Mekansal olarak sınırlı bir alanın ekonomik, sosyal ve fiziksel kaynaklarının entegrasyon yöntemiyle birleştirerek istihdam ve katma değer yaratmaktır.

Bu anlamdaki bölgesel kalkınma planının hauata geçirilmesi için; Hedeflerin belirlenmesi, Kaynakların ortaya konulması, Stratejilerin oluşturulması, Planların uygulanması ve Kontrol edilmesi bir zaruret ve gerçekliktir.

Bu bağlamda, birinci sanayi devrimi ile başlayan ulus devletler giderek yaygınlaşmış ve devlet birliğinin sağlanarak eşitsizliğin, haksızlık ile adaletsizliklerin ortadan kaldırılması düşünce bazında başlamış ve gittikçe geliştirme çabaları sürdürülmüştür.

Daha sonra 2.Dünya savaşı süreci ve sonrasında kalkınma kavramı ve politikaları makale bazlı söylemlemlendirilirken bölgesel coğrafyalarda bundan etkilenmiştir.

Bu kavram içinde yaşanan değişimle birlikte özellikle iktisatçılat ve sermaye çevreleri mekansal ile sosyolojik anlamda ortaya konulan öngörülerde emperyalist sömürüyü ön plana çıkartmışlar ve bu temelli gittikçe hakimiyetini artırmak istemiş ancak, ikinci paylaşım savaşı bu zihniyete önemli bir darbe vurmuştur.

1970'li yıllardan itibaren dünyayı etkileyen petrol krizleri neticesinde ulus devletler düşük maliyetli üretimlere yönelmiştir Bu dönemdeki üretim sistemiyle elde edilen başarılar yeni bölgesel planlamalar ve yatırım kavramını ön plana çıkarmıştır.

Geçmişten günümüze bölgesel kalkınmanın karşılaştığı dönüşüm toplumun tamamını etkilemesiyle değişime yol açmıştır.

Ülkemizde yapılan bölgesel çalışmalara bakıldığında genelde akademik tezlerden ileri gidecek eyleme dönüştüğünü görme imkanı bulunmamaktadır.

Tüm sanayi devrimlerini kaçıran ülkemiz son gelişmeler çerçevesindede endüstü dört sıfırı kaçırmaya ramak kalmışken bunun yapı taşını oluşturacak bölgesel kalkınma planlarınıda kaçırmak üzeredir.Onun içindirki ekonomi, göç, artan yoksulluk riski ve istihdam yaratma sıkıntısı daha da artacaktır.

Ancak, 2000,li yılların başında başlayan AB süreciyle 2004 yılından itibaren dünyanın yıllar önce halletiği bu sorun bizde dergilerde ve gazete makaleletinde tartışılmaya başlamıştır.

Tüm bunlara karşın asıl fasliyet 2006 yılında bu anlamdaki 5449 sayılı Kanun resmi gazetede yayımlanmasından sonra bölgesel kalkınma ajansları kurulmuş aradan 17 yıl geçmesine karşın gelişme.sadece il bazlı ajanslara bırakılmış ve bölgesel entegrasyona evrilememiştir.

Durum böyle oluncada hiç bir fasliyet ve çalışma planı, proğramı ile bölgesel plan muhatapları görevlendirilmemiştir.Ancak olayı il kalkınma ajansları maharetiyle büyütme olasılığı olmadıģı gibi bu yapılanma marjinal olmadan öteye gitememrktedir/ Gitemeyecektir.

ONUN İÇİN;

1-Ordu'dan başlayarak Artvine kadar Gümüşhaneyide ıçine alan bir MASTER plan ivedilikle hazırlanmalı ve bu görev Trabzonun koordinatörlüğü altında yapılmalı,

2-Daha sonra aynı bölgenin 1/100 000 'lik ÇEVRE DÜZENİ planı hazırlanmalı,

3-MASTER plandaki tüm veriler bu plana aktarılmalı,

4-Bu altı vilayette yaşayan en az geçmiş 20 yılın nufus haraketleri incelenmeli ve şuan bu illerde yaşayan 2.690, 390 nüfusun geçim durumları ve fakirlik riskleri tespit edilmeli, Bu çalışmalarda çevre düzeni planındaki durum 1/25000 ölçekli planlama haritalarına aktarılarak; Nerelerin sanayi koridoru, Nerelerin tarım, turizm alanı , nerelerin imar alanı, nereleri karayolu, demiryolu ve lojistik merkezler olacağı, nerelerin teknoloji veya tenokent alanları olacağı ve nerelerin bölgesel ticaret alanı ve SİT alanı olacağı vs.gibi dünyanın ön planda tuttuğu bu anlamdaki tüm planlamaların hazırlığı yani alt yapı çalışmaları bitirilmelidir.

5-Trabzon bölgedeki iller içerisinde mevcut varlikları en iyi olan bir il olması yanında eskiden gelen misyonu gereği tarihe not düşmüş bir kültür birikimini taşıması dolayısı ile merkez üssünde yer almalı

6-Yine Trabzon hinterlantı gereği ipek yoluna alt yapı sağlaması dolayısıyla ciddi ticari ve siyasi birikiminin olması gibi özellikler öncülük etmek için önemli kriterletdir.

Onun için başta siyasiler, Trabzonu idare edenler,Sivil toplum örgütleri ve şehirdeki üç üniversite bu geri kalmışlıkta olan borçlarını ödemek istiyorlarsa derhsl eyleme geçmelidirler.Aksi halde ne dünyadaki gelişmeler nede bölgemizde cereyan eden olylar bize fazla zaman tanımaz ve başta Trabzon olmak üzere bölgenin önündeki riskler ile engeller çözümsüz boyutlara ulaşır.

YANİ ZAMAN BİZLERİ GEÇİRİRKEN BİZLER ZAMANI KULLANALIM Kİ GELECEK KUŞAKLARIN DİLİNDE GÖREVİNİ YAPMIŞ İNSANLAR OLARAK ANILALIM.