Kenevir ülkemizde çok önemli bir lif bitkisi olup, bu anlamda çok özel bir yerede sahiptir.

Tekstil sektörünün gelişmediği dönemlerde, özellikle kırsal kesimdeki insanlar ihtiyaçlarını karşılamak için kendi tarlası içinde veya boş alanlarda bu bitkiyi üreterek giysi ve sair ihtiyaçlarını karşılıyorlardı.

Bu olay çok önemli bir üretim kültürü olup, hem üretip ve hemde mamul madde elde etmek zor olmasına karşın halkımız bu uğraşı devam ettirmede ciddi bir kararlılık gösterip aile ekonomisine katkıda bulunarak üretimi en üst düzeyde sürdürmüş ve zararlı yönlerinden kaçınmayıda ihmal etmemiştir.

İşte Anadolu insanı her konuda olduğu gibi bu konudaki hassasiyetini sürdürmüş ve devletine sorun yaşatmamış olması da önemli bir bağlılığın göstergesi olmuştur.

Günümüzde en önemli sorunun beslenme olduğu bilinmekle birlikte, giyim ve barınmaya yönelik yani tekstil başta olmak üzere,liflere duyulan ihtiyaç beslenme gereksiniminden daha az değildir.

Nasıl sıcak iklimlerde Jüt ve Rami'nin önemi tartışılmazken ülkemizdede Pamuk, Keten ve Kenevirin önemide çok büyüktür.

Zira ülkemizde ana lif bitkisi olarak pamuk üretimi azalan bir şekilde yapılmakta ve talebi karşılayamamakta aynı zamanda tekstil sektörünün ihtiyaç duyduğu pamuğun yarıya yakın kısmıda yurtdışından ithalatla karşılanmaktadır.

Fabrika kapatarak bir yere varılır mı?

Kenevirin en önemli özelliklerinden biride lif bitkisi olmasının yanında liflerinin çok kuvvetli olması nedeniyle bir çok alanda rahatlıkla kullanılmasını mümkün kılmaktadır.

Karadeniz bölgesinde üretilen kenevir liflerinin uzun,kaliteli ve dayanıklı olması tekstil sanayi için alternatif bir kaynaktır.

Aynı zamanda kenevir (Kendir) enerji değerinin yüksek olması ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak ülkemiz için önemli bir potansiyeldir.

Toplumun en fazla ihtiyaç duyduğu  ve yokluk sıkıntılarının olduğu dönemlerde Anadolu insanı keneviri kendi emeğiyle üretip kullandığı bir ürünün tarımı Avrupada ve ABD'de artmaya devam ederken biz de yasaklanmıştır.

Onun için bu ülkelere bağlı kalmamak koşuluyla ülkemizde entüstriyel kenevir tarımını geliştirmek için THC (Etkili madde) oranının düşük olduğu kendi milli kenevir tohumumuzu üretmemiz ulusal bir zorunluluktur.Yoksa fabrika kapatarak ülke insanının elinden üretim gücünü ve kültürünü yeni kültürler üretmeden alarak hiç bir yere varılmaz.

Şayet varılmış olsaydı; tütün, süt, şeker, et ve balık, kenevir ve kağıt fabrikalarıyla Hara'lar, Suni tohumlama istasyonları, Tohum ıslah istasyonları, Sebze fidanı üretim seraları, Zirai mücadele ve karantina, toprak su, patates tohumu üretme sahaları ve daha bir çok tarımsal kurumun kapatılması neticesinde tarımın geldiği durum çok iyi olmalıydı, halbuki gelinen son durum içler acısıdır.

Yani tarımda dış ülkelere bağımlı hale gelerek devletin sırtındaki yükler diye kapatılan ve satılan ulusal varlıklar kimlere sermaye olarak devredildi ve tarım çökertildi.

Bunu Türk milletinin bilmeye hakkı vardır.

Ekonomiyi olumsuz etkiler mi?

Demekki yılların birikiminin ne kadar önemle korunması ve işlevsel tutulması gelinen aşamada yaşanarak görülmüş ve tarımsal üretimde kopuşlar hızlanarak, ekonomiye olan olumsuz etkileri ile toplumda sosyal sıkıntıların yaşanmasına sebep olmaktadır.

Onun için bu girdaptan çıkmanın tek yolu yıllar içinde oluşturulan kurum ve kuruluşların ,altyapılarının yeniden bir revizyonla devrim niteliğinde yapılanma oluşturulması artık zaruri hale gelmiş vede geçmektedir.

Dünya'nın kenevir üretimiyle 4 milyar dolarlık bir aşamaya geldiği günümüzde ülkemizdede,29.09 2016 tarihinde 29842 sayılı resmi gazetede yayımlanarak "Kenevir Yetiştiriciliği" ve kontrolü hakkındaki yönetmelik yürürlüğe girmiştir.Bu yönetmelikle kenevir üretimine ondokuz (19) ilde (Amasya, Antalya, Bartın, Burdur, Çorum, İzmir, Karabük, Kastamonu, Yozgat, Kayseri, Kütahya, Malatya, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat ve Zonguldak illerinde üretim izni verilmiş ve bu iller haricinde kenevir tarımı yasaklanmıştır.

