Yazacak, anlatacak çok şey var lakin biz yine tarihe, dokuya zarar vermemeye özen göstererek gündemi irdelemeye çalışalım.

Çünkü "Sonuçlarını görmeden sebepleri doğru analiz edilemez." diye düşündüğümüz olaylar yaşıyoruz...

Siyasetin sığ, anlamsız ve spekülasyon içeren tartışmalarından olabildikçe uzak durmaya özen gösterdim.

Baba ocağı dediğimiz, siyasi tarihimiz ve siyasi geleceğimizin önemli mihenk taşıdır MHP...

Hep özel, değerli oldu ve öyle kalacak bizim nazarımızda.

Çünkü ilke, ülkü ve ideolojide ortak paydaya sahiptik. Biz hala o noktadayız, MHP'nin de o noktada olduğuna dair iyimserliğimiz bakidir lakin MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin bölücü elebaşı öcalan için daveti izahat gerektirir.

Kişi olarak bunu talep edebiliriz fakat bu toplumun partiye ve liderine yüklediği anlam, ödenen bedeller söz konusudur.

Hiç kimse siyasi konumunu kullanarak bu değerleri, ödenen bedelleri yok sayamaz.

PKK terör örgütü tarihin en zayıf dönemindedir.

Suriye'nin kuzeydoğusunda oluşan yapılanma, Irak’taki realite ve oluşum zaten PKK'nın o bölgelere kaymasını sağladı.

Kısa vadede hedef Suriye ve Irak'ta konumlarını pekislştirmektir ancak uzun vadede bu örgütü kuran ve besleyen irade ile birlikte nihai hedefleri Türkiye'dir.

Elebaşları olan Öcalan zaten pasifize edildi, yerine ise bir kurul kuruldu, o şekilde Türkiye'ye teslim edildi.

PKK'nın lağvedilmesi bu örgütün birleşeni olan PYD, YPG, PEJAK, peşmerge, DEM gibi yapıların da lağvedilmesi anlamı mı taşıyor?

PKK bunlardan ayrıştırılarak Öcalan'a bir af söz konusu olabilir mi?

Öcalan'ın bu yapılar üzerinde hiçbir etkinliği kalmamışken neden devlet, Öcalan'ı aktör ve etkin bir noktada görebilir ve muhattap alır?

Daha dün terör odağı olduğu için görevinden alınan ve yerine Kayyum atanan Ahmet Türk bugün ortada dolaşan heyetin 'abisi'..!

Ağır ve anlamlı olan ancak açıklaması, muhattapları tarafından yapılabilecek olan sorular bunlar...

Suriye'de Esat varlığının on günde sonlanması; YPG, PYD, PKK varlığına dair henüz ciddi bir girişim olmaması, bu süreç zarfında da PKK'nın lağvedilerek bu yapılara bir meşrutiyet kazandırmak mümkün olabilir mi..?

ABD ve İsrail'in baş destekçisi olduğu bu örgütler için böyle bir planları olabilir ve bunu anlayabiliriz.
Çünkü zor olan düşmanı tanımak değil, dostu tanımak.

Zaten ne çektiyse bu ülke, bizden görünenlerden çekti...

Düşman bildikleriyle her cephede korakor mücadele etmiş ve her savaştan onuruyla çıkmış bir toplumu, bir takım büyük projelere paspas yapamaz hiç kimse.

Bu toplum, baskılanarak hassasiyetleri ile oynanmasına müsaade etmez. Onun için herkes kendisine verilen değeri muhafaza etmeli ve bu değeri suistimal etmemelidir.

Makamlar geçiçidir ve bu makamlar kirletilmeden devredilebilmelidir.

Kafamızdaki şüphelerin gerçekliğine ihtimal vermiyoruz ve sonuçların Millet ve Memleket için hayrlı olacağına, niyetin de bu olduğuna inanıyoruz.

İnanmak istiyoruz.