Tarihi misyonu ve kültürel birikimleriyle ön plana çıkan, kendi reklamını hiç bir iletişim aracı ve reklam afişi kullanmadan kendisi yaparak Türkiye'de tanınırlığını yükseklere taşıyan bir kenttir Beşikdüz.
Özellikle yıldızı köy Enstitüsü ile parlayan ve birçok öğretmen yetiştirip bu öğretmenlerinde insanları yeniden ürettiği bir ilçedir Beşikdüzü.
Bu husus çok önemli bir şans, bir varlık bir tarihi birikim ve nesilden nesile hiç erozyona uğramadan devredilecek kültürel özelliği olan bir şehirdir Beşikdüzü.
5 Aralık 1934 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile, kadınlara verilen seçme ve seçilme hakkı neticesinde 1935 yılı genel seçimlerinde meclise giren 401 milletvekilinden biri olan Seniha Hızal Beşikdüzü'nden olup bu hususta Beşikdüzü'nün tarihe not düştüğü medeni ve uygar davranışın sabırlı bir göstergesidir.
Yine Erzurum kongresinde divan katipliği yapan Hasip Ataman'dan o günün Türkiye'sinde bu göreve getirilirken arkasında Beşikdüzü gibi bir ilçenin olması yanında kendisinin hafızlıktan öğretmenliğe yükselmesi ve derin öngörüsü sayesinde Beşikdüzü'nün ender bir büyüğü olduğunuda kanıtlamıştır.
1939 yılına kadar ismi Şarlı olan olan ilçemizin ismi Trabzonda valilik yapmış olan Engin Hünerli tarafından Beşikdüzü olarak değiştirilmiştir
İlçeye gerek coğrafyası,gerek yerleşim alanı,hinterlandı ve gereksede doğası ve insan kaynakları açısından bu isim fevkalade yakışmıştır.
Ancak ilçemiz geçmişindeki bu potansiyeli günümüze taşıma anlamında ileriye yönelik stratejik projeksiyonlar oluşturmada stabil kalarak günü idare edip yoluna devam etmiştir.
Tarihi Beşikdüzü'nden çok daha yeni olan ilçeler önemli mesafeler (Üretim, Ticaret, Turizm, Denizcilik, Çekim merkezi, Yeni yeni donatı alanları ,Sanatsal aktiviteler ve Çağdaş mimari vs.) alarak ilerlemektedirler.
Bu bağlamda arazi dağılımı açısından bakıldığında ilçemizin yüzölçümü 8 bin hektar yani 80 milyon dönüm olup bu alan içerisinde; tarım arazisi 4948 ha, Ormanlık ve fundalık 2311 ha, Otlak, Çayır, Kışlak ve Mera ise 217 ha ve Tarım dışı arazi ise 524 ha' dır.
Bu bağlamda 2024 yılı sonu itibariyle nüfus 23568 ve hane sayısı ise 5892'dir.
Bu anlamda ilçede iki temel sorun yaşanmakta olup,birincisi kırsalın fakir oluşu ve fakirleşmenin giderek artması,ikinciside esnafın ticari sirkülasyonunun azalması ve bu nedenle ilçede GSMH oluşturulmasında sıkıntılar yaşanmaktadır.
Durumun böyle olmasının öncül sebebi ilçede yaşayan insanların gelir düzeylerinin düşük olması nedeniyle, ticarete yönelik haraket kabiliyetlerinin belli bir seviyenin üstüne çıkamamasından kaynaklanmaktadır.
Bu iki temel sorunun yanında; turizm alt yapısının olmayışı, üretim olarak fındık ve kısmen çaya mahkum edilmişliğin yanında bu hususta bir türlü çeşitlendirmeye gidilemeyişi, deniz olanaklarından balıkçılık ve turizm anlamında yararlanamamak, karayolu nedeniyle ilçenin denizle olan irtibatının kesilmesi, yine karayolu sorunundan dolayı ilçeye uğrayan insan sayısının azalması, tarihi eserlerin olmayışı, mağara gibi doğal bir oluşumun yokluğu, mesire yerlerinin yokluğu, su kaynaklarının yok denecek düzeyde olması, şelale varlığı, safari turizmi, inşaat sektörünün durağanlaşması, diğer illerden yatırımcı getirilememesi, özellikle yaz aylarında komşu ilçelerden gelenlerin sayısında önemli düşüşlerin olması, ayrıca kırsal kesimden şehre inen insanların alış verişlerini Vakfıkebir'den karşılamaları, Beşikdüzü'nden olmayan firmaların denizde kafes balıkçılığı yaparken hiç bir ilçe mensubunun bu konuya yatırım yapmaması gibi daha bir çok sorun yaşandığı halde, bu riskleri fırsata çevirme çalışmaları yapılmadığı için ilçenin önü açılamamaktadır.
Görüldüğü gibi bir çok varlık olmasına karşın bu rezervleri harakete geçirmek için ilçeyi idare edenlerin yaptıkları her toplantıda birinci gündem maddeleri bu hususlar olmalıdır ki birşeyler kıpırtasın ve hayata geçirilsin.
Bunun için önce mevcut durum tespit edilip sorunlar, fırsatlar ve tehlikeler ortaya konularak ilçenin kalkınması ne ile gerçekleşecekse o strateji doğrultusunda öncelik sırasına göre faaliyetler düzenlenmelidir.
Bu planlama yapılırken muhakkak risklerin nasıl fırsata dönüştürülmesi gerektiği temel referans olarak alınmalıdır.
Yani ilçe üretimsizlikten kurtarılmak isteniyorsa yokları gerekçe göstermek başarıyı değil başarısızlığı tetikler.
Onun için üretim karlı bir yatırımdır, istihdamdır, vergidir, GSMH'dir, işsizliği önlemektir, refahdır, dinamizmdir, emeğin karşılığının alınmasıdır ve en önemlisi üretimden kopan insanların yeniden üretimle buluşmalarıdır.
Neticede insanların yaşam kalitesi artacak iş yapamayan esnafta rahatlayacaktır.
Üreticinin ana sorunu üretememek olmayıp ürettiğini kime satacığı problemidir.
Şimdiye kadar çiftçi ,fındık, çay ve tütün üretmiş ve hepsini devlet aldığı için kırsal kesimde girişimci yetiştirilememiştir.
Netice olarak kırsalda oluşmuş bir üretim kültürü varken insanların bu varlıktan uazaklaşmamaları için birlik veya kooperatif gibi oluşumları devreye sokmak ciddi üretim faydası sağlayacaktır.
Onun için bir takım yokluklar yeni yolların açılması ve değerlendirilmesi açısından önemli bir fırsat olarak ele alınmalı ki Beşikdüzü kaybettiği yılları geri kazanabilsin ve olması gereken yere taşınsın.