Bir başkan çıkıyor ve yönetimini beğenmediği hakemi darp ediyor.
Kendi ifadesi ile “tokat” attım diyerek olayı geçiştirmeye çalışsa da -sanki o çok iyi bir şeymiş gibi- tam anlamı ile adamı yumrukluyor.
O da yetmiyor; o hakem düştüğü yerde öldürürcesine tekmelerin hedefi haline geliyor.
Türkiye’de, Süper Lig’de yaşandı bu olay.
Rezillik, kepazelik, iğrençlik had safhaya çıktı!
Ülke olarak hiç sıkıntımız yokmuş gibi spor müsabakalarımızı bile hiç ettik bu olayla.
Yumruğu atanın kimliği, kişiliği, siyaset adamı olması çok da önemli değil.
Bu girişimde bulunan her kim olursa olsun ülkesini dünyanın gözü önünde çukura itmiştir.
Dolayısı ile cezasız kalmamalıdır!
Ancak, fakat, lakin…
Bu sürece Türk futbolu bugün gelmedi.
Yıllardır halının altına süpürülen pisliklerin dışa vurmuş halidir ortaya çıkan sonuç.
2010-11 sezonunda Trabzonspor’un anasının ak sütü gibi hakkının gasp edilmesi ile başlayan süreç ve o gün bugündür kan kaybını toparlayamayan Türk futbolunun önümüze sunduğu skordur bu.
İşte o yüzden bugün çıkıp da sadece olayı kınamak yetmez.
Gereğini yapıp Türk futbolu özüne döndürülmelidir.
Ve hakkaniyetli kararlar alınarak şaibelerin önüne geçilmelidir.
İşte o zaman belki bu kaba kuvvet ve şiddet son bulur.
Yoksa; Ankaragücü Başkanı Faruk Koca-hakem Halil Umut Meler olayı da rafa kalkar, düzen aynen devam eder.
Bu düzene çomak sokun artık!