Çok değil daha 6 ay önce bu iki takım Gaziantep'te kupa finalinde karşı karşıya geldiler. Tribündeydim ve ilk kez 80. dakikayı görmeden bir maçı terkediyordum çünkü Trabzonspor'u hiç bu denli çaresiz, çözümsüz ve kötü görmemiştim.

O günden bugüne çok şeyler değişti. Galatasaray yıldız futbolcularına başka yıldızlar ekledi, kadro derinliğini genişletti, yaklaşık 150 milyon euro harcadı...

Trabzonspor ise kendi çapında büyük fakat rakibine göre çok küçük rakamlarla 3 ay içinde bir takım oluşturdu...

Gaziantep'te ki oyun ile İstanbul'da ki oyun siyah ve beyaz gibi... Futbolu bilen, taktik gurmeleri veya futbolu sadece taraftarlık gözüyle izlemeyenler; Trabzonspor'un, İstanbul deplasmanında harika bir oyun oynadığına şahitlik etmişlerdir.

Bu oyunun şifresi aslında, satrançtı... Fatih hoca Gaziantep'te de satranç oynamak istemişti fakat elinde ne taş vardı ne de satranç tahtası!

Oulai ve Folcarelli'nin görevleri başkaydı, Pina ve Mustafa görevlerinin dışında oynadılar, ileri hat alışılmışın dışında işler yaptı... Böyle bakınca sanki Trabzonspor kötü oynamış gibi gözüktü fakat bunların hepsinin bir amacı vardı; İstanbul'dan güçlü ayrılmak.

Bu güç sadece 3 puanla açıklanmamalı... Bazen kazanmadan da güç gösterisi yaparsınız. Tıpkı Okan Buruk'un "seremonide dahi Trabzonspor'un ne kadar güçlü olduğunu gördük!" demesi gibi...

Fatih Tekke bugüne kadar hiç satranç oynadı mı bilmiyorum, hatta "piyon, at, fil, şah..." desek ne olduğunu da bilmeyebilir fakat şunu çok iyi bildiği kesin ki futbolun satranç bölümünün gelecekte profesörü olabilir.

Evet, Trabzonspor beraberliğe sevinmez! Fakat tüm şartlar değerlendirildiğinde, böyle bir dönemde Galatasaray deplasmanından mağlup olmadan dönmek iyidir! Bu iyiliğin sonuçlarını gelecek haftalarda daha net göreceğiz.

Fatih Tekke, Galatasaray karşısında "şah.." dedi; yakında "mat..." da diyecektir!