Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği yaptığı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Öyle görünüyor ki 2010 yılından beri Sümela’da yapılmakta olan ve Patrik Bartolomeos’un yönettiği ayinlerin devamı içinde bulunduğumuz Ağustos ayı içinde tekrar yapılacak. Dinler arası diyalog teorisyenleri’nin kılavuzluğunda başlayan bu faaliyet masum dini ritüeller görünümü altında  siyasi bir atak olarak hamlelerine devam edecek. Her şeyden önce bilmeliyiz ki bu masum dini bir faaliyet değil din kisvesi altında yapılan ve Pontus hayalleri barındıran dört dörtlük bir siyasi organizasyondur.

Bu ayin pontusçu derneklerin her zaman yapmak istedikleri ve siyasi bir aşama olarak gördükleri bir faaliyettir. 2009 yılında henüz bu şekilde ayin yapmak yasakken “Rusya Yunan Cemaatleri Federasyonu” başkanı ve aynı zamanda Rus Duması milletvekili aşırı Pontusçu “İvan Savıdıs” ve ekibi korsan ayin yapmak istedi. Fakat görevlilerce engellendi. Ayin yapılamadı. Sonraki yıl Dinler arası diyalogçuların marifeti ile ayine resmi olarak izin verildi ve bu pontusçu faaliyet basit kültürel bir dini ritüel olarak insanlarımıza sunuldu. Bu Pontus özlemi çeken insanların faaliyeti maalesef 2010 yılından itibaren yapılmakta. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için faaliyetin muhataplarına birkaç soru sormak aydınlatıcı olacaktır.

  • Bu faaliyet masum bir dini organizasyon ise 2009 yılında izin almadan ayin yapmak isteyen Rus Duması Milletvekili ve pontusçu ekibi engellenince neden hep bir ağızdan ve yüksek sesle Yunan Milli marşını okumuşlardır? Yunan Milli Marşı Yunanlıları ve emellerini temsil ettiğine göre söz konusu basit bir dini ayinde neden ısrarla okunmaya çalışılmıştır?
  • 2010’da ilk ayini haber yapan Yunan basınındaki başlıklara bakalım. Ethnos gazetesi: Sumela Manastırında ekumenik huşu. Vradini gazetesi: Pontus’un Meryem Anası, artık daha güzel günlerin garantisi. Espresso gazetesi: 88 Yıl sonra huşu ve gazyaşı, Pontos’un Meryem Anası için ağladık. Bu gazetelerin bahsettiği Pontus neresidir ve hasretle hangi güzel günleri beklemektedirler? Dini masum bir faaliyette Pontus gibi artık sadece siyasi bir ütopya olabilecek bir söylemin yeri nedir?  Ayrıca ayin başladığında ayine katılan ziyaretçilerin bir çoğunun giysilerini çıkararak Pontus imparatorluğu haritaları ve “I am Pontius” yazan tişörtlerle ayine devam etmelerini masum dini duygularla yapılan faaliyetler olarak tanımlayabilir miyiz?
  • 2010 yılında ilk kez yapılacak ayin için Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’nun bütün basının önünde “Pontus Hellenizmi ve bütün Yunanlılar için tarihi ve çok önemli bir gelişme” derken masum din duygusundan mı yoksa iflah olmaz Helenizm ülkülerinden mi bahsetmektedir.
  • 2015 yılında restorasyon amacıyla ayine izin verilmemesi sonucunda Yunan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos Sumela’da ayin yapamamalarını bahane ederek içlerindeki gerçek amaçlarını ve kinlerini açıkça kusmuştur. “Pontus Soykırımı” yalanını dile getirip Türkiye’den özür beklemesi ve her 15 Ağustos’ta Pontus Rumlarının uğradığı bu sözde soykırımdan dolayı dua edilmesi gerektiğini söylemiştir. Pontus soykırımını unutmayacaklarını ve bunun nihai ispatı için çaba gösterecekleri söylemleri masum dini faaliyetler ile ne kadar örtüşmektedir? Yunan Cumhurbaşkanı’nın da içinde bulunduğu topluluk Sumelada o yıl yapamadıkları sözümona dinsel törene alternatif bir ayin yapıp ayinde normalde olması gerektiği gibi Ortodoks Hristiyan Azizlerinden değil de geçmişte önemli bir Pontus aktivisti olan “Leonidas Lasonidis”in yaptıklarından övgüyle bahsedilmesi ve ayinden sonra dini bir kişilik yerine Osmanlıya karşı direnişin simgesi sayılan “Aleksandır İpsilanti”nin büstüne çelenk koyulması ne tür masum bir dini faaliyete uymaktadır. 
  • Lozan anlaşmasına göre yalnızca Fatih Kaymakamlığına bağlı bir azınlık kilisesi olan Fener Rum Kilisesi Baş Papazı Bartolomeos’un Ekümenik Patrik olarak yöneteceği bir ayin Devletimizin tapu senedi olan Lozan’ı kendi elimizle zayıflatmak olmaz mı?  ABD’nin Fener Rum Patrikhanesini bir Amerikan Üssüne dönüştürmek iddiasının olduğu bu günlerde Sümela’da yapılacak bu şekilde dini bir faaliyetin ilgili kurumları ve kişileri iç ve dış kamuoyu önünde siyasi amaçlarından uzak masum din adamları gibi gösterme ihtimali neden düşünülmüyor?  
  • Ayin için özellikle Fatih’in Trabzon’u fethettiği tarih olan 15 Ağustos’un seçilmesi masum tesadüflerle izah dilebilir mi?
  • 15 Ağustos 2023 tarihinde Fener Rum Patriği Barholomeos’un Sümela’da ayin yaptığı saatlerde, Yunanistan Batı Trakya Türkleri Derneği Genel Başkanı Hasan Küçük’ü hiçbir gerekçe göstermeden Yunanistan’a sokmayıp, İpsala’dan geri çevirmesi ve hiçbir açıklama yapmamasının sembolik bir anlamı var mı? Bu şekilde davranarak Yunan Devleti her türlü inisiyatifin ve psikolojik üstünlüğün kendilerinde olduğu imajını mı vermeye çalışıyor?
  • Rize doğumlu bir Rum olan ve Anadolu’da katliamlar yürüttüğü sırada Kuvayi Milliye kuvvetleri tarafından öldürülen Niko Kaptanidis”in adını taşıyan “Niko Kaptanidis Eylem Derneği” tarafından Yunanistan Başbakanı Miçotakis’e Sümelada bu yıl yapılacak ayine katılma çağrısı yapılarak “Vatan, asla orada yaşamadığınız halde sizi kayıp bir koyun gibi çağıran; taşlara, vadilere, dağlardaki bitkilere, yıkılmış harabelere, gömülü çan kulelerine, mezarlıklara, soluğu kesilirken denize dökülen kemiklere, dudaklarınızda ‘ah’ ederek ayrıldığınız kıyılara özlem duyulan o yerdir. Topraklarımız gelişimizi bekliyor. Trabzon’a Karadeniz’in kadim Rum şehrine, 15 Ağustos’taki en önemli milli ve dini bayrama katılmanız gerekiyor. Ekümenik Patrik Bartholomeos’un başkanlığında gerçekleşecek Patrikhane ilahi ayinine, Yunan milletinin son sınırında yer alan kahramanların, azizlerin ve istiklal kahramanlarının ana rahmi olduğumuzu göstermek için bu ayine katılmalısınız. Efendim bu vatan sizi çağırıyor. Yüz yıllık sessizlik çok fazla.” Derken hangi masum dini faaliyetlerden bahsediyor? Yapılan bu çağrının Pontus idealleri için değil masum din duyguları ile yapıldığını hangi sağlıklı akıl söyleyebilir? 
  • Patrik Bartholomeos’un Rus-Ukrayna savaşı için kapsamlı, kalıcı ve adil bir barışa giden sürece ilişkin üst düzey diyaloğu geliştirmek amacıyla İsviçre’nin Bürgenstock kasabasında 15-16 Haziran 2024 tarihinde yapılan Ukrayna barış zirvesine katılıp ekümenik sıfatıyla bildiriye imza koymak teşebbüsü ne anlama gelmektedir?  Bu zirvede hem de Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanı’nı olduğu masada kullanmak istediği ekümenik sıfatı Lozan anlaşmasına karşı aleni bir tavır almak değil midir? Bu siyasi tavır hangi din adamlığı kimliği ile bağdaşır? Dini ve siyasi olarak her iki kimliği aynı kişi ve kurumda birleştirmek isteği Türkiye Cumhuriyeti bünyesinde Vatikan benzeri bir yapılanmanın özlemini çok açık bir şekilde ifade eder. Bu durum Türkiye Cumhuriyeti için tam anlamıyla içinde ne zaman patlayacağı kestirilemeyen bir saatli bomba tehlikesiyle eşdeğerdir ve asla kabul edilemez. Bu çeşit siyasi ve politik amaçları olan bir kurum ve temsilcisinin Sümela’da masum görüntüler vererek, din kisvesine bürünmüş bir şekilde ayin adı altında amacı şüpheli faaliyetlerine izin verilemez.

