Trabzonspor'un Olağan Genel Kurulu yapıldı. Mevcut Başkan Sayın Ertuğrul Doğan, tek aday olarak girdiği seçimde oyların 1572'sini alarak yeniden Trabzonspor'un Başkanı seçildi.

Kongre, aylardır haklı olarak "ne olup bitecek?" diye çokça dile getiriliyordu:

Aday çıkacak mı?

Trabzonspor düzelecek mi?

Ekonomi nasıl toparlanacak?

Listede kimler olacak?

Bu soruların çoğu, biri dışında, cevabını bulmuş gibi görünüyor. Trabzonspor'un düzelip düzelmeyeceğini ise zaman gösterecek.

Ertuğrul Doğan'ın yapacağı yeni yönetim listesi, taraftarların heyecanla beklediği en önemli konuydu. Ancak öyle olmadı. Listeye, önceki listeden sadece üç farklı kişi eklenince, tüm bu merak ve beklentiler kısmen hayal kırıklığına dönüştü.

Neden "kısmen" diyorum?

Çünkü bazı taraftarlar, mevcut yöneticilerin yerini; İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerden "parası bol yöneticiler" alsın diye bekliyordu. Ancak Trabzonspor'un delege yapısının, kulüpçü yöneticilerden ziyade paralı yönetici tipine yatkın olduğunu düşünüyorum. Bence bu son derece yanlış bir yatkınlık.

"Para veren biri olsa dahi," bana göre Zeyyad Bey, Sami Bey ya da Taner Bey gibi, kulüpçülük mantığını layıkıyla yerine getiremeyeceklerdi.

Neden mi? Çünkü maçtan maça gelip ahkâm kesiyorlar. Kırk yıldır bunun örneklerini görüyoruz. Üç beş kuruş verip gazetelerde boy gösteriyorlar; en kötüsü de yarı yolda terk edip gidiyorlar. Onlarca örnek sayabilirim.

Aylardır kongre konuşuluyor.

Aday çıktı mı?
Neden çıkmadı?

Elbette birçok nedeni var. En büyük neden ekonomik problemler.

Trabzonspor'un borcu var.
Trabzonspor'u zor günler bekliyor.
Sahada işler iyi gitmiyor.
Transferler var...
Bunların çözüm yolu ise yalnızca para ve planlı, programlı yeni projelerdir.

Peki, neden aday çıkmadı?

Ertuğrul Doğan kötüydü, kulübü batırdı, şöyle yaptı, böyle yaptı... Peki sonuç? Neden kimse aday olmadı?

"Cebir mi uyguladılar?"
 

"Şiddet mi uyguladılar?"
 

"Silah mı dayadılar?"

Sadece Mustafa Hacıkerimoğlu, cesaret gösterme ihtimali olan bir isimdi. Ancak o da son anda yukarıda saydığım nedenler dışında, farklı bir sebepten dolayı bu dönem aday olmayacağını ima etti. Kesinlikle ne siyaset ne ekonomi... Hiçbiri değil.

Trabzonspor çok büyük bir kulüp, fakat büyük bir camia mı, ondan emin değilim. Herkes topu birbirine atıyor. En kötüsü, herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. Konuşmaya gelince herkes birbirinden daha "keskin Trabzonsporlu."

Neyse...

Öyle ya da böyle, Ertuğrul Doğan çıktı ve dedi ki:
"Bu borcu bitirmeye, saha sonuçlarını düzeltmeye talibim. Hatalar yaptık, yanlışlar yaptık ama Trabzonspor'u bu çıkmazdan kurtarmaya adayım."

Yanlışları vardır, doğruları vardır; bunu zaten kabul ediyor. Ancak Trabzon camiası, bu adam dışında kimse taşın altına elini sokmadı. "Borç aşağı, borç yukarı..."

Şuna inanırım: Türkiye'deki dört büyük takımdan hiçbiri ekonomik bir buhrandan dolayı faaliyetleri sekteye uğramaz ve uğratılmaz. Kırk senedir borç hikayeleri dinliyoruz.

Bu koşullar altında, saha sonuçlarının kötü gittiği fakat ekonomik olarak ciddi hamlelerin yapıldığı bir düzlemde, her ne kadar kendi dahli olsa da pes etmeyen ve Trabzonspor'u borçsuz hale getirmek için inat eden Ertuğrul Doğan ve ekibini kutluyor, başarılar diliyorum.

SİCİL KURULU

Öncelikle aday olan herkesi kutluyorum. Çok özel anlar yaşattılar kongrede bulunan her delegeye. İnanılmaz bir yarıştı ve başa baş bitti:

İsmail İnan: 558 oy
Serdar İsaoğlu: 558 oy

Tekrar sayıldı. Sonuç değişmedi. Nihayetinde, tüzük ve hukuktan yararlanılarak kura çekimi yapıldı ve Serdar İsaoğlu Sicil Kurulu seçimini kazandı.

Tüm adayları yürekten kutlamak gerekir.