Trabzon Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Aşıkkutlu’nun, kent gündemini meşgul eden “İslam’da reform talebi” konusundaki sessizliği, demagoji ve spekülasyona açık olduğu gerekçesiyle yaptığı açıklama yapmama tavrı, ciddi bir sorun teşkil etmektedir.

Trabzon gibi dini ve milli hassasiyetlerin yüksek olduğu bir şehirde, üniversitenin toplum karşısındaki sorumluluklarını yerine getirmemesi halkın doğru bilgiye erişme hakkını engellemektedir.

Üniversitelerin görevi, bilimsel ve toplumsal açıdan kamuoyunu aydınlatarak spekülasyonların önüne geçmektir.

Ancak rektörün bu açıklamayı reddetmesi, kafa karışıklığını artırmakta, toplumda tepkiye yol açmaktadır. Bu tavır, üniversitenin inandırıcılığına zarar verdiği gibi, “toplumdan kopuk ve izole” bir kurum algısını da güçlendirmektedir.

Bence Sayın Rektör, spekülasyonu önlemek için sessizliği değil, doğruyu bilimsel ve açık şekilde açıklamayı tercih etmelidir. Üniversitenin bu duruşu, Trabzon halkının güvenini sarsmakta ve üniversitenin toplumsal meşruiyetini zedelemektedir. Bu tür meselelerde üniversitenin aktif rol alması, dini ve manevi hassasiyetlere duyarlılık göstermesi elzemdir.

Üniversite ile şehir kopuk mu?

Trabzon Üniversitesi’nin bu olayda sergilediği pasif tutum, şahsi kanaatim olmakla beraber üniversite ile şehir arasındaki kopukluğu da gözler önüne sermektedir. Üniversiteler, sadece bilimsel çalışmalar yapan kurumlar değil, aynı zamanda halkın ihtiyaçlarına duyarlı ve toplumla bütünleşmiş merkezlerdir. Ancak Trabzon Üniversitesi, bu olayda doğruyu öğrenme hakkı olan halkın hassasiyetlerine kayıtsız kalmış, şehirle olan bağlarını güçlendirmek yerine zayıflatmıştır.

Trabzon gibi dini ve milli değerlerin önemli olduğu bir şehirde, üniversitenin sessiz kalması, toplumun gözünde “elitist bir yapı” olarak algılanmasına neden olabilir. Üniversite, halkın yanında olduğunu hissettirmek yerine ilgisiz bir tutum sergileyerek güven kaybına yol açmaktadır.

Üniversite ve özelde İlahiyat Fakültesi, toplumsal hassasiyetleri göz önünde bulundurarak daha dengeli bir tutum sergilemelidir. Rektörlük makamı, halkın doğru bilgiye ulaşmasını sağlamakla yükümlüdür. Ancak bu olayda sergilenen sessizlik, üniversitenin Trabzon’un sosyal ve kültürel dokusundan uzaklaştığını göstermektedir.

Sonuç olarak, Trabzon Üniversitesi’nin toplumsal olaylar ve hassasiyetler karşısında daha duyarlı, aktif ve halkın yanında bir tavır sergilemesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu kopukluk, halk ile akademi arasındaki uçurumu derinleştirir ve üniversitenin toplum nezdindeki güvenilirliğini tamamen sarsar. Takdiri Trabzon kamuoyuna bırakıyoruz.