Türkiye Cumhuriyeti, kökleri Osmanlı İmparatorluğu’nun derin tarihine uzanan bir mirasın temsilcisidir.
Bu miras, sadece Müslümanlar için değil, farklı inanç ve kültürlerden insanlar için de bir huzur ve adalet timsaliydi.
Osmanlı döneminde, üç kıtaya yayılmış büyük coğrafya içinde sadece Müslümanlar değil Yahudiler, Hristiyanlar ve diğer gayrimüslimler, yüzyıllar boyunca huzur içinde yaşadı. Hatta Osmanlı toprakları dışında zulüm gören halklar bile zaman zaman bu adil düzenden yardım umuyordu.
Bugün, Türkiye Cumhuriyeti bu mirası yeniden canlandırmak ve geniş bir coğrafyada yeni bir birlik ruhu oluşturmak için önemli adımlar atıyor.
Suriye’deki insani yardım çabaları, Libya’da istikrarın sağlanması için gösterilen diplomasi, Bosna Hersek’teki kültürel ve tarihi bağların korunması çalışmaları, Azerbaycan’la kardeşlik ilişkileri, Orta Asya’daki Türk devletleriyle kurulan stratejik iş birlikleri, Afrika’da yapılan birlik yardımları ve yatırımları bu birliğin başlıca somut örnekleridir.
Bu birlik, sadece siyasi veya ekonomik bir ittifak değil, aynı zamanda kültürel ve insani bir köprüdür. Osmanlı’nın hoşgörü ve adalet anlayışı, bugün Türkiye’nin izlediği politikaların temelini oluşturuyor. Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar uzanan bu coğrafyada, farklılıklar bir zenginlik olarak görülüyor ve ortak bir gelecek inşa ediliyor.
Ancak bu büyüyen birlik, sadece geçmişin mirasına sahip çıkmamalı geleceğin ihtiyaçlarına da cevap vermelidir. Ekonomik iş birlikleri, eğitim ve kültürel değişim programları, enerji ve ulaşım projeleri, bu birliği güçlendirecek unsurlar arasındadır.
Aynı zamanda, bölgede barış ve istikrarın sağlanması, bu sürecin olmazsa olmazıdır.
Büyüyen Anadolu Birliği, Türkiye’nin liderliğinde, Osmanlı’nın hoşgörü ve adalet mirasını yeniden hayata geçirmek için çalışmalı, tüm bölgenin refahına ve huzuruna hizmet edecek bir vizyon sunmalıdır. En önemlisi artık bu birliğin resmiyete dökülme vaktinin gelmiş olmasıdır. En kısa zamanda bu birlik kurulmalı ve tüm ticari faaliyetlerde kullanılacak ortak bir para birimi belirlenmelidir. Böylece güvenilir bir rezerv para birimine sahip olmanın sebep olacağı ekonomik refahı tüm birlik üyesi ülkeler hissedebilir.
Bu birlik iç siyaset malzemesi yapılacak bir konu değildir. Tüm muhalefetin bu birliğe ışık tutması lazımdır. Birliğin ortak paydası ne kadar büyük olursa birlik üyeleri o kadar sıkı kenetlenir.
Bu bağlamda birlik başkanı da çok önemlidir ve şu anda Afrika’dan Bosna’ya Suriye’den Azerbaycan’a Libya’dan Türkmenistan’a hatta Arabistan’dan Ürdün’e kadar tüm bu ülkelerdeki halkların büyük teveccühünü kazanmış olan Cumhurbaşkanımızın bu birliğin kurucu ve daimi başkanı olması da bu ortak paydanın bir kısmı anlamına gelmektedir. Saydığımız bu coğrafyaların tamamını içine alacak büyüyen Anadolu birliğinin dünyada çok önemli bir güç haline gelmesi muhakkaktır. Fırsat eldeyken değerlendirelim. Şu anda tüm faktörler bu birliğin kurulması için müsait ve bir daha böyle bir fırsat ele geçer mi bilinmez.
Ömürde Bir Kere Ele Geçer Böyle An Ya Kıymetini Bilirsin Ya Siler Seni Zaman.