Trabzon deyince aklına Trabzonspor geliyorsa yandın.
-E dema oyle!
-Aha da dedım oyle!
Trabzonspor bir kimlik, bir duruş, bir aidiyet. Sahip çıkmalı, destek olmalıyız, tamam.
Lakin takımı yönetmeye talip olarak elini taşın altına koyanlar paralı takımların bilet, forma ya da kombine fiyatları ile bizi yarıştırmaya kalkmamalı, bizi onların taraftarıyla kıyaslamamalı.
Kaldı ki en iddiasız maçlardan birine giden taraftar bile maç süresinden daha fazlasını stattan ayrılmak için harcıyor.
Yani destek olmak ya da olmamak tek başına bir faktöre bağlı değil.
Yoksa en çok da şimdi destek olmak gerektiğine inananlardanım.
*
Trapark.
Bir hizmet, eyvallah.
Lakin her boşluk Trapark’la doldurulmalı mı?
Çevre illerdeki otoparklardan pahalı olmalı mı?
Ve sorular…
Ne oldu Karagöz Meydanı’na?
Hani eski hali gibi ihya edilecekti.
Şimdi Trapark oldu.
Hem de ilk on dakika ücretsiz.
Azıcık hesap bilen biri söylesin bakalım.
On dakikada hangi işinizi halleder de geri dönersiniz?
Bazı yerlerde de ilk beş dakika ücretsiz.
Fıkra gibi…
*
Ulaşılması zor T’lerimizden biri de Terminal
Sivil ya da öğrenci elinde valizle sahil iç yoldan buraya yürüyenleri görüyorum, içim acıyor.
Yürünebilecek, tekerlekli valiz çekilebilecek bir parça kaldırım da hak getire.
Üniversiteye giden otobüslerden birinin güzergâhı gidiş gelişli olacak şekilde terminalden geçebilir mi
Toplu taşımada lokomotif yerel yönetim, alternatif dolmuş olmalıyken bizde tam tersi.
*
Milletin konuşmasına bakarsan Trabzon her gün geri gidiyor. Trafik de bu yüzden sorun oluyor.
Bana göre öyle değil ama ilerlememiz gereken hıza da bir türlü ulaşamadık.
Değirmendere kavşak çalışması daha ne kadar devam edecek?
Boztepe’den Bahçecik’e gitmek için neden dereye inmek zorundayız?
Ya da Bahçecik’ten Erdoğdu’ya!
Neden vadileri birbirine bağlayacak orijinal, şehrin simgesi niteliğinde köprülerimiz yok.
Kanuni Bulvarını saymıyorum çünkü benim kastettiğim farklı ve daha işlevsel.
Önceki yazılarımın tekrarı olacak ama neden yollarımız kötü. Trabzon sadece sahil yolundan mı ibaret?
*
Tarih ve Turizmin T’si de var kısa listemde.
Çok eski bir şehir olan Trabzon’da tarih neden toprak altında bekletilir?
Arkeolejik kazılar neden daha fazla ve hızlı olmaz?
Trabzon turizmi sadece yeşile, dumana mı mecbur?
Hem de hala belli bir standarda ulaşamayan yollarıyla.
‘Arap Turizmi’ kavramı ile gelişen Arap düşmanlığının önüne geçmek için neler yapılıyor?
Biz çok mu temiziz?
Aynı sayıda Alman, İngiliz, Fransız gelse yine aynı şekilde rahatsız olur muyuz?
Üçe beşe, hijyene temizliğe bakmadan harcayan Araplar kadar bol keseden harcayacak mı diğerleri?
Bindiğimiz dalı kesmeye alışığız. Artık tutunduğumuz ağaçları kesmeye başladık!