Ülkemizde ilk defa Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde 1946 yılında kenevir sanayi fabrikası kurulmasına karşın bu fabrika sığ bir zihniyet tarafından 1951 yılında kapatılmıştır.

Fabrikada ağırlıklı olarak çuval üretilmekteyken üretimin bugün olduğu gibi pahalılığı gerekçe gösterilerek ;yurtdışından jütten üretilen çuvallar ithal edilmeye başlanmıştır.

1961 yılında ülkemizde 10.700 ton olarak üretilen kenevir lifi kapatılmadan sonra zamanla üretimi şiddetle gerilemiş ve 2008 yılında ise lif üretimi 8 ton'a düşmüştür.

Halbuki kenevir çok güçlü bir lif yapısına sahip olduğu için endüstriyel alanlardaki kullanımıda oldukça artmıştır.

Nasıl tespitler yapılmalı?

ŞÖYLE Kİ;

Hasır lifi, giysi, kumaşlar, çanta, çorap, halat takımı, ağ, tuval, halı çeşitleri, jeotekstil, biyokimya, profil çekme, kompresyon, kalıplama, sunta, izolasyon, sıva, hayvan altlığı, malçlama, kazan yakıtı, ekmek, tatlı, dondurma, gevrek ,protein tozu, küspe, un, mutfak yağları, sabun, şampuan, el kremi, makyaǰ malzemeleri, çözücüler vernik, matbaa mürekkepi ve dizel yakıt gibi birçok ürün üretilmektedir.

Tüm bu kullanım alternansından dolayı dünyada kenevir çeşidi araştırmalarla 69'a ulaşmışken bizdede kenevir fabrikası 1951 yılında yani 73 yıl önce kapatılmış ve kenevir ekimi yasaklanmıştır.

Yeniden planlamada Trabzon'a üretim izni verilmeyerek yetim bırakılmış buda yetmemiş üvey evlat muamelesine hapsedilmiştir.Buradaki temel sorun Trabzonu idare edenler, siyasiler, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin çalışmamasından kaynaklanmakla birlikte ,bu işlevsellik kırılmadığı sürece tarihsel üretim kültürü tamaman sonlanacak ve yeniden yerine ikama edilmesi tarih olacaktır.

Zira yılda bir kez kısmen çay ve fındık tarımına mahkum olan Trabzon'un çiftçisinin bütçesine yılonikiay parasal girdinin sağlanması için paralel tarımın geliştirilmesi bir zorunluluktur.

Yoksa kırsal kesimde  yükselen fakirliği ve nede göç olayını engelleme şansımız kalmayacak,sosyal travmalarda gittikçe artarak devam edecektir.Onun için kenevir üretim kapsamına Trabzonda alınmalıdır çünkü;

●-Stratejik bir ürün olması ve dünyanın her tarafında üretilmesi  yanında ilimizde eskiden üretiliyor olması,

●-Mevsimsel bitki olması yanında üretiminin kolay olması,

●-Tarımsal sanayi için çok önemli bir bitki olması,

●-Kullanım yelpazesinin ve çeşitliliğinin giderek artması,

●-Ekinlerin verimlerinin artmasında etkili olması,

●-Liflerinin birçok sahada kullanılması,

●-Tek veya iki ürün alınan alanlarda paralel tarımın gelişmesinde ekonomik önem arzetmesi,

●-Mahsül veriminin hızlı olması

●-Hastalıklara karşı mukavim olması,
●-Doğal bir oksijen filtresi olmasının yanında karbondioksit salınımını azaltması,

●-Temel ekonomik ürünler arasında yeralması,

●-Son zamanlarda fındık bahçelerine musallat olan KAHVERENGİ KOKARCA'ya karşı etkili maddesi yüksek kenevirler bu bahçelerde yetiştirilirse  olumlu sonuçlar alınacağı kanaatindeyim.

NETİCE OLARAK ; ülkemizin ürün desenini kurum,kuruluş ve fabrikaları yokederek tarımsal çıkmaza daha fazla sürüklemekteyiz.

Bu durum hem tarım ,hem ülke ekonomisi ve hemde insanlarımızın beslenmesi açısından büyük bir risktir.

Onun için bu sahadaki riskleri ve oluşacak tehlikeleri biran önce fırsata çevirmenin yolları araştırılmalı ve düzlüğe çıkarılmalıdır.

Bunun yanında kenevirde olduğu gibi unutulmuş veya üretiminden vazgeçilmiş ürünlerde üretime kanalize edilmelidir.

Onun için bu ülke topraklarında karnı aç insan olmaması adına yeniden tarımsal üretim devrimini acilen gündemimize almamız bir yaşam zorunluluğu, sorumluluğu ve milli bir vatan görevidir.