Yaklaşık bir aydır ne enflasyon, ne kıtlık, ne yokluk varsa da yoksa da Galatasaray-Fenerbahçe maçına kilitlendi insanlar. Acaba Fenerbahçe mi yenecek, Galatasaray mı yenecek bu akşam! Durun durun, "Sen de mi?" demeyin! Benim için sadece bir derbi maçıdır, iyi oynayan kazansın, hepsi o kadar! Ben sadece şu yabancı hakem konusunda birkaç söz söylemek istiyorum.

Eskiye gitmeden, daha dün akşam Trabzonspor rahat bir maç oynarken, hatta kupayı düşünerek oyuncu değişikliklerine gittiği sırada hakem Atilla Karaoğlan uydurduğu bir nedenle penaltıyı gösterince evdeki hesap çarşıya uymaz oldu. İşte "VAR"a sahaya yabancı hakem çağrılıyorsa, Atilla ve onun gibilerin ürünleridir.

Bakın, hakem olmak için fazla detaya girmen gerekmez. Mehmet gibi fiziğin iyi mi, yabancı dilin de var mı, mesele yoktur. İcraatlarına hesap soran olacak da yoktur. İstediğinin canını yak, istediğinin de yüzünü güldür. TFF yabancı hakem getirirken FIFA derse ki "Madem sen hakemlerine güvenmiyorsun, ben neden güveneyim?" deyip hakemlerimizi veto ederse ne diyeceksiniz?

Bakın, bu iş sadece hakemle sınırlı değildir! Balık baştan kokmuştur. Günü kurtarabilmek için pansuman tedavilerle uğraşmayın. Takımlarımızın adı Türk ama içi yabancı oyuncularla dolu. Avrupa'daki Türk kökenli oyuncularımız olmazsa takım kuramayacağız! Dedim ya, hakemlerden önce yöneticiler sorumludur. Hakemler bu zincirin bir halkasıdır. Yerli ve milli demekle bu iş olmuyor. Şapkalar öne düşmeli, ilgili herkes kendini sorgulamalıdır.

Gelelim bize… Biz bildiğiniz gibi yine oyuna ürkek başladık. Rakip, Visca ile Sikan'ı kontrole alıp önlerini kapatınca, Zubkov da hâlâ uyum sorununu çözemeyince böyle bir orta sahadan bir cacık olmayacağı maçın başında ortaya çıktı. Ta ki Antepli oyuncu sakatlanıp çıktıktan sonra Şenol Hoca'nın da ilk yarının son çeyrek diliminde orta alana müdahale edip Zubkov'u göbekten alıp sağ kenara, daha çok forvet arkasına almasına kadar... Bunun ardından peş peşe iki golle soyunma odasına gittiler.

Sözün özü, günümüze kadar olanlar yalan, Rize kupa maçı gerçek! Bu maçta belki en az hatayla bile değil, hiç hatasız oynamaya, uygulamaya, desteklemeye mahkûmuz, mecburuz diyebilirim.