Belki de en son “Müslüm” filminde bu kadar gözyaşı dökmüştüm.
Ne yalan söyleyeyim, izlediğim her anı bilmeme hatta birçoğuna bizzat şahit olmama rağmen, insan kendini tutamıyor.Çünkü Trabzonsporluluk bizlerde öyle bir kimliğe bürünmüş ki, koca imparatorlukların kurulup yıkıldığı şehri hipnoz edercesine etkisi altına almış…
Şehrin bir takımı gibi görünse de takımın şehri haline gelmiş Trabzon…
Şehirdeki herkes için her şeyden önce geliyor, nadir istisnalar hariç.
Ve zamanındaki itilmişlikleri, ezilmişlikleri, mağdur edilmişlikleri... Üzülen, korkan yavrusuna sarılan bir anne-baba şefkati ile sarılmış takımına şehir ve öyle sahiplenmiş. Canını vermiş sevdiği uğruna, para pul, zaman ne ki!İşte böyle bir değeri anlatmak sığmıyor 2,5 saate... Sığmaz da... Bir seri olmalıydı veya olmalı bundan sonra…
İzlerken, sesi, ışığı, müziği, görüntü kalitesi sırıtmıyor.
Sürüklüyor seni bir duygu seli ile.Bilmeyene güzel bir zaferin öyküsü, bilene eksiği çok olan yapılması gerektiği için yapılan bir belgesel.
Dediğim gibi bildiğimiz sahnelerin kronolojik sıralaması edit edilmiş ve biraz da hüzün ile neşe katılmış. Kulüp bir belgesel istemiş, eldeki görüntüler kurgulanıp gereken duyguları yüklenip sahneye verilmiş…Eksik dersen illa ki var...
Ama güzel olan Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan'ın önce Trabzon basını ile bunu paylaşıp eksikleri görüp belgeseli baştan sona yeniden ele alacak olması…
Acele etmeye gerek yok.Eminim ki gördüğümüz eksiklerin çoğunu Başkan Ertuğrul Doğan da görmüş, gereğini yapmak adına talimatlarını vermiştir…
Trabzonspor hepimizin markasıdır, takımıdır…
Eğer gerçekten bu davanın adamı bu yolun yolcusu isek, karanlığa küfür edeceğimize bir mum yakalım…
El aleme malzeme vermeye gerek yok.Bu takım bir başkanın, bir yönetimin değil milyonların gönül verdiği Trabzonspor camiasınındır…
xXx İnadıyla Şampiyon'un şifreleriBakıyorum herkes sosyal medyada kıyameti koparıyor, görmeden bilmeden, fikir yürütüyorlar.
Halbuki izlediğinizde öylesine bizden şeyler var ki belgeselin içinde…Birkaçını sizinle paylaşayım. Başlık olarak.
Gerisini ilk gösterime bırakalım.
İki Farozli bir Sotkali
Beni Evlatlıktan attı
Bu boylan mi basket oynadın
Bu gada tesadüf olmaz yeter da...Yahu yeter balkondaki saksıları da alacaksınız
Hay ananı satim Liverpool
Hamsinin kafasını kopardık
Gogof oynarken bileMaç garanti idi kahvedeki oyun daha önemliydi
Şakacıktan yenildik
Başka kazağım yok
Top gitmiy ki onaİsyan ve devrim
30-0'lık maç... AbartmaaaaaŞanslı kullardık
Şuurumuzu kaybettik, psikolojik tedavi gördük
Şampiyon olduk babamBiz aslında yeni başlıyoruz
Ve Avcı'nın hislerinin zirve yaptığı o an….
xXx YANLIŞA YANLIŞ DEYİNSon dönemde maalesef ama maalesef yanlışları ört bas etme, duyulmasını önleme, anında müdahale yerine üstünden korku nedeniyle süreci uzatma durumlarını sıkça duyuyoruz.
Evet tabi ki her şey siyah veya beyaz değildir.Grisi olmalı insanın, fakat griyi doğruya, iyiye ulaşmak için kullanmalı, yanlışı idare etmek için değil…
Doğruya ulaşmak adına durumu idare edersiniz, sonuçta sistem ne diyorsa, dünyada o işle ilgili genel kanı kural ve yöntem, doğru, adap nasılsa işi oraya evirmeniz kaçınılmaz olacaktır.
Yanlışa çıkacak olduğunu bile bile bir durumu idare edip bundan daha fazla zarar görmenin veya başkalarına zarar vermenin bir lüzumu yok.“İnsanlar tepki gösterir”, “insanlar zor durumda”, “insanlar bize baskı yapar” gibi endişeler adı büyükşehir olsa da tam manasıyla büyükşehir olamamış Trabzon gibi şehirlerde siyasetçilerin ve yerel yöneticilerin ardına sığındıkları mazeretlerin bazıları…
Trabzon'da biz yıllardır turizm ile ilgili bas bas bağırıyoruz.
Yollar yetersiz diyoruz, kayıt dışı konaklama büyük sorun diyoruz, sığınmacıların turizm sektörüne balta vurduğunu söylüyoruz, fahiş fiyat konusunda uyarıyoruz.Kimisi çıkıp “Turizmi baltaladınız” diyor, kimisi “turistlere kötü reklam yapıyorsunuz şehrinizi” diyor, kimisi “ırkçılık yapıyorsunuz” diyor.
Bunları diyenler yönetenlerin alt kademesindeki yöneticilerine sorun getirmek istemeyen idare kadroları. Kral çıplak demek zor ama imkansız değil…
Rızık Allah’tandır. Korkmayın. Bu şehrin geleceği bu ülkenin geleceği sizin evlatlarınıza bırakacağınız en önemli mirastır…Bunun için dik durun. Doğruları söylemekten korkmayın.
“Aman bir sorun aksettirme, ya biz bir bakalım, aman vali bey duymasın, başkan bey duymasın, müdür duymasın, biz ayar çekeriz ama emniyet müdürümüze laf gitmesin biz durumu idare edebiliriz…”
İşte böyle diye diye iş gelip kilitleniyor.
Ve sert yaptırımlar, acentelere yüzlerce ceza, restoranlara kapatma gibi bir sürü yaptırım ile iş rayına girmeye başladı.Keşke sezonun başında birlikte hareket ederek bunlara gerek kalmadan ilk düğmeyi doğru ilikleseydik…
Cezaların caydırıcılığı yöntemi ve olaylarla bağlantısı tartışılır. Sırf herkese ceza yazalım diyerek de ceza yazılmaz.Fakat burada yaş ile kuruyu ayırmak gerekir.
Meydan'da adabıyla esnaflık yapan ile turistleri jersey inek gibi sağanları ayırt etmek gerekir…
Turizm için, şehri yönetmek(!) gerekir