BU KÜLTÜR NEREYE GÖTÜRÜR?

Yakın çevrem iyi bilir.

Şu yaşıma geldim, kendini tüketim hırsıyla kapitalizmin kollarına bırakanlardan asla olmadım.

Aksine…

Üretmek uğruna tükenmek olmuştur tek ömür felsefem.

Kendimi bildim bileli ‘Ekmeğin bereketi emektedir’ düsturundan hareketle ne alın terimi kurutmuş, ne de tatil diye adlandırılmış bir zaman dilimine sahip olmuşumdur. 

Hasılı. 

Yine bir hafta sonu…

Ve hava kararmasına rağmen hala bahçedeyim.

Atadan kalma toprağımla kucaklaşıyor, tee tohumdan mahsule uzanan meşakkatli sürecin naçizane bir emekçisi olarak elde ettiklerimle zamana değer katmaya çalışıyorum.

Derken telefonum çaldı…

Arayan Ortahisar ilçesi İnönü Mahallesinden bir arkadaş…

“Ne haber, ne yapıyorsun?”

- İyi güzel kardeşim, bahçede fidelerin arasındaki yabancı otları ayıklıyorum. Neticede bakım önemli, sen nasılsın?

“Bu saatte..! Kolay gelsin. Hayat sana güzel. İşin gücün toprak ve bahçedeki ayrık otları! Bizde hanımla birlikte balkonda oturmuş, Trabzon’da ‘Kültür Yolu Festivalleri’ kapsamında konser veren sanatçının nerenin kültürüyle şarkı söylediğini çözmeye çalışıyoruz. Normalde yazmayı seversin ama konuyu işlememişsin, ne düşünüyorsun diye merak ettik.”

-Şunu düşünüyorum sevgili kardeşim; Merkezinde insan olan aktif mesleğimiz zaten başlı başına bir koşuşturmaca... Bunun dışında, hemen her hafta sonu canım bahçeme iniyor, diktiğim 35 biber ile 35 patlıcan fidesinin altında türeyen yabancı otları ayıklıyorum. Zira iyi ve organik sebzenin yalnızca kendine uygun, bakımlı toprakta, yabancı ot ve hastalıklardan muhafaza edilerek elde edilebileceğini yerinde görerek bugünlere geldik. Şimdi… Kültür kavramının da ata toprağından bir farkı yoktur. Onu da başıboş bırakmayacaksın. İçerisine yabani otlar gelip konuşlanmayacak. Sana ait olan ürünler yalnızca devamlılığını sürdürecek. Bozulmamış bir tohum misali hep aslını yaşatacak. Aksi durumda ne mi olur? Sonuç senin balkondan görülüyor;

Bırak varlığınla özdeşleşmiş o bilindik müziğin alışılagelmiş motiflerini, ne anlatmaya çalıştığını bile anlamadığın sanatçılar kültür meşalesi diye gelir önüne böyle koyulur! Daha fazla konuşturma, terim soğuyor!”

HEM TASARRUF HEM FESTİVAL

Madem konuya girdik, devamını getirmek yine boynumuzun borcu.

Olan bitene festival deniliyor diye elimize borazan alıp, hatayı-yanlışı oynaya oynaya anlatacak halimiz yok!

Bu memleketin bir vatandaşı olarak payımıza düşeni akıl süzgecimizden geçirip dilimize dökmekten geri durmadık, durmayacağız.

Şöyle ki;

- Ekonomide yaşanan bunca sorunla her kesimi etkileyebilecek kamu tasarruf tedbirleri ortadayken,

- Başta emeklilerimiz olmak üzere, dar gelirlinin “tükendik, geçinemiyoruz!” çığlıkları arşa ulaşmışken,

- Ücretli çalışanlar artık dayanılmaz hal alan vergi yükleri altında yerle yeksan olmuşken;

Bakın, tırnak içerisinde yazıyorum:

“Kültür Bakanlığı tarafından, 40 bin sanatçının katılımıyla 8 ayda 16 ilde gerçekleştirilecek olan konser ve benzeri eğlence tarzı etkinliklerinin, geçtiğimiz günlerde açıklanan ve bir vatandaş olarak şahsen benim de desteklediğim tasarruf tedbirleriyle uzaktan yakından alakası yoktur. Kaldı ki, başta siyasi aktör ve bürokratlarımız olmak üzere, toplumumuzun hemen her kesiminden insanın sosyal medya hesaplarında çarşaf çarşaf fotoğraflarını paylaştığı Gazze’deki zülüm ve katliamlar aynı hız ve şiddetle katlanarak devam ediyor. Tarihin bu duruş ve tavrı affetmeyeceğinden eminiz, umarız Allah affeder!”