Sosyal medyada gördüğüm bir paylaşım dikkatimi çekti. Sonra baktım ki tüm yerel gazetelerde bu ilan tam sayfa olarak yer almış.
Trabzon Otelciler Birliği Derneği devletin en üst düzeyindeki isimlere mesaj göndermiş.
Ankara’da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a seslenen dernek yönetimi Trabzon’da, Trabzon Valisi Sayın Aziz Yıldırım’a ve TTSO Başkanı Erkut Çelebi’ye seslenmişler ve 7464 sayılı Konutların amaçlı kiralanmasına ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun uygulanmadığını vurgulamışlar.
Maliye Bakanlığına vergi kaybını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına kayıt dışının istihdama etkisini, Kültür ve Turizm Bakanımıza da emeklerinin-gayretlerinin boşa gittiğini, Trabzon Valisi Sayın Aziz Yıldırımdan da destek istediklerini belirtirken, TTSO Başkanı Erkut Çelebi’ye ise ondan beklentileri olmadıklarını ironik bir dille, sitem edercesine iletmişler.
Peki nedir bu 7464 sayılı kanun?
7464 sayılı kanun; konutların gerçek ve tüzel kişilere, turizm amaçlı kiralanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemekle birlikte, konutların turizm amaçlı kiralanmasına ilişkin genel esaslara, izin belgesi düzenlenmesine, idari yaptırımlara ve turizm amaçlı kiralanan konutların tabi olacağı mevzuata ilişkin hükümleri belirlemektedir.
Daha sade bir deyimle bu kanun “KAYIT DIŞI” konaklama faaliyetlerinin engellenmesini, kayıt dışı faaliyet gösteren işletmelerin kayıt altına girmesini amaçlamaktadır.
Böyle bir kanun varsa dernek neden sesini duyurmak için böyle bir gayret sergiliyor sorusu aklınıza geldiyse bunun cevabı çok net!
Kanun var ancak uygulama ve denetleme noktasında sıkıntılar var.
Turizmciler arasında süreç ölü doğdu algısı hakim!
Tıpkı 1618 sayılı seyahat acenteleri kanunda komisyonun yasak olması açıkça belirtilmesine rağmen yıllardır uygulanmaması gibi.
Ara bir bilgi olacak ama bu kanun uygulanmadığı için süreç öyle bir hal aldı ki artık kanunda yasaklanan “komisyonculuğun” yasallaşması için uğraşır olduk!
Bu bilgileri paylaşırken üzücü bir duruma da değinmek istiyorum. Bu kanunun uygulanmasını savunan otel işletmecilerinin emeklerini, “odalarını daha pahalıya satacaklar, hep bunlar mı kazanacak, parasız mı kaldılar, tekelleşmek istiyorlar” gibi üzücü ve doğruluktan uzak ithamlar ile eleştirenlerle de karşılaşıyorum.
Üzücü bir durum daha var ki bu çok daha acı.
Bazı kamu görevlileri ve bu konuda etkin söz sahibi bazı isimler bu kanun uygulanırsa turistler sokaklarda mı yatacak şeklinde savunma yapıyorlar.
Kıymetli okurlarım Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy cansiperane çalışarak her ortamda, her toplantıda;
* Nitelikli Turist söylemi yapıyor.
* Turist başı gelirden bahsediyor.
* Hizmet kalitesi diyor.
* Tesisleri kayıt altına almalıyız diyor.
Kendine cephe oluşturarak bu amaçlarına ulaşmak için kanun çıkarıyor.
Bu kanunu çıkarıyoruz ama turistler sokakta kalacak demiyor.
Derdi ne?
Derdi ne biliyor musunuz? Bu adam turizmci.
Turizmin içinden gelen biri.
Kayıt dışının hizmet kalitesine, turizm gelirlerine, nitelikli turiste ulaşmak noktasındaki etkisine, sürdürülebilirliğe etkisine, turizmin 12 aya yayılmasındaki etkisine, personel kalitesine etkisine, turizm sektörü haricindeki sektörlere pozitif etkisine kadar birçok konuda bilgi sahibi bir kişi.
Turizmin en üst noktasında bulunan aynı zamanda liyakat sahibi bir kişi bu gerçeği savunurken sorun nerede?
Sorun her bakanlığın kendi sorumluluk alanı ile ilgilenmesi ve kamuda ilgili kanun konusunda koordinasyon olmaması.
Maliye bakanlığı kayıt dışı diye nitelendirilen tesisleri vergi mükellefi yapıp vergisini alıyor ve maliye bakanlığına göre o işletme kayıt dışı olmuyor,
İçişleri bakanlığı kimlik bildirim sistemi veriyor kendi bakanlığına göre o işletme kayıt dışı olmuyor. (Denetim eksikliğinden dolayı kimlik bildirim sistemi olmadan kiralananlar hariç)
Turizm bakanlığı diğer bakanlıkların kayıt dışı görmediği bu tesisleri “tespit edemiyor”, bu tesislerde kalan turistlerden haberi olmuyor, şikayetlerine ulaşamıyor, TGA payı ve konaklama vergisi alamıyor ve bu olumsuzluklar büyüyüp gidiyor.
Bu sarmal dönüp dolaşıp ilgili ilçe belediyesinin verdiği işyeri açma ve çalıştırma ruhsatına dayanıyor.
İlçe belediyesi binaların yapı kullanma, yangın merdiveni vb.. uygunsuzluğu, bulunduğu alanların imardaki mevcut durumundan dolayı ruhsat veremiyor, siyasi tehdit başta olmak üzere kanun, kayıtlı işletmeler, kayıt dışı işletmeler ve vicdanı arasında sıkışıp kalıyor.
Bu satırları yazarken kayıt dışı işletmeleri yok edelim, kapatalım, yıkalım, kıralım, dökelim demiyorum.
Yatırım yapan, bu iş için zamanını emeğini ve bütçesini ayıran tüm arkadaşlarımızı sisteme dahil etmek için gerekli düzenlemeleri hızlandırarak yapalım diyorum.
Sisteme uymayanları da sistemin dışında tutarak, bacasız sanayi diye nitelendirdiğimiz, bölgemizin en önemli gelir kapısı dediğimiz, ülkemizin cari açığının kapanmasında büyük pay sahibi, kendinden hariç elliye yakın sektörü tetikleyen turizmimize zarar vermeyelim.
Bu kanun işleyince turist kapıda kalacakmış ya da Trabzon’u tercih etmeyecekmiş…
Kontrol edemediğimiz, gelişinden bihaber olduğumuz, bölgemizi ucuz olduğu için tercih edecek, bize yararından çok yük getirecek turist varsın gelmesin.
Misafirperverlik turizmcinin en büyük sermayesidir bilinciyle, bölgemize gelecek tüm turistleri misafir olarak görmeye ve onlara unutamayacakları tatil deneyimini yaşatmak, onlara en üst düzey hizmeti vermek için gayretlerimize devam edeceğiz.
Yazımın sonuna gelirken dernek yönetiminin TTSO Başkanı Sayın Erkut Çelebi’ye olan tepkilerinin sebebini kamuoyun vicdanı ile paylaşmalarını öneriyorum.
Bir şehrin en önemli sivil toplum örgütlerinin başında gelen TTSO’yu şehrin popüler ve dinamik sektörü ile ilgili etkisiz görmek TTSO’nun kurumsal kimliğine zarar verir.
Bu tepkiye sebep TTSO’nun bir hatası var ise kamuoyu bu sürecin takipçisi olacaktır.
Kalın sağlıcakla…