Görüldüğü gibi yapılan ve yapılacak ayinlerin amaçları dini değil siyasidir. Ayinlere izin verilmesi Helenizm’in Pontus rüyalarına prim verilmesinden başka bir amaca hizmet etmeyecektir. Sümela’da yapılacak ayine sadece bir şekilde izin verilebilir. Bilinmektedir ki bu çeşit faaliyetler mütekabiliyet esasına dayanır. Sümela’da Fatih’in Trabzon’u fethedişinin yıldönümü olan 15 Ağustos veya civar tarihlerde ayin yapılmasının ön şartı, Fatih Sultan Mehmet’in Atina’yı Osmanlı topraklarına kattığında  Atina’da yapılan Fethiye camii’nde başta Fatih sultan Mehmet ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimiz için 30 Ağustos’ta Kur’an’ı Kerim tilaveti ve Mevlüt okunması gibi dini faaliyetler yapılması olmalıdır.  Ortodoks ayininin karşılığı ancak bu şekilde mütekabiliyet esasları ile mümkün olabilir. Fakat çok iyi biliyoruz ki Yunan hükümeti bırakın bu şekilde bir faaliyete izin vermeyi normal zamanlarda Cuma namazlarına bile zorluk çıkarmaktadır.

Ortodoks Rum Patriği Bartholomeos’un Sümela’da ayin yapmasına izin verilmemelidir. Bu ayin Pontus rüyalarının yeşermesinden başka hiçbir işe yaramayacaktır. Bilinmelidir ki bu gün din kisvesi altında varlığını devam ettiren Fener Rum Kilisesi, Megalo İdea’nın paslı hançeri olarak faaliyetlerine devam etmektedir. Üzerinde bulunduğumuz ve şehitlerimizin kanıyla tapusunu aldığımız bu topraklar asla hata kabul etmez. Hata yapan ve oynanan oyunlara kanan her medeniyet bu coğrafyada tarihin tozlu sayfalarına gömülüp gitmiştir. O nedenle bizler bu topraklarda var olmak istiyorsak her zaman oynanan oyunlara karşı uyanık olmak zorundayız.

Kaynak: 61SAAT HABER MERKEZİ