Çay ülkemizde başta Rize olmak üzere Artvin,Trabzon ve Giresun gibi dört ilde 834889 dekar alanda üretilmektedir.

Her yıl ortalama üç biçim üzerinden hasat edilen çay çaykur ve özel sektöre verilmektedir.Bu bağlamda sektörde yaklaşık 250 bin nüfus çalışırken bölgede 1280 000 kişide çayın yarattığı ekonomiden yararlanmaktadır.

81 il içerisinde iklimsel özellikler bakımından dört il gibi dar bir alanda üretilen çay en fazla tüketilen sıvı içecek olmasına karşın fiyat belirlemesinde üretici dikkate alınmayıp,tüccar esas alınarak yapılmaktadır.

Daha açıkcası Türkiye dünyada çaylık alan bakımından 6.sırada yer alırken üretim sıralamasında 5.sırada ve tüketim itibariylede 4.sırada yer almaktadır.

Sektörde çaykur'a ait 46 fabrika özel sektörde ise 146 fabrika bulunmakta olup,çaykur'un fabrikaları modern teknolojiyle rehabilite edilmişiken özel sektörün fabrikaları hala eski teknoloji ile üretime devam etmektedir.

Eski teknoloji ile üretilen çayın kalitesi düşmekte ve buna rağmen piyasada astronomik fiyatlardanda satılmaktadır.Ayrıca yurda giren kaçak çayın kimler tarafından piyasaya sürüldüğü araştırılmadığı gibi yaş çay fiyatının üretici aleyhine olmasına sebep teşkil etmektedir.

Çaydan ürün alınması için budama,gübreleme,hasat,nakliye,işçi ücreti gibi masraflar ve daha fazlası dikkate alındığında ortalama bir kilo yaş çaÿın fiyatı maliyet analizine göre tamı,tamına kilo başına 27.00 tl'yi bulmaktadır.Buna karşın açıklanan çay fiyatı 17.00tl.olup 2.00 tl.teşvikle birlikte 19.00 tl.yi bulmaktadır.

Bu fiyat bugünün koşullarında üreticinin bir sonraki yıl yine üretim yapması için hiç masraf yapmazsa girdi fiyatlarını karşılamaya dahi yetmeyecektir.Durum son derece vahimken üretici evinden bahçesine hasat için indiğinde her bir kilo yaş çay için cebinden 8.00 tl harcama yapma durumuyla karşı karşıya bırakılmış durumdadır.

Birinci sürgün hasatında durum bu şekildeiken 2.sürgünde çaykur KOTA'yı düşürerek üreticiye ağır bir mağduriyet yaşatmaktadır.

Halbuki çaykur burda tarafdır ve yıllarca kendi izinleriyle bahçe tesis eden üreticisini korumakla görevlidir.

Aynı kurum piyasayı özel sektöre bırakıp yıllardır faaliyette olan 46 fabrikasının üzerine bir yenisini ilave edemeyerek özel sektörün 146 fabrika kurmasınıda özendirmiştir.Bunun böyle olacağını bilen özel sektörde son kota uygulamasını fırsat belleyerek19.00 tl.fiyat belirlenen çayı 7.00 tl'ye alarak üreticiden kilo başına 12.00 tl'yi kasasına indirmektedir.

Yani çaykur kapılarını üreticisine kapatarak özel sektörün cebine çalışmaya devam etmektedir.Buradan çıkan sonuç nettir ve uygulamanın arka planı gayet açıktır.Özel sektörün bu kadar himaye edilmesi,korunması,kollanması ve palazlandırılması boşuna değildir.

Yaradılmaya çalıstırılan algı Devlet bu işte yeterlilik gösteremiyor onun için  çaykur artık özelleştirilmelidir.

