HER DURAK BİR AÇIK HAVA SERGİ VE YAŞAM ALANIDIR!
Dün basın açıklaması ile tanıtımı yapılan Trabzon raylı sistem projesini yakından takip ettim. Trabzon gibi zorlu topoğrafyaya sahip olan bir il için iyi hazırlanmış ve üzerinde düşünülmüş başarılı bir proje. Her ne olursa olsun gelişen ve sınırlı ulaşım ağına sahip olan kentlerin en büyük sorunlarından biri olan toplu taşımada büyük bir yaraya parmak basacak önemli bir proje. Emeği geçenlere Trabzon’da yaşayan birey olarak teşekkür ederim.
Hafif raylı ulaşım projesi 3 etapta tamamlanacak bir proje olarak planlanmış. Akçaabat Yomra arasında planlanan bu hattın ilk aşaması Akyazı’daki şehir hastanesi ve stadyum bölgesinden başlayarak şehir merkezindeki Meydan’a, oradan Değirmendere mevkiindeki Otogar’a (yeni şehirlerarası terminal), KTÜ kampüsü ve son olarak Trabzon Havalimanı’na ulaşacak şekilde kurgulanmış. İlerleyen yıllarda yolcu sayısının artış oranı ve kullanıma göre hattın batı ucu Akçaabat merkeze, doğu ucu da Yomra ilçesine kadar uzatılarak toplamda 32 km’lik bir hat bütünlüğü sağlanması hedefleniyor.
Ulaşım planlaması açısından baktığımızda projenin güzergahı son derece stratejik bir hat üzerinde planlanmış. Özellikle topografik olarak zor bir alana sahip olan Trabzon’da raylı sistem yapılması planlanırken ilk akla gelen yer sahil hattı boyunca yatay bir güzergahın olması ve şehrin toplanma ve cazibe merkezlerine ringlerle bağlantı yapılmasıdır. Fakat seçilen rota, Trabzon’un en yoğun gelişmiş ve trafik üreten doğu-batı aksını takip ederek kentin ana toplu taşıma omurgasını oluşturan alandır. Hastane ve stadyum gibi büyük çekim merkezlerinden başlayan hat; tarihi ve ticari merkez Meydan’ı, kenti çevre il ve ilçelere bağlayan otogarı, kentin en büyük eğitim kurumu olan üniversiteyi ve son olarak da uluslararası havaalanını birbirine bağlıyor. Bu sayede tasarlanan proje ile, hem günlük işe/okula ulaşım hem de şehre gelen turist ve ziyaretçiler için kritik noktaları birbirine raylı sistemle bağlanıyor.
Projeye genel hatları ile baktığımızda hafif raylı sistem projesi, yalnızca bir ulaşım yatırımı değil, aynı zamanda kentin fiziksel mekanına etki edecek önemli bir şehircilik müdahalesidir. Trabzon’un tarihi kent dokusu ve mimari silueti, böylesi bir projede hassasiyetle gözetilmesi gereken unsurların başında gelmektedir.
Özellikle şehir merkezi dışında, arazinin daha düz veya uygun olduğu yerlerde hattın toprak üstünden ilerlemesi muhtemel görünmektedir. Bu kesimlerde raylı sistemin kente görsel entegrasyonu, kaliteli bir mimari tasarımla sağlanması çok önemlidir. Örneğin, sahil kesimine yakın bir güzergahta yüksek bir viyadük inşa edilecekse, bunun deniz manzarasını ve kıyı siluetini en az kesecek şekilde konumlandırılması ve estetik bir mimari dile sahip olması beklenir. Modern kentlerde raylı sistem viyadükleri genellikle zarif kavislerle, kentsel mekana uyumlu renk ve malzemelerle inşa edilerek bir tasarım objesi haline getirilir. Trabzon’da da benzer bir özen gösterilerek, raylı sistemin görünen tüm unsurları (viyadük ayakları, üstgeçitler, enerji hatları vb.) kent estetiğini tamamlayan unsurlar haline i. Bu noktada kent siluetinde belirleyici olan tarihi yapılar ve doğal odaklar dikkate alınmalıdır. Örneğin, Gülbahar hatun Camii, Trabzon Kalesi gibi önemli tarihi ve mimari değerlerin yakınından geçen güzergah bölümlerinde, yeni altyapının bu yapılara fiziksel veya görsel rekabet yaratmaması önem taşımaktadır.
