Yaşadığımız şehrin göbeğinde, unutulmuş kaderine terk edilmiş
tarihi bir değeri, elimizden bir şey gelmiyor, yapacak bir şey yok diyerek görmeden gelmek insanın içini acıtıyor.
Şimdiki postahanenin hemen arka sokağında kalan eski postahane binası, Atatürk köşkünü konut olarak yaptırıp yirmi beş yıl ikamet eden konstantin Capayannidesin kendi şahsına ait bankasıydı.
(Dede Konstantin Capayannides... Yıl 1890)
Banka bin sekizyüzlü yılların sonundan, bin dokuzyüz on beş yılına kadar faaliyetini sürdürmeye devam etti.
Konstantin Capayannidesin bankası yaklaşık yüz elli yıl önce Trabzon'un yurt dışı ve yurt içi hizmet veren ilk ve tek özel bankasıydı.
Merkezi Trabzon olmasına rağmen Erzurum, Batum ve Bayburt'ta da şubeleri vardı.
Capayannides ailesi Ekonomik olarak çok güçlüydü.
Fındık, tütün ihracatının yanı sıra aynı zamanda da Bayburtta ve Gümüşhane'deki maden ocaklarının sahibi olarak çıkardıkları zengin gümüş madenlerini deniz yoluyla Marsilya'ya, oradan da bütün Avrupaya ihraç ediyorlardı.
(Sağ baştaki çocuk Themi Capayannides Yıl 1911)
Bankacılık faaliyetleri ise, günümüze kadar ulaşabilen nadir binalardan olan, bir aralar merkez postahanesi olarak da kullanılan binada devam ediyordu.
Capayannides ailesi soğuksuda yaptırdıkları köşkte yirmi beş yıl oturmuşlardı.
Şimdilerde Atatürk köşkü olarak kullanılan binanın bütün iç ve dış dekorasyon malzemelerini ve mobilyalarını Fransa (Marsilya) getirttirmişlerdi.
Trabzon'un gelmiş geçmiş en zengin ailesi olarak kabul edilen Theophylaktos ailesinden bile çok zengin ve çok daha varlıklıydılar.
Trabzon'a kırım üzerinden gelip yerleşmişlerdi. Trabzon o yıllarda bile Avrupa'nın gözde ticaret merkezlerinden bir tanesiydi.
Kabayanidis ailesi deniz yoluyla, Trabzon limanı sayesinde Avrupa'nın her ülkesiyle rahatça ticaret yapabiliyorlardı.
Eşi Eleni'de 23 yaşında Marsilya dan Trabzon'a gelin gelmişti.
Trabzon'u çok sevdikleri için soğuksudaki yaptırdıkları köşkte oturuyorlardı.
(Şimdilerde Yunanistan da yaşayan Torun Alex Capayannides Yıl 2023)
Ekonomik durumları çok iyi olmalarına rağmen Şehir merkezinde ev yaptırma ihtiyacı duymadılar.
Soğuksu'da ki Köşklerini çok seviyorlardı.
Trabzon'da her ilçenin ve köyün eski Rumca ve yeni Türkçe ismi vardır, Soğuksu'nun yoktur.
Soğuksu'nun eski ismide Soğuksu, yeni ismide soğuksudur.
Kabayanidis ailesinin Trabzon nüfusuna kayıtlı üçü erkek biri kız dört çocukları vardı.
En büyükleri olan erkek çocuğu Themi Capayannides yıllar sonra Trabzon'a gelip doğup büyüdüğü evini turist gibi ziyaret edip,
ön bahçesinde de fotoğraf çektirerek eski günleri tekrar yaşamaktan, hatıralarını canlandırmaktan mutlu olduğunu ifade etmiştir.
(Bu resim bankanın orjinal halini gösteriyor)
Geçmişte Capayannidesin köşkü, günümüzde ise Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ümüzün köşk'üne komşu olmaktan, aynı zamanda
Trabzon'a gelen bütün Valilerimize de kapı komşusu olmaktan dolayı da kendimi şanslı sayarım.
Ata caddesi ve Ata caddesine yakın, soğuksuda halen daha sahipleri tarafından kullanılan 12 adet yüz elli yıllık konak daha bulunmaktadır.
