2001 ile 2024 tarihleri arasında bir kısmı nitel bir kısmı nicel araştırma sonucu ortaya konmuş yerel ve genel seçimlerin yanında siyasal tüketim de olmak üzere makale ve tezlerin yazılmasında araştırmacı ya da tez danışmanı olarak katkının ardından ülkemizde seçmenlerin gerçek demokratik bir seçim yapılamadığı konusunda hem fikir olduklarını söyleyebilirim. Bunun da en önemli sebebi seçmenin adayı değil sadece partiyi seçme yetkisine sahip olduğu düşüncesidir ki bu düşünce kesinlikle doğrudur. Bunun yanında özellikle baraj sebebi ile oyum boşa gitmesin düşüncesi ile gerçek düşüncesini sandığa yansıtamayan seçmen sayısı da yadsınamaz derece de çoktur. 

Peki daha demokratik bir seçim sistemi uygulanamaz mı? 

Türkiye Büyük Millet Meclisi geçmiş senelerde, Dünya da 233 ülke veya bölgede kullanılan seçim sistemlerini araştırarak bir rapor hazırladı. Hiçbir seçim sistemi de adayı da seçmeyi önermiyor. Maalesef söylemek gerekiyor ki adayı da seçmenin belirlemediği bir seçimin ne kadar demokratik olduğu tartışılır. Önereceğimiz seçim sistemine bir açıdan benzer olan bir seçim sistemini Türkiye’de Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut ÖZAL, başbakan olarak girdiği 1991 yılı genel seçimlerinde yapmıştı ki şu an ki milletvekili seçiminden daha demokratikti. Basit olarak anlatmak gerekirse seçmenler 1991 genel seçimlerinde önce partiye oy vermiş sonra aynı pusulada yer alan oy verdikleri partinin amblemi altındaki adaylardan birini tercih etmişlerdi. Hatta o dönem refah partisinden İstanbul da bulunduğu bölgede ilk sırada yer alan şimdiki cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ’ın milletvekili seçildiği açıklanmış ama ertesi gün tercihli oyların sayılması üzerine mazbata tercihli oylarda daha fazla oy alan Mustafa BAŞ ’a verilmişti. O sistem muhtemeldir ki parti başkanlarının etkinliğinin azalmasına sebep olması gerekçesi ile bir daha uygulanmadı. Aslında günümüz genel seçimlerinden çok daha demokratik bir sistemdi ki yapılmış olunan seçim araştırmalarında sıkça duyulan bir cümle “ oy vermeyi düşündüğüm partideki ilk sıra adayını beğenmediğim için sandığa gitmedim” şeklindedir. 

Artık değişen cumhurbaşkanlığı sistemi ile çok daha ileri bir demokrasi anlayışına geçip tüm dünyaya örnek olabiliriz. 

Nasıl mı? Hem genel hem yerel seçimlerde uygulanacak ve adayı da seçmenin seçtiği bir seçim sistemi ile tabii ki; 

Önce adayı da seçmenin seçtiği seçim sistemi nasıl olacak onu anlatalım: 

Başta temel kural şu her parti her seçim bölgesinden o bölgede ki milletvekili kontenjanı kaç olursa olsun istediği kadar aday gösterebilecek. Tabii ki sonuçta kaç kontenjan varsa o bölgeden sadece o kadar milletvekili seçilecek.

Adımlar halinde ele alırsak seçim sistemi şu şekilde işleyecek. 

1. Milletvekili aday adayları istedikleri herhangi bir partiye başvurarak aday adayı olacaklar. 
2. Partiler başvurusunu onayladıkları tüm milletvekili adaylarına bir numara verecekler. 
3. İsteyende bağımsız adaylığa başvurarak ilgili seçim kurulundan bağımsız aday numarasını alacak. 
4. Partiler belirledikleri adaylar ve numaralarını yüksek seçim kuruluna bildirecekler. 
5. Yüksek seçim kurulu partilerin kendisine bildirdiği ve kendisine başvuran bağımsız adayların başvuru koşuluna baktıktan sonra bu listeler ve numaralar tüm kamuoyuna ilan edilecek. 
6. Her aday kendi seçim bölgesinde kendi numarası ile çalışacak.
7. Seçim günü geldiğinde seçmen önce oy vermek istediği partiye oyunu basacak sonrada o parti ambleminin altındaki boşluğa seçilmesini istediği milletvekilinin numarasını yazacak. Bağımsız aday tercih eden seçmende aynı şekilde önce pusulanın sonunda yer alan bağımsız aday kısmına mührünü bastıktan sonra hemen altına bağımsız aday numarasını yazacak. 
8. Seçim sonucunda önce her bölgeden hangi partinin ya da bağımsızların kaç milletvekili çıkardığı hesaplanacak sonrada hangi partiden ve bağımsızlardan hangi adayların milletvekili oldukları ilan edilecek. 

