beş yıl önce konuşulan, üç yıl önce bilerek ve isteyerek bulaşılan bu hastalıktan kurtulmanın zamanı gelmiş ve geçiyordu.

Sermaye artırımı kabul edilen Trabzonspor yaklaşık 2 milyar 100 milyon para ödeyerek bu illet hastalıktan kurtulan ülke içerisindeki ilk kulüp oluyordu.

Gerçekten olağanüstü bir başarıydı bu.

Başkan Ertuğrul Doğan ve yönetimi mükemmel bir işi başarmışlardı.

Banka yok, faiz yok, dert yok tasa yok...
 
Prangalarından kurtulan bir Trabzonspor var artık.

Hür ve kararlı...

Herkes bunu böyle düşünüyordu.

Aksi olabilir mi peki ?

Bakalım.

Bundan sonra hiç bankalara bulaşılmayacak mı?

Bu mümkün değil. 

Hayatın olağan akışında bankaya gitmeyen, kredi kullanmayan fert ya da birey yoktur.

Kaldı ki STK'lar bankadan bağımsız iş yapma olasılıkları da çok düşüktür.

Sayın Ertuğrul Doğan diyor ki, 'Yapacağımız çok önemli sponsor anlaşmaları var, Papara Park gibi. Ayrıca 30 yıl kullanabileceğimiz, kiralayabileceğimiz -Kartal Arazisi- var. 

Bankalardan bundan sonra kredi alınabilir de alınmayabilir de...

Bu tamamiyle sayın Başkan Ertuğrul Doğan'ın bugüne kadar gerçekleştirdiği başarılı işlere bir yenisini eklemesiyle alakalı bir durum.

Kredi mutlaka alınır bunun külfeti mutlaka enğne boyuna düşünülür muhakkak.

Yoksa çıkmanın elbette anlamı kalmaz. 

Fakat; Ben başkanın samimiyetine yüzde yüz inanıyorum.

Hataları yok mu?

Elbette var olmaz mı?

Fakat düzgün adam dürüst adam.

Trabzonspor ile yatıyor Trabzonspor ile kalkıyor.

Birçoğumuz o zenginlikte olsak bırakın kulüp başkanlığını şehre uğramazdık.

Var olanın kıymetini bilip ölçüp biçip öyle değerlendirmek lazım.

Çoklu sermayeli ortaklık konusu, Trabzonspor'a ortaklık veya satış konuları teknik bir konu.

Bu konularda bilgim olmadığı için bir şey yazmak çok anlamsız.

Vakti gelince elbette değerlendireceğim.