Bizim arazimizde vistiripolis adında aristokrat bir rumdan, eski başbakanlardan, Türkiye Cumhuriyetinin kurtuluş seneti olan
Lozan Barış antlaşmasına imza koyan üç baş delegeden biri olan, eski başbakan'larımızdan rahmetli Hasan Sakaya intikal etmiş. Hasan sakadan'da Rahmetli babam Temel Kandaz satın alarak günümüze kadar ulaştırmayı başarabilmiştir.
(Bu resimlerde gördüğümüz Capayannidesin bankasının günümüzdeki hali)
Capayannides'in Soğuksudaki Köşk'ünden
Bankasına ulaşım sağlayabilmek için gidiş gelişlerinde halen daha günümüzde de kullandığımız Soğuksu çatağından köşk'e çıkış yolunu kabayanidis, köşkten şehire iniş yolunu da kostaki yaptırmıştır.
Neden ???
Capayannides ve kostaki aynı köyde ikamet etmelerine rağmen birbirlerinden çok hoşlanmazlar, şehir merkezine gidip gelirken yolda karşılaşmamak için kendilerine ait günümüzde de kullandığımız bu özel yolları yaptırmışlardır.
Capayannides, haftanın üç günü,
Pazartesi, Çarşamba, Cuma günleri
bankasına gider,
günlük işlerini takip eder akşam üstü tekrar atlı arabasıyla soğuksudaki köşküne gelirdi.
Bankasında genellikle
fransız ve İtalyan ağırlıklı olmak üzere toplamda on dokuz personelle müşterilerine hizmet ederdi.
Yıllar önce tadilata alınan tarihi banka binasının maalesef uzun zamandan beri restarasyon çilesi bir türlü bitmek bilmedi.
Giriş kapısından içeri girince hemen önümüzdeki kabinin sağ tarafındaki boşlukta bulunan bankanın orjinal çelik kasası tüm muhteşemliğiyle
hala daha aynı yerde kurtarılmayı ve gün yüzüne çıkarak sizlere merhaba demeyi bekliyor.
Nedense şehire mal olmuş bu tür tarihi restarasyonları uzman kişlere vermemelerine akıl sır erdiremiyorum doğrusu !!!
Şimdilerde halini görseniz oturur bir köşede hüngür hüngür ağlarsınız.
Geçenlerde tarihi banka binasını ziyarete gittim Gözlerime inanamadım !!!
Bankanın dört bir tarafını
çay ocakları, sandalyeler, şekilsiz şemsiyeler ve masalar işgal etmiş.
Görünce inanınki vicdanım sızladı.
Yazık çok yazık !!!
Bu Şehrin Kültür ve Turizm müdürleri ne iş yaparlar çok merak ediyorum ???
Sorsanız onlara
inanıyorumki şehrin göbeğindeki tarihi banka binasının son halinden bile habersizdirler.
İdareci arkadaşlar !!!
Aynaya bakarak kendinizi sorgulayınız lütfen!!!
Tarihsel ve kültürel değerlerimizin restarasyonlarına öncelik tanıyın, insanları bıktırmayın.
Bir an önce bitirilmesi için ne gerekiyorsa yapın.
Şehrimizin ekonomisine katma değer sağlayacak tarihi ve kültürel değerlerimizin sizlere emanet olduğunu unutmayınız.
Takipçiniz olacağız !!! Trabzon'umuz için yapılan güzel şeyleri alkışlayacağız, eksik yaptığınız işleri de eleştirip kamuoyuyla paylaşacağımızı bilmenizi isterim.
Trabzon'umuz için kim doğru bir çivi çakmışsa biz onun yanında olacağız.
Turizm sadece kaygana, kuymak, yumurta tavası, terayağı ve mısır ekmeği değildir.
Turizmi öncelikli kılan yüzyıllar öncesinden bugüne kadar ulaşmayı başarabilmiş tarihi binalar, camiler, kiliseler, hanlar ve hamamlar gibi değerlerimizdir.
(Bankanın orjinal seneti üzerinde şubeleri olan Batum Bayburt ve Erzurum yazıyor.)
Belkide benim yerime haykırdığı için,
Gök gürültüsünü çok seviyorum.
İnsan hiçbir şeyle gelir,
her şeyin peşine düşer.
Sonra her şeyi bırakır,
hiçbir şeyle gider.
Kalın sağlıcakla...