İki hafta önce, Fatih Tekke'nin kendi oyun anlayışında fazla ısrarcı olduğunu ve bazen daha pragmatik davranması gerektiğini yazmıştım.
İtiraf etmek gerekirse; Galatasaray’a karşı geriden pas yaparak çıkmaya çalışmanın intihar olacağını düşünenlerdendim.
Çünkü rakip, Şampiyonlar Ligi seviyesinde ön alan baskısı yapan bir takım.
Uzun oynamamız gerektiğini savunuyordum.
Sevinerek söylüyorum: takım beni yanılttı!
Israrla, cesurca ve inatla ayağa pas yaparak çıktılar. Ve inanılmaz başarılı oldular. Hem özgüvenle oynadılar hem de oyun disiplininden kopmadılar.
Oulai, Falcorelli ve Pina gibi genç isimler, Galatasaray'ın dinamik ve tecrübeli orta sahasına üstünlüğü vermedi.
Trabzonspor takımı aynı zamanda fiziksel olarak ne kadar güçlü olduklarını da bize gösterdiler.
Galatasaray maçını “test maçı” olarak gören, sonucu üzerinden hüküm vermeye hevesli taraftarımıza sesleniyorum: Test pozitif!
Problemleri halının altına süpürme niyetinde değilim.
Kanat oyuncularımızın etkisiz oluşunun sıkıntısını hala yaşıyoruz.
Ve kanat pozisyonunda Muçi tercihine devam ediyoruz. Hoca ondan istediklerini aldığını söyledi, hocanın beklentisi bizimkinden farklı belli ki.
İlk, maçlarda Pina çok iyi bindirmeler ve asistler üretmişken bundan vazgeçip son haftalarda soldan hücum etmek istiyoruz ama Mustafa'dan aynı verimi alamıyoruz.
Yapılanma sürecini puanlar kazanarak ve yıpranmadan devam ettirmek çok kıymetli.
Sezon başındaki fikstür avantajını oldukça iyi değerlendirdik. Şimdi ise zorlu maçların birbirini takip ettiği bir süreç başlıyor. Bu süreçte puan kayıplarının olması çok muhtemel.
Şimdi yakalanan bu başarının yarattığı beklenti, çok iyi yönetilmeli.
Bu takım henüz yolun başında ama yönünü bulmuş durumda.
Kazandığı her puan, sadece tabelede değil, karakter hanesinde de yazıyor.
Oyun gelişiyor, direnç artıyor, özgüven büyüyor.
Eksikler tamamlanır, hatalar azalır, ama ruh doğru yerdeyse gerisi gelir.
Sabırla, inançla ve biraz da tebessümle…
Yarınlara güleceğiz.