Sürmene'de yaşanan dolmuş şoförleri ile Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) öğrencileri arasındaki şiddet olayları, sadece yerel bir tartışma olmaktan çıkıp ulusal bir skandala dönüştü. Olayın arka planına baktığımızda, kelimenin tam anlamıyla kaosun ortasında buluyoruz kendimizi. Ancak bu kaosun sorumlusu kim?

İlk olarak, Sürmene Şoförler Odası Başkanı Ekrem Yılmaz'ın açıklamalarına bir göz atalım. Yılmaz, olayın aslında öğrencilerin şoförlere saldırmasıyla başladığını iddia ediyor ve bunu "algı operasyonu" olarak nitelendiriyor. Peki, gerçekten durum böyle mi? Yılmaz’ın açıklamaları ne derece inandırıcı? Şiddet olayının ardından yapılan bu tür açıklamalar, genellikle "suçlu kim?" sorusunu cevapsız bırakır.

Yılmaz’ın açıklamalarında kullandığı dil ise dikkat çekici. Özellikle Ümit Özdağ ve Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç'e yönelik tehditvari ifadeler, sorumluluk sahibi bir liderden beklenmeyen türden. "Hain Ümit Özdağ" ve "Ahmet Metin Genç hainlik yapıyor" gibi ifadeler, bir liderin olayları yatıştırma yerine daha da körüklemeye yönelik bir tutum sergilediğini gösteriyor. Bu söylemler, olayın çözümüne katkı sağlamaktan çok, daha büyük bir çatışmanın fitilini ateşliyor.

Olayın meydana geldiği 2 Mayıs günü, KTÜ Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü öğrencileri, okula gidebilmek için özel bir servis tutmuş. Bu servisin Sürmene ilçe dolmuşçuları tarafından durdurulması ve ardından çıkan arbedede öğrencilerin darp edilmesi ise ülke gündemine düştü. İki şoförün gözaltına alınarak tutuklanması, olayın ciddiyetini gösteriyor. Ancak Yılmaz’ın açıklamalarına göre, öğrenciler darp edilmedi, "sadece yüzlerini boyadılar". Bu açıklama, olayın ciddiyetini küçümseyen bir yaklaşımı yansıtıyor.

Yılmaz’ın, sosyal medya üzerinden olayı büyüten Ümit Özdağ'ı suçlaması da dikkat çekici. Özdağ’ı "hain" olarak nitelendiren Yılmaz, adeta bir cadı avı başlatıyor. Ancak burada asıl soru şu: Bir yerel olay nasıl oldu da bu kadar büyüyebildi? Sosyal medyanın gücü ve halkın olaylara olan duyarlılığı, bu tür olayların büyümesinde önemli bir rol oynuyor. Yılmaz’ın, olayı sosyal medyada paylaşanları suçlaması, bu gerçeği değiştirmiyor.

Sürmene’de yaşanan bu olayda suçlu kimdir, kim değildir, bu mahkemelerin karar vereceği bir konudur. Ancak Sürmene Şoförler Odası Başkanı Ekrem Yılmaz’ın açıklamaları, olayın çözümüne katkı sağlamaktan çok, daha büyük bir karmaşaya yol açıyor. Olayın tüm tarafları, daha sağduyulu ve sorumlu bir yaklaşım sergilemelidir. Çünkü bu tür olaylar, yalnızca yerel halkı değil, tüm toplumu etkiler. Ve unutulmamalıdır ki, kaosun ortasında suçlu aramak yerine, çözüm bulmak her zaman daha yapıcı bir yaklaşımdır.