Volkan Konak, kendine has, evrensel bir tarzın ve yüreğinde taşıdığı özgür ruhun simgesiydi. Bazıları onu yalnızca yerel, bölgesel Karadeniz müziğiyle sınırlandırmaya çalışsa da, o evrensel bir sanatçı, bir efsaneydi. 

Trabzon’un adını dünyaya duyurmuş; Karadeniz’in hırçın dalgalarını, her yerde anlatmış, Antalya’nın sıcak sokaklarında, İstanbul’un kalabalık caddelerinde, Tekirdağ’ın esintisinde, Sinop’un sessiz koylarında, Konya’nın mistik havasında, Eskişehir’in renkli sokaklarında, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine herkesi birleştiren bir melodiydi. Her gittiğiniz mekânda, “Yüreğim bir volkan gibi” diyen sözleriyle, kendinizden geçip ‘Yarim Yarim’ ile farklı  duygulara yolculuk ettiğiniz Ayşem destanıyla tebessüm ettiğiniz Cerrahpaşa ile hüngür hüngür ağladığınız bir isimdi.

Evrensel ruhu, özgürlükçü duruşu ve asla yılmayan enerjisiyle, “Duy ki yüreğim sana yanar” mısralarıyla Anadolu’nun temiz, saf, katıksız insanlığını, gerçek hikayelerini, neşesini ve hüznünü bizlere aktardı. Kendi benliğinden ödün vermeden, hiçbir zaman başkası olmaya çalışmadan, kendi kendine yetebilen, eğlenebilen, hissedebilen, sevinçle ağlayabilen ve acısını aşabilen bir toplumun özünü anlattı. 

O, sevenlerinin DNA’sına işlenmiş bir efsaneydi; yakılsa kül etseler, külden yeniden doğar, külünü uçururlarsa yağmur olur, denize yağar, buhar olup tekrar bulutlara karışır. Öyle birkaç kendini bilmezin saçma sapan yorumlarıyla insanların hafızasında değişecek bir isim değil Volkan onun için zırvalayanlara kulak asmayın.

Volkan Konak, sadece bir şarkıcı değil, aynı zamanda Anadolu’nun öyküsünü, tarihini, hüznünü ve coşkusunu taşıyan bir baba gibiydi. Kiminle konuştuysam, herkesin ailesinden birini kaybetmişcesine üzüldüğünü fark ettim; Dünya o kadar çirkindi ki, Volkan Konak o kadar doğru olmaya çalışıyordu ki, o kadar haklı ve dürüsttü ki; “Kurtuldun be Volkan’ım” dercesine, istemediğin her şeyden kurtulmuşsun gibi hissettirdin bizlere.
Yaktın yıktın geçtin bizi…

Dünyamız, doğruyu düşünen, dürüst insanlara, kendi etrafındaki halkın, toprağın özgürce, dürüstçe, mertçe yaşaması, kalkınması ve hayata tutunması için dar gelmeye başladı. Artık ya bir taraf olacaksın ya da BERTARAF… İşler bu noktaya geldi; ama sen, her daim “Yüreğim bir volkan gibi” diyerek, tüm zorlukların üstesinden geldin. 

Sen cennete  yakışırsın, rabbim cennetine kabul etsin seni; Gittiğin yerde mutlu ol, çünkü biz seni unutmayacağız, unutturmayacağız.

Senin bize memleketine doyamadığın gibi biz de sana doyamadık. 

Yarım kaldı çok şey, çok güzel günlerin olmalıydı daha…

Anlımıza yazıldı bu kader. Silemedik. 

Feleğin sana olan inadını kıramadık. 

Kaçıramadık seni azrailden. 

Volkan’ım, seninle uzun sohbetlere daldığımız, neşeni, pozitif enerjini ve içtenliğini paylaştığımız günler, kalbimizde ömür boyu yaşayacak. 

Sen, Anadolu’nun gerçek hikayelerini, acılarını ve sevinçlerini anlattın; “Duy ki yüreğim sana yanar” diye mırıldanan o satırların, bir ömür boyu kulağımızda çınlayacak. Bize kattığın özgürlük, samimiyet ve yaşam sevinci asla unutulmayacak. 

Hepimizin yüreğinde senin melodilerin, sonsuza dek yankılanacak; bizler de seninle birlikte, o eşsiz döngüde yaşamaya, sevinmeye, ağlamaya ve yeniden buluşmaya devam edeceğiz.