Tarımsal üretim dünyanında kabul ettiği gibi zorunlu bir olaydır.

Zira toplum için yapılmakta olup, birinci derecede stratejik bir sektördür.

Eskiden herkes üretirdi ve bu anlamda bir sorun yoktu.

Ve sanki üretmeyen insanlar hapse atılacakmış gibi gece gündüz çalışırdı.

Şimdi ise tam tersi...

İnsanlar üretimsizlik, yani üretim kültüründen gelen yeteneğini koparmaya yönelik bir eylem başlatmış durumdadırlar.

Sanki üreten hapse atılacakmış gibi olgular gittikçe artmakta, arttıkça fiyatlar yükselmekte ve insanlar gıdaya erişimde gram hesabı yapar duruma gelmişlerdir.

Ancak dünyada ve ülkemizde bazı pazarları tehdit eden üretimler yapılıyorsa bu husus birçok şirketi ve holding sahiplerini endişelendirdiği için bu tür üretimlere düşman kesilmektedirler.

Mesela plastik üretimi petrole dayalı olduğu için petrol holdingi olan bir firma, başka bir üründen plastik üreten firmayı yoketmek için devletin her kademesine ulaşarak olayı kendi lehine çevirmektedir.

Bu algoritmayıda sanayi casusu kullanarak gerçekleştirip kendi hegomanyalarını sürtürmektedirler.

Ülkemiz açısından olaya bakıldığında yakın zamana kadar şeker pancarından şeker üretilirken şimdi ise mısır şurubu ve şeker kamışından şeker üretilmektedir.

Bu iki ürünün ülkemize sokulması tüm zararları ortatayken sessiz kalınması yukarıda yazılanlardan farklı bir durum değildir.

Pamuk yerine suni malzemeler kullanılması gibi toplum zararına olan faaliyetlerin yasal bir çerçeveye kavuşturularak, insanların bu ürünleri tüketmeye mecbur bırakılmaları gibi, yani daha açık bir ifadeyle insanların üretim anlamında çeşitlilik ve zengin ufuklar yaratarak ön plana çıkarmasının önü kesilmektedir.

Bu bağlamda ülkemizde  üretim kültürü 1923'lü yıllara dayanan ve o günden bugüne kadar dünyada kullanımı gittikçe artan Kenevir'in yasaklanmasıda böyle bir sürecin sonunda olmuştur.

Zira kenevirden çuval üretme olayı pahalı bulunarak Kastamonu Taşköprü ilçesinde üretim yapan fabrika kapatılarak dışarıdan jütten yapılan çuvallar ithal edilmeye başlanmıştır.Bugün gelinen aşamada kenevire19 ilde kontrollü üretim izin verilmiş ancak, Trabzon hala yasak kapsamından çıkarılmamıştır.

İşte kapitalizm ve onun bir üst aşaması olan neoliberalizmin kendi ürün pazarını daha hakim hale getirmenin yaşanmış bir örneğidir bu durum.

Bu gibi durumları bitkisel üretimin dışındaki sektörlerdede görmek çok mümkündür.

Onun içindir ki ülkemizde sekiz vilayette üretilen ve 5.384,630 nüfusun bir şekilde yıllardır geçim kaynağı olan milli ürünümüz fındığında başına getirilmek istenenlerde bunlardan başka bir şey değildir.

Bir yandan antenli böcek bir yandan kahverengi kokarca gibi zararlılar durup dururken kendiliğinden karadeniz bölgesinde üreyip çoğalmadılar.

Fındık üreten diğer hiç bir ülkede bu zararlılar üremezken bizde olmasının sebebi dünya üretiminin yüzde yetmişbeşini ülkemizin üretiyor olmasıdır.

Ayrıca fındık dünya piyasalarında karşılık bulduğu için Amerikan fıstığı yeteri kadar pazar bulamamaktadır.Diğer tarafdan Amerika, İtalya ve İspanya fındık üretirken öte yandan Almanyanın her türlü girdi masrafını karşılayarak Gürcistan'da oluşturmaya çalıştığı fındık plantasyon alanları, üretime geçeceği için pazar anlamında en büyük tehlike olararak ülkemizi gördüklerinden şimdiden şavaşı başlatmışlardır.

