Uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek bir Başakşehir-Trabzonspor maçına tanıklık ettik. 7 gol, kırmızı kart, vahim sakatlık, 90+'da skor tabelasının 2 kere değişmesi ve muazzam golle gelen son düdük...

Başakşehir maçının ardından Trabzonspor özelinde neyi konuşacağız? Oyunu mu durumu mu? Şayet oyunu konuşacak olursak, çok da pozitif şeylerden bahsedemeyeceğiz.

Mesela; 104 dakika 10 kişi oynayan bir takımdan 3 gol yememelisin, ve yine hemen hemen maça 1 eksik ile başlayan rakibine karşı galibiyeti son dakikada almamalısın, bulduğun pozisyonları bencilce heba etmemelisin, rakibin eksik olduğunu baskı ve etkili ataklarınla her an hissettirmelisin gibi gibi... Ne yazık ki Trabzonspor bu pozitif olgulardan bir hayli uzaktı Başakşehir maçında...

Gelelim duruma... Durumda ise sayfa sayfa pozitif şeylerden bahsedebiliriz. En önemlisi ve hatta en kapsayıcısı, eksik ya da daha doğru bir ifadeyle yetersiz kadro ile 14. hafta itibariyle şampiyonluk yarışının içindesin hemde arkandaki rakiplerden sıyrılmış bir vaziyette... Orijinal sol bekin, iyi bir 10 numaran, işleyen 2 kanadın olmadan ve neredeyse yedek kulübenden hiç katkı almadan bu durumda olmak, ayakta alkışı hak eden cinsten...

Şimdi Trabzonspor'u ilk yarının bitimine kadar 4 kritik maç bekliyor... Buradan kayıpsız çıkılırsa, bir çok taş yerinden oynar. Yapacağınız transfer politikası bile değişir. Ama bu 4 maça hangi Trabzonspor çıkacak? Kocaelispor, Rizespor, Alanya, Başakşehir maçında ki Trabzonspor mu yoksa Kayserispor, Eyüpspor, Galatasaray maçında ki Trabzonspor mu? Bu sorunun cevabı, kalan 4 maçın nasıl şekilleneceğini gösterecek.

Son olarak; Augusto'nun bencilliği... Geldiği günden bu yana takıma beklentinin üzerinde fayda sağlayan ve ilk 11'in değişmez ismi olan Augusto'nun bencilliği artık rahatsızlık verecek duruma geldi. Başakşehir maçının 40. dakikasında Onuachu'ya vermediği pas ne denli bencillik ise attığı golde de almış olduğu risk o denli sorumsuzluğunun bir göstergesiydi.