Cumhuriyeti'mizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm mal varlığını Türk milletine bağışladığı Atatürk köşkü, evet yanlış duymadınız Atatürk köşkü 1951 yılında zamanın meclis üyesi Rıza Egemen'in önerisiyle az daha satılıyordu.

Uzun zamandan beri Trabzon turizminin lokomotiflerinden birisi olan, aynı zamanda da kurucu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Trabzon'u üç defa ziyaretlerinde konakladığı hatıralarını taşıyan, Atatürk köşküyle ilgili çok yazılar yazdım.

Trabzon Tarihi ve kültürel değerleriyle ilgili geçmişte yaşanmış gerçek hikayelerini bu şehrin sokaklarında doğmuş büyümüş, ömrünü bu şehrin tarihi sokaklarında geçirmiş bir arkadaşınız olarak yazdıklarım halk nezdinde büyük ilgi görmüş, bu şehrin bilinmeyen veyahut az bilinen yaşanmış hikayelerini yazdığım içinde okuyucularım dan bugüne kadar on binlerce beğeni aldığımı da belirtmek isterim.

Okuyucularıma tarafıma gösterdikleri bu yoğun ilgi ve alakadan dolayı da ayrıca teşekkürler ediyorum.

Kadim şehrimiz Trabzon'umuzun bilinmeyen hikayelerini yazdığım yazılarla gündeme getirerek Trabzon'umuza vefa borcumuzu bir nebze olsun ödemeyi düşünmek her Trabzonlu gibide benimde önceliklerim arasındadır.

Atatürk Köşkü'nü konut olarak yaptırıp içinde sadece kısa bir süre ikamet eden kabayanidis ailesinin torunu olan Alexi Kabayanidis günümüzde Yunanistan'da yaşamaktadır.

Kendisinin köşkle ilgili yazdığım yazıları sosyal medyadan beğenerek takip ettiğini söylemeside beni ayrıca memnun etmiştir.

Köşkün ilk sahibi Konstantin Kabayanidis sadece Trabzon'un değil bu bölgenin en önemli iş adamlarından birisiydi.

Mübadele döneminde Trabzon'dan gitmek zorunda kaldıklarında, Trabzon limanına Marsilya'dan bir gemi gelmiş bütün taşınır ve taşınmaz mallarının tamamına yakınını bu gemiye yükleyerek ailesiyle birlikte belirten sürede Trabzon'u terk etmişdir.

Tarihimiz bize her zaman ne oldum dememeli ne olacağım demeyi bir şekilde iyi öğretmiştir.

Köşkün yapımında kullanılan malzemeler ve içindeki eşyalar bir hevesle Marsilya dan getirildiği gibi, sonucunda mübadele de Marsilya'ya geri gönderilmiştir.

Günümüzde müze olarak kullanılan Atatürk köşkünün içerisindeki eşyalarının tamamına yakını, devlet büyüklerinin şehri ziyaretlerinde kullanmaları için o tarihlerde çevre konaklardan getirilip köşke yerleştirilmiştir.

(Atatürk köşkünün içerisinde bulunan Atatürk fotoğrafı önceden olması gerektiği yerdeydi.)

Bizim için çok önemli hatıraları olan Atatürk köşkü ne yazık ki 1951 yılında dönemin meclis üyesi Rıza Egemen'in verdiği önergeyle ihaleye çıkarılıp satışa sunulmaya çalışılsa da, dönemin akil insanları tarafından satışı engellenmiş.

Bir dönem için giriş katı müze, üst katları misafirhane olarak gelen misafirlere tahsis edilmiştir.

Mübadelen sonraki dönemde de devlet büyüklerinin yanı sıra şehrin önemli aileleri de kiralamak suretiyle köşkte ikamet etmişlerdir.

Devlet büyüklerimizin başında gelen, Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün üç defa gelip konakladığı köşkte, takip eden yıllarda, ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü, üçüncü Cumhurbaşkanımız Celal Bayar, beşinci Cumhurbaşkanımız aynı zamanda hemşerimiz Cevdet Sunay, 
Milli mücadelemizin baş kahramanlarından Kazım Karabekir Paşa ve Başbakanımız Adnan Menderes de şehrimizi ziyaretlerinde bu köşkte kalmışlardır.

(Tadilattan sonra, günümüzde Atatürk köşkünün içerisindeki olması gereken yerde maalesef Atatürk'ün fotoğrafı yok)

Dönemin Trabzon'un da şimdiki gibi beş yıldızlı oteller ve lüks misafirhaneler yoktu. 

Şehrimizi ziyarete gelen devlet büyüklerini, şehri idare eden idareciler, şehre en yakın köşk olması münasebetiyle, muhteşem manzarası ve mimarisiyle göz kamaştıran bu köşkte ağırlamayı uygun görmüşlerdir.

Sonraki yıllarda ise, Atatürk köşkü belli bir dönem yıllarca onarım ve ciddi bir tadilat görmemiş, atıl bir biçimde mazisiyle yanlız kalmıştır.

Ayrıca ödenek yokluğu bahane edilerek onarımının bütçeye büyük yük getireceğine kanaat getirilerek ne acıdırki dönemin karar vericiler tarafından ihaleye çıkarılıp satışı yapılmak istenmiştir.

Kabayanidisin köşkünün yapıldığı ilk yıllarda kabayanidis ailesinin çocuklarının resmidir. 
Bu fotoğraftaki çocukların sağ başındaki şimdilerde Yunanistan'da yaşayan Alex kabayanidisin babasıdır.