Dünya Türk fındığına savaş açmışken bizim ülkemizdede üretici yetim bırakılarak bir kilo maliyeti 165 TL olan fındık taban fiyatı 135 TL olarak belirlenmiş ve hala 120-125 TL civarında satılmakta ve üretici korunmamaktadır.

Fındığın üretiminin Türkiyede azalması için uygulanan gizli stratejilerin arka planları bilinmekle birlikte, bu sömürgenler her yıl fındık zararlılarıyla ilgili milyarlarca dolar tutan ilaçlarıda ülkemize satmaktadırlar.

Bu durumdan sadece fındık değil toprakta aşırı derecede zehirlenmekte ve toprağında üretim süreside kısaltılmaya çalışılmaktadır.

Halbuki insanlarımızın geleneksel kültüründe varolan ve kullanım alternansı kırk civarına kadar yükselmiş olan kenevirin yerine, geçme olasılığı olan ürünler yüksek paralar ödenerek ithal edilmektedir.

Böyle mucize bir şekilde mevsimlik olarak yetiştirilmekte olan ve suya çok az ihtiyaç duyan, tarım ilacı kullanılmasını gerektirmeyen bitkiden ülkemiz neden yararlanmamaktadır anlaşılabilir gibi değildir.

Cevabı gayet basit zira yerli ve uluslararası sömürücülerin bazı pazarları ellerinden gidecek ve ürettikleri benzeri ürünleri astronomik fiyatlardan satamayacaklardır.

Çünkü Doğu Karadeniz bölgesinde sekiz vilayette fındık üretimi yapılmakta ve 750 bin hektarda bu faaliyet sürdürülmekte, ilaça verilen parada üreticinin kar marjını önemli derecede azaltmaktadır.Halbuki kenevir bitkisi bir dönüme ortalama on adet dikildiğinde başta kokarca olmak üzere diğer bazı zararlılarında fiziki anlamda yok edilmesini sağlayacaktır.

Bu bitkiden zararlı ürünler elde edilerek insanları değişik alışkanlıklara sevkedeceği düşünülmektedir.

Bugün bölgedeki yani fındık üretilen tüm iller ve ilçelerinde teknik tarım kuruluşları bulunmakta olup,denetimide bu kurumlara aittir.

Aynı zamanda bu görevleri yönetmelikle belirlenmiş yani yasal alt yapı hazırlanmıştır.

Bu bağlamda fındıklıklarda kenevir bitkisi üretilip zararlıların bertaraf edilmesi, hem üreticiyi ilaç masrafından kurtaracak ve hemde üretilen fındık organik olacağından ihraçatta tüccarlar gümrüklerde pestitit sıkıntısı ile karşılaşmayacaklardır.

Geçmişte mısır tarlaları içine kenevir dikildiğinde ürünlerde hiç bir zararlı etkisi görülmüyordu.

Aynı zamanda bu bitkinin zararlı anlamda insanlar tarafından denetim olmadığı halde kullanılmadığıda bilinen bir gerçektir.

Şimdi ise herşey kontrol altında olacağı için yaşanacak bazı sorunlar fazla önem taşımayacaktır.Önemli olan fındığın fazla zarar görmeden bu zararlıdan kurtarılmasıdır.

Şayet ev,serender merek ve diğer yapıların ilaçlanmasından sonuç alınması düşünülüyorsa bu durum fiziki mücadele kadar etkili olmayacak ve sorun devam edecektir.

Kenevirin dişi ve erkek olmak üzere iki çeşit olup etkili maddesi en fazla olanı ise dişisidir.

Onun için dışi kenevirin fındık bahçelerinde kullanılması özel önem arzetmektedir.

Genelde zararlılar kendilerini etkileyen madde, materyal ve benzeri malzemelere yönelirler.

Onun için kenevirin etkili maddesi böceği cezbedeceği için temas kurduğu zaman etkili maddeyi alacağından yok olacak ve larva bırakma fırsatıda olmayacaktır.

Bu imkanın kullanılması sıfır maliyetli bir iş olup muhakkak denenmelidir.