Zorunlu eğitimin ücretsiz verilmesi, kitapların bedava olması ve üniversiteye hazırlık için bedava kursların verilmesi çok iyi uygulamalar. Ancak sonuca baktığımızda acaba önce 8 yıllık zorunlu eğitim ve sonrasında getirilen 12 yıllık zorunlu eğitimin sonuçları tahmin edildiği gibi oldu mu?

5 yılı aşkın bir süredir zaman zaman bazı lisans ve yüksek lisans öğrencilerime, eğitim sistemi ile ilgili çalışmalar yaptırıyorum. Özellikle 12 yıllık zorunlu eğitim sisteminin mevcut sonuç ve problemlerinin yanında öğrenci-öğretmen performansına ve çalışma hayatına tesirlerini de araştırmaya çalışıyoruz. Bahsettiğimiz hem nicel hem nitel araştırmalar. Sonuçta yüzlerce sayfa çalışma sonuçları var. Özellikle mecburi eğitimle ilgili bazı özet sonuçları yazımın içinde yer yer paylaşacağım. 

İşim gereği her yıl batıdan doğuya, üniversitelerde binlerce öğrenciye ders anlatma fırsatım oluyor. Genel tespitim, hemen her yıl öğrenci seviyelerinde belirgin bir düşüş olduğu yönünde. Diğer akademisyenler ve konuştuğum hemen herkesin benzer tespitlerde bulunduğunu söyleyebilirim. Bunun en önemli sebebi, maalesef ilköğretim eğitim sisteminden kaynaklanıyor.

Aslında bunu sizin de test etmeniz çok kolay: Çevrenizde ilk ya da orta öğretim öğretmeni varsa, sorun bakalım okulunda üçüncü hatta beşinci sınıfa gelip de hâlâ doğru düzgün okuma yazma bilmeyen öğrenciler var mı? Emin olun o sınıflara kadar gelmesine rağmen doğru dürüst okuma yazma bilmeyenlerin sayısı değişmekle birlikte, cevap hep “evet” olacaktır.

ZORUNLU VE SORUNLU

8 yıllık zorunlu eğitime geçilmeden önce, yani 5 yıllık zorunlu eğitim döneminde bir öğrencinin okuma yazma bilmeden ilkokul ikinci sınıfa geçme oranı yüzde sıfırdı çünkü okuma yazma bilmeyen bir üst sınıfa geçemez sınıf tekrarı yapardı.  Şimdi ise neredeyse sınıfta kalma sıfırlanmıştır. Ancak öğrenciyi sınıfta bırakamazsanız, onu çalışmaya yönlendirmeniz de çok zor olur. Diğer taraftan zorunlu eğitim süresi arttıkça bir öğrenciyi sınıfta bırakmanın sebep olduğu maliyetler katlanılabilir olmadığından ötürü, herkesi bir üst sınıfa geçirmek durumunda kalınmaktadır. Bu ortamda çalışarak sınıf geçen öğrenciler, çalışmadan geçen öğrencileri görünce “Demek ki çalışmaya gerek yok” diye düşünmeye başlamaktadır. Diğer taraftan akademik çalışmalar için sanayide görüştüğümüz hemen her usta, çırak bulamamaktan şikâyet etmektedir. Kaporta ustası, motor ustası, boya ustası, berberi, sıvacısı, kaynakçısı… Bugüne kadar görüştüğüm bütün ustalardan bu şikâyeti almaktayız. İnanın şuan pek çok kesimin şikayet ettiği Afgan ve Suriyeliler ülkeden 1 günde çıksa tüm ülkenin ustalık isteyen tüm sektörleri çökme noktasına gelir.

Biz de ustalara şunu soruyoruz: “Çıraklık okullarından gelen olmuyor mu?”

El cevap: “Geliyorlar ama burayı kalıcı görmedikleri için işi sahiplenmiyorlar. Sonuçta da usta yetiştiremiyoruz. Zaten gelenlerin yaşı belli. Zorunlu eğitim 5 sene iken bir çocuk ilkokulu bitirip çırak olurdu. Ama artık liseyi bitirince yani 18 yaşında gelebilir. O yaşta birine hele bu zamanda nasıl çıraklık yaptırıp bir şey öğreteceksin?

Peki, eğer zorunlu eğitim bu şekilde devam ederse, bir sonraki kuşak değişiminde her alanda yeterince usta bulabilecek miyiz? Cevabı tahmin etmek zor değil. İşin ilginç tarafı bu zorunlu eğitim süresi uygulamasının pek çok ülkede popüler olması. Afganistan, Madagaskar, Suriye, Kazakistan, Fas ve Tacikistan gibi az gelişmiş ülkelerde son dönemlerde zorunlu eğitim süresi uzadı. Bunu daha önce yapan İran gibi birkaç ülkede ise yukarda bahsettiğimiz problemler büyük oranda yaşandığı için zorunlu eğitim süresine çözüm arayışları başladı.