Türkiye sınırları dışında iki Atatürk evi daha bulunmaktadır. 

Birincisi, Atatürk'ün doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği Selanik'teki Atatürk Evi Müzesi, 

Diğeri ise Atatürk'ün Bulgaristan'daki diplomatik görevi sırasında yaşadığı Sofya'daki Sırmacıyev Evi'dir.

Atatürk mirasını bir çok kişiye ve Milletine bırakmış olsada, kanuni tek mirascısı kızkardeşi Makbule(Boysan) Atadan hanımdır.

1930'da Atatürk'ün isteğiyle Fethi Okyar'ın kurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkası'na giren Makbule Hanım, birkaç ay sonra ağbisiyle birlikte Trabzon'u ziyaretlerinde, Trabzon daki Atatürk köşkündeyken, Gazi'nin bizzat talimatıyla  partisi kapatılınca siyasetten çekilmek zorunda kalmıştır.

Eşi Mustafa Mecdi Bey, 1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu ile "Boysan" soyadını almış, böylece Makbule Hanım "Boysan" soyadını taşımaya başlamıştır.

Sık sık İstanbul ile Ankara arasında gidip gelerek yaşayan Makbule Hanım, 1935'te Çankaya Köşkü arazisi içinde kendisi ve eşi için inşa edilen Camlı Köşk'e yerleşti. 

Mustafa Kemal, Çankaya Köşkü Nöbet defterlerine göre Camlı Köşk'e 15 defa gitmiş,  bu ziyaretlerin beşinde akşam yemeğini orada makbule hanım ve eşiyle birlikte yemiştir.

Makbule Hanım, 1938'de ağabeyinin rahatsızlandığı dönemde bir süre İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda da kalmış ve doktorlar tarafından izin verildiği müddetçe Mustafa Kemal Atatürk ile görüşebilmiştir. 

(Cumhuriyetimizin kurucusu İlk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk)

Nöbet defterlerinde dokuz defa ağbisi Mustafa Kemal Atatürk ile görüştürüldüğü yazar. Makbule hanım, Anılarında son ziyaretini ölümünden 13 dakika önce yaptığını ve doktorlar ona müdahale ederken odadan çıkarıldığını anlatır.

Makbule hanım Ağabeyinin ölümünden sonra daha çok İstanbul'da yaşadı. Çeşitli hastalıklar geçirdi, maddi sıkıntılar yaşadı. 

1946'da eşinden boşandı ve "Atatürk'ten yadigâr" anlamına gelen "Atadan" soyadını aldı.

Mustafa Kemal Atatürk, kendisine “yaşamını onurlu olarak sürdürmek” şartıyla İş Bankası’ndaki payının gelirlerinden ayda 1000 lira ödenmesini ve hayatta olduğu müddetçe Camlı Köşk'te oturabileceğini vasiyet etmişti.

Ağabeyinin ölümünden sonra geçim sıkıntısı çeken Makbule Hanım, sağlığında Atatürk'e sembolik olarak hediye edilmiş olan gayrimenkulleri mahkeme yolu ile üzerine alıp sattı. 

Bu gayrimenkuller, Atatürk'ün İstanbul'da vasiyetini yazdığı sırada vasiyeti dışı bıraktığı, Ankara’ya döner dönmez bağışlamayı düşündüğü arazi, köşk ve evlerdi. 

Bunlardan biiriside Trabzon daki Atatürk köşküydü.
Ancak Atatürk, durumu ağırlaşınca Ankara'ya dönememişti. 

Makbule Hanım'ın Atatürk'ten kalan bu gayrimenkulleri satması çok fazla tepki topladı. 

Trabzon'daki Atatürk köşkününde satılmasına karşı çıkan Cumhuriyet Halk Partisi, bu ihtimali ortadan kaldırmak için Makbule Hanım’dan Atatürk köşkünün kullanım hakkını satın aldı.

Mal mülk bana ağırlık veriyor diyerek, Türk milletine her şeyini Trabzonda bağışlayan Atatürk'e vefa olarak Atatürk köşkünü satın alınıp bugünlere gelmesinde emeği olan o yılların Trabzon'unun idarecilerine yürekten teşekkürler ediyorum.

Geçmişte ne yaşanırsa yaşansın günümüzde bizim için manevi değeri çok yüksek olan Atatürk'ümüzün Trabzonu ziyaretlerinde üç defa konakladığı hatıralarını taşıyan Atatürk köşkü gelecek nesillere de taşınmalıdır.

Atatürk köşküne elli metre yakın bir yerde ikamet eden ve aynı zamanda C.H.P. Ortahisar belediyesi meclis üyesi, ve kültür komisyonu üyesi olarak köşkü korumak ve kollamaya çalışmak birinci önceliğimizdir.

Mülkiyeti Trabzon Büyükşehir Belediyesine ait Müze olarak kullanılan Atatürk köşkünün içerisindeki olması gereken yerde Atatürk'ümüzün fotoğrafının ne yazıkki geçtiğimiz yıldaki tadilattan sonra ait olduğu yere asılmaması bizleri derinden üzmektedir.

Şehir hassasiyetini yakınen bildiğim, Büyükşehir Belediye başkanımız Sn.Ahmet Metin Gençten Atatürk'ümüzün fotoğrafının ait olduğu yere en kısa zamanda asılmasına dair talimat vermesini özellikle rica ediyorum.

Büyük şair Nazım Hikmetin dediği gibi
Hani şimdi biz,
İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar,
Güneşli günler göreceğiz.

Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz.

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.

Kalın sağlıcakla...