Bir yılı aşkın süredir 61saat.com sitesinin bana ayırdığı köşede sizlerle birlikteyim ve şuanda en zor yazımı kaleme alıyorum.

Askında konu belli. Hatta direk ilgi alanım.

Ancak neresinden tutacağıma, neye nasıl tepki vereceğime, neyi savunacağıma bir türlü karar veremedim.

Dernek başkanlığı sıfatımla bir açıklama mı yapayım, turizmci ve Trabzonlu kimliğimde sosyal medya hesabımda bir paylaşımı mı yapayım derken köşemde sizlerle dertleşmeye karar verdim.

Bu yazımda;
- Trabzon turizmini hedef alan açıklamaları,
- Bu açıklamaların bazılarına sebep olan durumları
- Kendini turizme adayan yöneticilerimizi irdeleyeceğim.

Aslına bakarsanız hem şehrimiz hem de sektörümüz adına idmanlı olduğumuz bir konu hakkında dertleşeceğiz.

Çünkü hemen hemen her yıl belli başlı aklı evveller çıkar konuyla alakası olmamasına rağmen Trabzon’a ve turizm potansiyeline zarar verecek açıklamalar yaparlar.

Nede olsa malzeme hazır.

Uzungöl’ün 30 sene önceki fotoğrafını al, yanına güncel bir fotoğrafını koy, olay tamam.

Üzerine de ne hale geldi diye bir başlık. İşlem tamam!

Paylaşımı yapan birazda ünlüyse; gelsin beğeniler, gelsin rt’ler.

WhatsApp Image 2022-08-01 at 11.49.13 (1)

Bunu söylerken Uzungöl’deki plansız yapılaşmayı ve değişimi onayladığımı düşünmeyin. Kıyaslama yaparken farklı turizm destinasyonlarının 30 yıl önceki fotoğrafları ile bugünkü hallerini de karşılaştırın diyorum. Bu karşılaştırmayı yapınca her sezon başı Uzungöl ile ilgili yapılan paylaşımların art niyetli olduğunu daha iyi anlarsınız.

Bölgemiz turizmini baltalamayı hedef alma hedefli bir diğer konuda memleketimizin taşkın haberleri!

Mayıs-Haziran ayında bölgemizde bir taşkın olsa, bir dere taşsa tüm ulusal basında resmen Karadeniz yok olmuşçasına haberler; ana haberlerde yerini alır. Bu haberler birçok misafirimizin yönünü karedeniz harici bir bölgeye çevirmesine neden olur. Bizse lobimiz olmadığı için haberleri izler günlük hayatımıza devam ederiz.

Bölge turizmimizi baltalayan ve son yıllarda sıkça karşılaştığımız birde sosyal medya paylaşımlarımız var. Canlı yayını açıp bölgenin güzelliklerini yansıtmaya çalışan misafirlerimizin haricinde; fiyat denetimcisi, nüfus müdürü, dış işleri bakanı, içişleri bakanı kesilenlerimiz var? Ancak bu çığırtkanları bulup, kardeşim şikayetini belgele bizde gereğini yapalım diyen bir sistemimiz yok.

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi birde bu sene yerel halktan gelen tepkiler eklendi.

İşte beni çaresiz bırakanda yerel halkın tepkisi oldu.

Çünkü bana göre yerel halkta tepkisinde haklı, bu tepkiyi eleştiren meslektaşlarımda.

Önce turizmci ve esnaf açısından bakalım.

İki yıllık pandemi süreci geride kalmış. Evini arabasını satan mı ararsın, borçlanan mı ararsın, yoksa personelini kaybedeni mi?

Tam yaraların sarılacağı bir süreçte, şehirde turizm hareketliliğinin başladığı ortamda halktan gelen tepki tüm moralleri alt üst etti.

Hem de tüm esnafın moralini bozdu.

Çünkü şehrimizdeki turizm hareketi tüm esnafa pozitif olarak yansımaktadır.

Bu araya bir not gireyim. Pandemi döneminde esnaf can çekişirken, hesabına yatan sabit maaşlarını bilgisayar başında bekleyenlerin hiçbir eleştirisine hak vermediğimi özellikle belirtmek isterim.

Birde teşekkür ekleyeyim.

Bu tepkiler karşısında paylaşımları ile samimi desteklerini sunan yöneticilerimize ve Trabzon halkına da teşekkür borçluyuz. Özellikle bir sosyal medya paylaşımı için mahkemeye başvuru yapan Ceyhun Alemdar’a ismen teşekkür etmek isterim.

WhatsApp Image 2022-08-01 at 11.50.26

Burada da pandemi dönemi başta olmak üzere turizm ile ilgili müdahil olması gereken konularda sesi çıkmayan, etliye sütlüye karışmayan yöneticileri bu teşekküre dahil etmediğimi belirtmek isterim

Sonuç olarak şehrin yaralarını saran, gelirini artıran, bacasız sanayimize yapılan eleştirilerin, sektöre zarar verme riski esnaf için kabul edilebilir bir durum değildir.

