"Trabzon'un Kaybolan Kimliği ve Gelecek Arayışı"

Bu şehir nelere kadir?

Fatih’in fethettiği, Yavuz’un yönettiği, Kanuni’nin doğduğu, Mustafa Kemal Atatürk’ün üç kez ziyaret ettiği şehir...

Kimine göre 5000 yıllık, kimine göre 15.000 yıllık bir tarihi var bu şehrin.

Nasıl yaptık, nasıl ettik, bu şehri bu hale nasıl getirdik bilemiyorum, ama şehir, şehirlikten çıktı.

Çok detayına girmeyeceğim, tekrara düşüyorum ama, bu şehri geçmişine yakışır gerçek kimliğine kavuşturmak istiyorsak yapmamız gerekenler var…

Bu şehre liman lazımdı ki geçmişi itibariyle hep vardı (yeni liman açılış 1954),

Bu şehre vilayet binası lazımdı (1820) yapıldı,

Bu şehrin meydanına belediye binası lazımdı yapıldı,

Bu şehre cami lazımdı (Çarşı Cami – 1839 / İskenderpaşa - 1505 / Gülbaharhatun Cami - 1514) yapıldı,

Bu şehre havalimanı lazımdı yapıldı (1957),

Bu şehrin diğer şehirlere ulaşımı lazımdı, Demiryolu hariç hepsi yapıldı… 

Bu şehre önemli eserler lazımdı (Sümela MS 365 – Ayasofya 1265 – Atatürk Köşkü 1913 – Kızlar Manastırı 1390) yapıldı…

Bunları söylüyoruz ve o imkansızlıklarla bunların yapılmasında emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.

Trabzon’un önemini, dünyaca bilinen bu eserlerin yapılmasından anlıyoruz… 

Peki bu eserler üzerine ne kattık?

Evet yakın zaman diyebileceğimiz yıllarda da;

Bu şehre Karadeniz Sahil Yolu lazımdı (şehrin sahilini tünelle geçebilirdi) yapıldı,

Bu şehre stadyum lazımdı yapıldı,

Bu şehre OSB lazımdı 3 tane yapıldı (Arsin, Beşikdüzü, Şinik) yapıldı,

Bu şehre Tanjant Yolu lazımdı yapıldı,

Bu şehre bir şehir hastanesi lazımdı (yeri tartışılabilir) yapılıyor, 

Bu şehre yakışır bir şehir terası lazımdı yapıldı,

Bu şehre Moloz temizliği lazımdı yapıldı, (Daha önce şehir çöplüğüydü) 

Bu şehre Kanuni Bulvarı lazımdı yapılıyor…
Bu şehrin alt yapısının yenilenmesi lazımdı, büyük kısmı bitti… 

Ama bu şehrin asıl ihtiyacı olan ve geç kalınmış talepleri, istekleri ve beklentileri var.

Bu şehre başlanmasına geç kalınmış bir Güney Çevre Yolu lazım,

Bu şehre bir demiryolu lazım,

Bu şehre bir hafif raylı sistem lazım,

Bu şehre yatırım adası lazım,

Bu şehre istihdam merkezleri lazım,

Bu şehre teleferik lazım,

Bu şehre füniküler lazım,

Bu şehre acil olarak biyolojik arıtma tesisi lazım,

Bu şehirde turizme sahip çıkmak lazım,

Bu şehre kültür rotaları lazım…

Önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış, 100 yıl önce büyük yatırımlar almış, tarihinde asil insanlara ev sahipliği yapmış şehrimizde 2024 yılında belki de utanarak istediğimiz şeyler de lazım;

Bu şehrin merkezinden ilkel dolmuşların çıkması lazım,

Bu şehrin mültecilerden kurtulması lazım,

Bu şehrin dubalardan kurtulması lazım,

Bu şehrin yüksek kaldırımdan arınması lazım,

Bu şehrin esnafına sahip çıkmak lazım,

Bu şehrin meydanına sahip çıkmak lazım,

Bu şehre sahil bandı lazım,

Bu şehre plaj lazım…

Eğer bu şehrin kurtuluşu turizm diyorsak, profesyonel manada bu işe de el atmak lazım.

Şehir imajı elden gidiyor, buna bir DUR demek lazım!

Uzungöl’üyle,

Sümela’sıyla,

Ayasofya’sıyla,

Sera Gölü’yle,

Atatürk Köşkü’yle,

Kostaki Konağı’yla,

Nemlizade Konağı’yla,

Kızlar Manastırı’yla,

Kemeraltı’yla,

Ganita’sıyla,

Yeni Mahallesi’yle,

Boztepe’siyle,

Yenicuma’sıyla,

Arafilboyu’yla,

Surlarıyla,

Arnavut kaldırımlarıyla,

Trabzon evleriyle,

Akçaabat Orta Mahallesi’yle,

Balığıyla,

Akçaabat köftesiyle,

Haşlamasıyla,

Sütlacıyla,

Karalahanasıyla,

Trabzon ekmeğiyle,

Trabzon pidesiyle,

Sürmene bıçağıyla,

Döneriyle,

Kuymağıyla,

Lahana sarmasıyla,

Mısır haşlaması, ekmeğiyle,

Kayganasıyla,
Hamsisiyle,
Karayemişiyle,

Fındığıyla,

Elmasıyla,

Alabalığıyla,

Somonuyla

En önemli değeri Trabzonspor’uyla…

Bu şehir bu saydıklarımızla ve niceleriyle şanlansın, şahlansın…

Ama görüyorum ki kimse bunun derdinde değil.

Herkes kendi derdinde; iki paylaşım yapayım, iki story atayım, aşağıdan yukarıdan, sağdan soldan bam bam bam bir paylaşım yapayım derdinde.

Şehri yönetmek bu değildir; şehri yönetmek, şehir ile dertlenmektir, şehrin sorunlarıyla dertlenmektir, şehrin yaşayanlarıyla dertlenmektir…

Siz görüyor musunuz bu şehri yönetenlerin şehir ile dertlendiğini? 

Ne vekil milletin vekili, ne başkan milletin başkanı, ne vali milletin valisi… 

Hal böyle olunca, şehir de Allah’a emanet…

Yapılan hiçbir projede, yatırımda, hizmette Trabzon’a özgü bir şey yok.

En basiti Meydan Cephe Sağlıklaştırma (yine de bir temizlik oldu, emeği geçenlere teşekkürler) birilerinin parmakları ucunda yönetiliyor. 

Bu şehri tanımayan, bilmeyen, Ankara’da masa başında oturanların yönettiği, yönlendirdiği, şehri yaşamamış insanların şehri mahvettiği bir hal aldık.

Fuzuli tartışmalar eşiğinde günler gelip geçiyor ve hiçbir şey düzgün yapılmıyor.

Bir yatırım mı yapılacak, bir sorun mu çözülecek; alırsın bu şehrin bilim insanını, ilim insanını, geçmişinde güzel işlere imza atmış insanlarını, güzel yatırımlar yapan iş adamlarını, kurarsın bir istişare heyeti, ne yapacaksan, şehrin kimliğine uygun yaparsın…

Ama yok, bu şehre bakın; STK başkanlarının çoğu özel ofislerine iş almak için siyasetçilerin peşinde, kendi işlerini batıran bir çok kişi güzel işler yapmışlar gibi belediyelerde en üst makamların sahibi olmuşlar…

Ne zaman refaha ereceğiz, ne zaman bu şehirde bir şehirli gibi yaşayacağız?

Hep birlikte şehirli kültürünü yakalarsak…

Bunu sağlamak da şehrin yöneticilerinin işidir…