Yerel seçimler içinde aynı seçim sistemi uygulanacak. Yine adım adım anlatmak gerekirse; 

1. Belediye başkanları aday adayları istedikleri herhangi bir partiye başvurarak aday adayı olacaklar. 
2. Partiler başvurusunu onayladıkları tüm adaylarına bir numara verecekler. 
3. İsteyende bağımsız adaylığa başvurarak ilgili seçim kurulundan bağımsız aday numarasını alacak. 
4. Partiler belirledikleri adaylar ve numaralarını yüksek seçim kuruluna bildirecekler. 
5. Yüksek seçim kurulu partilerin kendisine bildirdiği ve kendisine başvuran bağımsız adayların başvuru koşuluna baktıktan sonra bu listeler ve numaralar tüm kamuoyuna ilan edilecek. 
6. Her aday kendi seçim bölgesinde kendi numarası ile çalışacak. 
7. Seçim günü geldiğinde seçmen önce oy vermek istediği partiye oyunu basacak sonrada o parti ambleminin altındaki boşluğa seçilmesini istediği belediye başkan adayının numarasını yazacak. Bağımsız aday tercih eden seçmende aynı şekilde önce pusulanın sonunda yer alan bağımsız aday kısmına mührünü bastıktan sonra hemen altına bağımsız aday numarasını yazacak. 
8. Seçim sonucunda önce her bölgeden hangi partinin ya da bağımsız adayın belediye başkanlığını kazandığı belli olacak sonra da kazanan partiden ya da bağımsızlardan kimin belediye başkanı olduğu belli olacak. 
Önerilen bu sistemin eleştiri alabileceği en önemli nokta bağımsızların tamamının bir parti gibi değerlendirilmesi olacaktır ki bunun böyle önerilmesinin sebebi siyasi partilerin kendilerine çeki düzen vermelerine sebep olacak olmasıdır. Eğer bir seçim bölgesinde seçmelerin güvenini kazanacak bir adayı hiçbir parti çıkaramamış ise bağımsızların bir parti gibi algılanması normal karşılanmalıdır. 

Şimdi gelelim esas soruya; halkın tamamen seçme yetkisini elinde bulundurduğu ve adayı da seçtiği böyle bir seçim sistemini kim ister? 

Bu soruya muhatap olacak tarafları yazalım bu soruya siz cevap verin; 

Parti genel başkanları, 
Bakanlar, 
Milletvekilleri, 
Parti içinde ağırlığı olan ve aday belirleme sürecinde etkili olan kişiler, 
Sizce bunlardan hangisi böyle bir sistem ister. 

Ve daha önemlisi gelelim Millete; 

Millet içinde torpille bir yere gelmiş olanlar 
Millet içinde hak etmeden ihale alanlar 
Millet içinde hak etmeden kadro alanlar 
Millet içinde kısa ya da orta vade de torpille kendisine ya da bir akrabasına menfaat beklentisi içinde olanlar bunlardan hangisi böyle bir sistemi ister. Çünkü açıkça ortadadır ki önerilen bu adayı da seçmenin seçtiği seçim sistemi gerçekleşirse hiçbir milletvekili ya da belediye başkanı milletten başka kimseye yaranmaya çalışamayacak bunun ne demek olduğunu anlatmaya gerek yok. En basitinden bir tek şunu söyleyelim halka yaranamayan milletvekili ya da Belediye Başkanının bir daha seçilme ihtimali olmayacaktır. 

Açıkça ortadadır ki böyle bir seçim sistemini sadece ahlak ve adaleti ön planda tutan ve yaşam felsefesi haline getirenlerden başka hiçbir insan gönülden ister mi sorusunun da cevabı bellidir. 

Böyle olmasaydı çok basit olan bu seçim sistemi daha önce uygulanırdı. Bu seçim sisteminde karmaşık olan hiçbir şey yok. Aksine o kadar basit ki Ülkemizde girdiğiniz herhangi bir kahvehanede görüşlerini sorduğunuz herhangi bir ideolojiye gönül vermiş ve herhangi bir eğitim düzeyine sahip herhangi bir ahlaklı insan benzer bir seçim sistemi önerisini ortaya koyabilir. 

Dolayısı ile böyle bir seçim sisteminin kabul edilmesi çok kolay değil. 

Ama yapılan nitel araştırmalar sonucu gözlemimiz o dur ki; 

Önümüzdeki seçimde eğer milletvekili seçim sistemi değişmez ise partilerin destekledikleri Cumhurbaşkanı adayı ile partilerin aldıkları oy arasında çok farklar olacaktır. Çünkü artık seçmenlerin çoğu kendilerine dayatılan milletvekili adaylarına oy vermek istemiyor. Sonuç olarak Cumhurbaşkanlığın da gönlünden geçen adaya oy verirken milletvekilliğinde eğer sempati duyduğu parti istemediği adayları belirledi ise rahatlıkla oyunu başka bir partiden yana ya da bağımsız adaya hatta boş atmaktan kaçınmayacaklar. Çünkü artık milletvekili seçimi sonucu ne olursa olsun seçilen Cumhurbaşkanı ikinci gün siyasi bir yönetimsel boşluk olmadan ülke yönetimi devam edebiliyor.