Durakların mimari tasarımı ve kentle uyumu, projenin başarısında bir diğer kritik faktördür. Her bir istasyon, sadece birer ulaşım noktası değil, aynı zamanda kamusal mekanlardır. Bu nedenle, istasyon binalarının veya giriş yapılarının bulundukları mahallelerin mimari karakterine duyarlı bir tasarımla inşa edilmesi gerekmektedir. Tarihi dokuda yer alan istasyonlar mümkün olduğunca yer altında tasarlanmalı; giriş/çıkış yapıları tarihi binalarla yarışmayan, aksine arka planda kalan bir mimari dile sahip olmalıdır. Örneğin Meydan civarında inşa edilecek olası bir yeraltı istasyonu, kentsel açık alanlarla entegre bir şekilde planlanabilir. Meydan Parkı’nın bir köşesinde, yeşil dokuya entegre cam ve çelik hafif strüktürlü bir giriş yapısı, işlevini gösterişe kaçmadan yerine getirebilir. Daha modern yapılaşmanın bulunduğu, örneğin Üniversite veya havaalanı çevresi gibi duraklarda ise daha cesur ve çağdaş nirengi noktası oluşturabilecek tasarımlar da uygulanabilir. Burada önemli olan, her istasyonun kimlik sahibi olması ve çevresine değer katmasıdır. Trabzon’un kültürel motifleri, tarihinden esinlenen semboller istasyon tasarımlarına yansıtılabilir; böylece yolcular sadece ulaşım değil, bir kent deneyimi de yaşamış olurlar. Ayrıca bu duraklarla ilgili ulusal mimari tasarım yarışmaları açılarak, hem bu yeni yaşam alanlarının tasarımına daha geniş perspektiften bir bakış sağlanabilir. Hem de kent ile uyumlu çağdaş tasarımların yapılması sağlanabilir. Bunu bir fırsat haline getirilip “ her bir durak kentin tarihi ya da turistlik bir noktasına atıfta bulanacak şekilde tasarlanıp “ alışılagelmiş tek düze duraklar yerine açık hava kent müzesi ve turizm tanıtım ofisi gibi şehrin yada bölgenin tarihi turistlik yada çağdaş yapılarının sergilendiği özel tasarım noktaları olarak tasarlanabilir. Süreç itibari ile henüz proje aşamasında olan ve sondaj çalışmaları yapılan hattın nihai projesin entegre edilerek proje tamamlanabilir.
Durak tasarımlarının yanı sıra proje tamamlandığında, Trabzon’un kent estetiğine olumlu katkılar yapma potansiyeli de bulunmaktadır. Örneğin, raylı sistem hattının geçtiği güzergah boyunca kentsel yenileme için fırsat alanları oluşabilir. İstasyon çevreleri, yaya odaklı yeni meydancıklar veya cep parklar ile zenginleştirilebilir. Belediyenin, her bir istasyon etrafında küçük ölçekli kentsel tasarım projeleri geliştirerek, buraları sadece tren inilen-binilen yerler olmaktan çıkarıp mahalle odak noktaları haline getirmesi düşünülebilir. Bu, özellikle banliyö niteliğindeki durak çevrelerinde yer alan atıl alanların canlandırılması için bir şans. Raylı sistemin geçişi ile birlikte bazı cadde kesitleri yeniden düzenlenecektir; bu süreçte bisiklet yolları, yaya kaldırımları ve peyzaj unsurlarıyla daha kaliteli kamusal mekanlar yaratılması mümkündür. Sonuç olarak, mimari ve tarihi doku üzerindeki etkiler konusunda başarının anahtarı, doğru mühendislik yöntemleriyle zararları önlemek ve projenin getirdiği yenilikleri kentsel kaliteyi artıracak şekilde tasarlamaktır. Eğer bu denge kurulabilirse, Trabzon hafif raylı sistemi kente uyumsuz bir müdahaleden ziyade, tarihi dokuya saygılı modern bir altyapı olarak anılacak ve ülke çapında örnek teşkil edecek marka bir proje olacaktır.
Sonuç olarak, Trabzon Hafif Raylı Ulaşım Sistemi Projesi yalnızca bir ulaştırma yatırımı değil, kentin geleceğine dair kapsamlı bir vizyonun parçası olarak görülmelidir. Bu proje ulaşım planlamasından mimariye, çevresel duyarlılıktan sosyal boyutlara kadar her alanda bütüncül bir yaklaşımla ele alındığında, bu proje Trabzon için gerçek bir dönüm noktası olabilir. Elbette, başarının anahtarı; doğru planlama, şeffaf ve katılımcı yönetim, estetik ve teknik kaliteye özen ve sürdürülebilirlik prensiplerinden ödün vermemektir. Eğer bu prensipler ışığında ilerlenirse, Trabzon hafif raylı sistemi hem bugünün trafik sıkıntılarını hafifletecek hem de geleceğin Trabzon’una yön verecek kalıcı bir eser olarak tarihe geçecektir. Kentleşmenin hızlı ve yoğun yaşandığı günümüzde, böyle vizyoner projelerin toplumla birlikte tasarlanıp hayata geçirilmesi, Trabzon’u bölgesinde örnek bir şehir haline getirebilir. Şimdi önemli olan, söz verilen bu raylı sistemi kağıt üzerindeki vizyondan çıkarıp gerçeğe dönüştürmek ve Trabzon halkının kullanımına sunabilmektir. Bu yolda atılacak her adım, sadece bir ulaşım projesini değil, aynı zamanda Trabzon’un şehircilik anlayışındaki pozitif dönüşümü temsil edecektir. Tüm siyasi partilerin yanı sıra, üniversiteler ve STK’ların iş birliği ile bir masada oturularak el birliği ile projenin eksiksiz hayata geçirilmesi şehir için oldukça önemli bir konudur.
Emrah Ömer Çam
Yüksek Mimar