"Kahverengi kokarca zararlısına karşı kullanılmak üzere Akçaabat İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğümüz tarafından tuzak dağıtımı yapılacaktır. Almak isteyen çiftçilerimiz 850 TL karşılığında İlçe Tarım Müdürlüğümüzden bu tuzakları temin edebilirler."

Noktasına virgülüne dokunmadık.

Tırnak içinde okuduğunuz bu metin, içeriğinden anlaşılacağı üzere halk arasında kahverengi kokarca böceği olarak bilinen Halyomorpha halys canlısıyla mücadele kapsamında, Akçaabat İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından SMS yoluyla geçtiğimiz günlerde muhtarlara gönderildi. 

Mesajın özüne inecek olursak, Akçaabat mahalle muhtarlarına aslında şöyle denildi:

‘Çiftçiye üreticiye haber salın! Bölge tarımı adına büyük tehdit halini alan kahverengi kokarca böceğinin fındığın yaprağını yiyerek kökünü kuruttuğunun farkındayız. Yaşanan sorunun görev alanımıza girmesi sebebiyle duruma, Akçaabat İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak el atıyoruz. 850 TL fiyat biçtiğimiz tuzaklarımız satışa hazır. Fındığını kurtarmak isteyen kurumumuza gelip alabilir.’

Şimdi.

Öncelikle şunu ifade etmekte fayda var.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bizim her şeyimiz.

Ve gücünden zerre şüphemiz yok.

O yüzdendir ki, sözlerimizin muhatabı bu gibi kamu kurumlarımızdan ziyade, derdine çare bekleyen vatandaşa, oturduğu yerden ticari kafayla yaklaşan ehlikeyif bürokratlarımızdır.

Dolayısıyla…

Fındık bahçeleri büyük zarar gören Akçaabatlı üreticiye parayla böcek tuzağı satmayı görev edinerek, vatandaşın çare arayışında etkin reçete olabileceğini düşünen bahse konu akla şunları sormak lazım:

BİR: Sayısı günden güne hızla artan bu lanet böceğin yok edilmesi gibi hayli önemli ve hassas bir konuda, vatandaşla İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü arasındaki iletişimin yalnızca muhtarlara gönderilecek bir kısa mesajla sağlanabileceğinin düşünülmesi hangi mantığın ürünüdür? Mahalle ve köylere göndermek suretiyle vatandaşı kurumunuzun varlığından haberdar ettirebileceğiniz bir tane ziraat mühendisiniz yok muydu?

İKİ: Merkezi hükümetin sektörü zora sokan politikalarda ısrarcı davrandığı ve ülkemizde tarımla çiftçinin sahipsiz bırakıldığı düşüncesinin toplumda iyiden iyiye hakim olmaya başladığı böyle bir süreçte, daha akılcı adımlar atmak yerine hala vatandaş ile araya mesafe koyduracak sözde hizmetlerle gündeme gelinmesi ne kadar anlamlı?

ÜÇ: Görevleri arasında “Bitki ve Hayvan sağlığı ile ilgili karantina hizmetlerini yürütmek” maddesi yer alan bir İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün böyle sıkıntılı bir durum karşısında vatandaşı ayağına çağırarak, varlığını ‘satış reyonu’ misali ortaya koymasının üretici nezdinde kurum itibarına faydası ne olabilir?

DÖRT: İstilayla ilgili olarak, defalarca yapılan samuray arısı salınımı da dahil olmak üzere Akçaabat genelinde bugüne kadar atılan adımların sonuç vermediği ortada. Masa başı istatistiklerle uğraşıp, sürece son getirmeyecek palyatif fikirler ortaya koymak yerine, drone misali teknolojik cihazlarla havadan ilaçlama - izleme yapılması ve ziraat mühendislerinizin bahçelerde konuşlandırılmamasının önündeki engel acaba neydi?

Uzun lafın kısası; Akçaabat İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü kahverengi kokarca istilasıyla mücadele konusunda sınıfta kaldı.

Emin olun, Trabzon Büyükşehir Belediyesi tarafından dağ tepe demeden yapılan sivrisinek ilaçlamalarında, Akçaabat İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün sözde mücadelesinden çok daha fazla kokarca böceği öldürülmüştür.

Gerçi bu gidişle, bu iş de Ahmet Başkan’a kalacak gibi…