UZAKTAN EĞİTİM ORTAOKULDA BAŞLAMALI

Hem eğitim kalitesinin artması hem de usta eğitimi meselesinin çözülmesi için ilk tedbir çok basit. Zorunlu eğitim 12 yıl kalsa bile tek bir madde ile bu iki sıkıntının sebep olduğu sonucu engelleyebiliriz. O da bir an önce zorunlu örgün eğitimin 4 yıla indirilmesidir. Yani çocuklar ilk 4 yılı zorunlu olarak örgün okuyacaklar ama 4 yıldan sonra, isteyenler bir taraftan okuyup diğer taraftan çalışabilecekleri uzaktan eğitim hakkına sahip olacaklar. Hâlihazırda zaten bu sistem liselerde mevcuttur. Tek yapmamız gereken bu sistemi ve hakkı, orta öğretimdeki çocuklarımıza vermektir. Bu noktada sanayi içine açılacak orta öğretim seviyesinden başlayacak okullara (yani meslek liselerinin daha altı olan meslek ortaokulları) meslek sahibi olmayı düşünen ya da okumaya çok eğilimi olmayan öğrenciler yerleştirilerek daha küçük yaştan itibaren bir meslek sahibi olmaya başlayacaklar. Böylece hem orta öğretimden itibaren eğitim kalitesi daha kolay yükseltilebilecek hem de daha verimli hâle gelebilecek. Bu arada özellikle çocuklara meslek sahibi olmanın maddi ve manevi kazanımları anlatılmalı.

Eğitimdeki zorunlu eğitim süresine bağlı olarak ortaya çıkan en önemli sorunlardan biri de yukarıda değindiğimiz gibi sınıfta kalma olayının neredeyse tarihe karışmasıdır. Bu sonuç normaldir. Çünkü 12 yıl zorunlu eğitimde, eğitim kaliteli verilir ve okuyamayan sınıfta bırakılırsa okuma niyeti olmayan en az 19 yaşından başlayıp belki 30, 35 belki daha üst yaş grubu öğrencilerin  15-18 yaş aralığında öğrenciler ile bir arada olması hiç istenen bir durum değildir. 

ABD’DE DURUM NASIL?

Şu anda ABD’de devlet lisesi mezunu olanların büyük çoğunluğunun, iyi derecede okuma yazma bilmeyen kişiler yığını olduğunu biliyormusunuz. Eğer sistem böyle giderse ülkemizde de 10-15 sene sonra durum aynı olabilir. Şu an ilkokul 1. sınıfta okuma yazma öğretiliyor. Ama sınıfta kalma, fiilî olarak pek uygulanmadığı için birçok çocuğumuz, doğru düzgün okuma yazma öğrenmeden bir üst sınıfa geçiyor. Maalesef şu anda 5. sınıfa gelmiş ama çok iyi okuma yazma bilmeyen çok sayıda öğrencimizin var. bu sisteme maalesef cep telefonu bağımlılığı ile kitap okumama alışkanlığı da eklenince bu sonuç kaçınılmaz oluyor.

Yukarıda bahsettiğimiz çözüm önerisi, aslında bu probleme de çare olur. Şöyle ki: Eğer meslek ortaokulları devreye girerse, artık ilkokullarda eğitim zorlaştırılıp eski 5 yıllık zorunlu eğitimdeki seviyeye çıkarılabilir. En azından ilk 4 yılda en fazla 2 kere sınıfta kalma bile getirilirse, verimliliğe sebep olur. Böylece ilk 4 yıldan sonra isteyen ve bir yıldan fazla ilköğretimde kalanlar meslek ortaokullarına yönlendirilir. Böylece hem 5-8 ve 9-12 araları eğitim kalitesi çok daha rahat yükseltilebilir. Hem de daha ortaokul seviyesinden sanayi içine açılacak meslek ortaokulları ile pek çok çocuğumuz gençlik çağına geldiğinde bir meslek sahibi olmuş olurlar.

Söz konusu bu meslek ortaokullarında teorik dersler pratik derslerden daha az olup o sanayideki işletme sahibi ustaların o okullarda derse girmesi sağlanarak ve belki haftanın bir günü işletmede staj yapması sağlanarak çok daha rahat eğitim yapılabilir. Söz konusu öğrenci yıl sonuna kadar birden fazla ustalık alanında staj yapar ve yıl sonunda hangi mesleği seçmek isterse o mesleğe yönelerek orta okul 2’den itibaren tamamen o mesleğin uygulamalı ve teorik derslerine devam eder.

Böylece yakın bir gelecekte hemen her alanda ustasız kalmaktan kurtulmanın yanında (ki işsizlik gibi pek çok sosyal problemin sebebi olan önemli bir meselenin çözümünden bahsediyoruz) sanırım daha kaliteli bir eğ