Yani Turizmci ve esnaf haklı.

Peki halk?

Turizm hareketliliğinin oluşturduğu yoğunluktan dolayı mağdur olan halka haksız diyebilir miyiz?

Hastası, cenazesi veya işi olunca bir hafta uçak bileti bulamayan halka tepkisinden dolayı haksız diyebilir miyiz?

Vatandaş uçak bileti bulamazken istediği an uçakla seyahat etme özgürlüğü bulunan bir yöneticinin turizm hareketini savunması halkta nasıl bir intiba bıraktığını düşündük mü hiç?

Köyüne, yaylasına ya da evine giderken trafikte saatlerini geçiren vatandaşa ne diyeceğiz?

Bu yoğunlukta Çakarlı arabası ile trafiğe takılmayan bir yöneticinin turizm hareketliliğini savunmasını halk nasıl yorumlar?

Evet şehrin turizmcisi başta olmak üzere tüm esnafının yüzü gülüyor. Turizm şehrimiz için bir nimet niteliğinde. Bu nimeti eleştirilerle riske atmanın anlamı yok. Kesinlikle bende bu düşüncedeyim.

Ancak plansızlık kaynaklı hatalarımızdan dolayı, turizm hareketliliğinin yerel halkın yaşam konforunu etkilediği anda vatandaşın çıkardığı sesi görmezden gelemeyiz.

Tam bu noktada yerel halktan 15-20 gün daha dişini sıkmasını rica etmekten başka yapacak birşeyimiz yok.

Bir şehirde yerel halka rağmen turizm olmaz.

Yerel halkın desteği turizmi değerli kılar.

Planlama yapma, uçuşlar için ek sefer planlama, denetim yapma ve bu vesile ile yerel halkın mağduriyetine sebep ol sonra al eline kağıdı iki nutuk at ve turizmi savun emi?

Yok yok bu böyle olmaz.

Elimize verilen kağıtları okuyup, popilist söylemlerle, hatalarımızı görmemezlikten gelip turizmi sahiplenme çabaları beyhudedir.

Yıllardır bu şehir rakamlarla maniple ediliyor, gelen turist sayısına değil harcadığı paraya, bıraktığı gelire odaklanmayız, bizim coğrafyamız kitle turuna değil sürdürülebilir eko turizme uygundur derken bu günlerden bahsediyorduk aslında

Her şehrin bir kaldırma kapasitesi vardır ve biz kapasitemizi zorluyoruz

Hatta aşıyoruz.

Ne olursan ol gel diyoruz.

Bir şirketin en üst düzey yöneticisine de gel diyoruz, o şirketin en vasıfsız personeline.

İç pazara da gel diyoruz, elimizin uzandığı en uzak ülkeye de.

Plansızlığımız sebebi ile kaldırma kapasitemizin üzerinde turisti şehre yığınca istemeyerek halkla turisti karşı karşıya getiriyoruz

Sonra da turizmi destekleyici açıklamalar ile metanet çağrıları ile yerine getirmediğimiz sorumluluklarımızın üstünü örtmeye çalışıyoruz

Tabiri caizse tozu halının altına süpürüyoruz

WhatsApp Image 2022-08-01 at 11.52.51

İstanbul’dan; Antalya’ya, İzmir’e, Muğla’ya her gün uçak bileti bulunurken, 270 km mesafede bulunan toplam üç havaalanından İstanbul’a 3-5 gün boyunca bilet bulamadığımız sürece bu tartışmalar bitmeyecektir.

Turizm bölgelerindeki yol, otopark düzenlemeleri yapılmadığı sürece bu tartışmalar bitmeyecektir.

Etkili bir denetim yapıp kayıt dışı engellenmedikçe bu tartışmalar bitmeyecektir

Sektörde birlik beraberlik ruhu geliştirilmedikçe, şehirde etkin bir turizm lobisi oluşturulmadıkça bu tartılmalar bitmeyecektir.

Halkın tepkisi turiste, ırkına, diline dinine vs. değil. Halkın tepkisi konfor alanının daralmasına.

Bu gerçeği kabul edip gerekli aksiyonları almadığımız müddetçe bu tartışmalar önümüzdeki yıllarda da devam edecektir.

Kısacası elimize tutuşturulan kâğıttan okuduğumuz beyanatlarla bu sistem düzelmeyecektir

Karadeniz bölgesi gelecek vadeden; orta vadede ülkemizin İstanbul’dan sonra turizmdeki ikinci ana destinasyonu olmaya aday bir bölgedir. (küresel ısınma etkileri)

Yönetenler ve bu sektörden beslenenler bu doğrultuda kendilerini hazırlamalıdırlar.

Kalın sağlıcakla.