Gelinen aşamada maliyet analizinde 27.00 tl çıkan bir kilo yaş çayı özel sektör 7.00 tl'ye alarak üreticinin emeğinden 20.00 tl yi kasasına indirmesindeki güç üreticinin kurumu ve sahibi olması gereken ÇAYKUR'dur.Bu hususun diğer bir sorunlu tarafıda yılların çaykur'u yılların üreticisine artık YAKAMDAN DÜŞ politikasına işi sürükleyerek bakın Devlet fabrikaları üretilen çayı işleyemiyor diyerek çaykur'un özelleştirilmesine zemin hazırlanmaktadır.Bu politika ülkemizde yeni olmayıp tarımın diğer sektörlerindede aynı politikalar sürdürülmüş ve tarım çökertilerek ülkemiz dışa bağımlı hale getirilmiş ve bir çok çiftcide tarımdan koparılmış/kopartılmıştır.

Çay sektöründeki gidişatta aynı şekilde önce üreticiye para vermeyerek zor durumda bırakıp,çay üreticiside bıktırılmaya çalışılmaktadır.Yani daha açık bir ifadeyle çaykur ürticisini özel sektörün fabrika kapısında kuyruğa sokarak üreticinin ürününün elinden yok pahasına alınmasına aracılık etmektedir.

Yıllardır meclisten torbalar dolusu kanunlar çıkarıldığı halde,hala ne gerekçeyle çay kanunu bekletilmektedir.Mesele artık ayan beyan ortadaya çıkmıştır.Artık ÇAYKUR özelleştirilerek birilerine peşkeş çekilecektir.Yani fındıkta ve diğer ürünlerde olduğu gibi çayda da EMPERYALİST İŞGAL başlatılmış olacaktır.Halbuki partiler üstü Anayasal kuruluşlar olan sivil toplum örgütleri(Ziraat odaları,Çay dernekleri vs.)birinci derecede üreticisini korumakla görevli oladukları halde birkaçı hariç çoğunun seslerinin çıkmamasıda anlaşılabilir gibi değildir.Bu kuruluşlar işlevsellikleri ölçüsünde etkin olurlar aksi halde çaykur'dan hiç bir farkları kalmaz.Özellikle Doğu Karadenizde iki ürüne(Çay-Fındık) mahkum edilen insanlar üretim için hayatlarını verdikleri topraklarda geçim sıkıntısına sürüklenmeleri hiç bir gerekçeyle açıklanamaz.

SONUÇ OLARAK;
●Çay kanunu acilen çıkarılarak özel sektörde aynı şartlara tabi olmalı,
●-Çay borsasının ivedilikle Rizede kurulması,
●-Kalitesiz çay işleyen özel çay fabrikalarına caydırıcı yaptırımları uygulanmalı,
●-Ekonomik ömrünü tamamlamış çay bahçelerinin tespit edilerek yenilenmelerinin sağlanması,
●-Özel çay fabrikalarının yeni teknolojiye göre rehabilite edilmeleri,
●-Çaykur kesinlikle özelleştirilmemeli ve yeni fabrikalar açarak özel sektörle rekabet edecek seviyeye gelmeli,
●-Kota konusunda kalıcı düzenlrmenin bir an önce hayata geçirilmesi,
●-Yaş çay fiyatının maliyet analizine göre yapılarak açıklanması ve bu hususun yasaya konulması,
●-Toprak analizi yapılarak ihtiyaç kadar gübre kullanılarak toprak kalitesinin korunması,
●-Çaykur siyasi kadrolaşmadan muhakkak arındırılmalı,
●-Ar-ge çalışmaları daha etkin hale getirilmeli,
●-Mayıs çayına özel fiyat uygulanmalı,
●-Kaçak çay girişinin önlenmesi
Üretim toplumsal amaçlı sosyal bir olay tarım ise milli ekonominin  temelidir ve bununda zemini  MİSAK-I MİLLİ TOPRAKLARIDIR .Bu durum özel bir şahısa,bir zümreye veya bir oluşuma bırakılamaz.Burda asil görevli işin sabihi Devlet ve onun kurumlarıdır.