UZUNGÖL’ÜN ÇİLESİ

UZUNGÖL’ÜN ÇİLESİ

Trabzon’da turizm denilince akla ilk gelenler arasında yer alan Uzungöl, Taşkıran Mahallesinde gerçekleştirilmesi planlanan HES projesine karşı bölge halkının gösterdiği direnişle bir kez daha ülke gündeminde.

Geçtiğimiz günlerde yüklenici firmaya ait iş makinelerinin emniyet güçleri eşliğinde Çaykara İlçesine getirilmek istenmesine direnen bölge halkının bu direnişlerindeki haklılık paylarını, ana haber bültenlerinde ekrana yansıyan Uzungöl’e ait eski görüntülerle bir kez daha anlamış olduk.

Zira eşsiz doğasıyla cenneti andıran bir zamanların dünyaca ünlü o Uzungöl’ü gitmiş, yerine adeta tıkış tıkış binaların ortasına yerleştirilmiş dev bir havuz gelmiş.

Doğası, suyu, dans eden yeşili ve mavisi sayesinde turizmin göz bebeği olduğuna aldırmaksızın insana ait hırs ve benciliğin elinde can çekişir hale gelen gölün etrafında mantar misali çoğalan yapılar hepimize gösteriyor ki, bu katliam karşısındaki duyarsızlık yalnızca alandaki yapılara izin veren karar mekanizmalarıyla sınırlı değil.

Göle nazır arazisinin her metrekaresini kendi için ranta dönüştüren anlayış da sürecin celladı.

Yani üç odalı evlerini beş odalı otellere çevirmeye çalışanlar da, en kontrolsüzce çoğalan HES’lerin onay mercileri kadar bu zarar ziyandan sorumludur.

Hasılı…

Kılıfı hazırlanmış HES’ler, otel ve restoran inşaatlarıyla hadi bir şekilde mücadele edilir de, elindeki arsayı cephaneye çevirip Uzungöl’e saldıran yurttaşımızla nasıl uğraşacağız?

Başımız ellerimiz arasında, işte buna kafa yormalıyız.

TEBRİKLER CEYHUN, TEBRİKLER AHMET AKIN

Cumhuriyetimizin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının hüznünü yaşadığımız 10 Kasım gibi anlamlı bir günde, gazeteci-yazar dostumuz Ceyhun Alemdağ’ın kaleme aldığı “Hattı Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa Vardır” adlı tek kişilik tiyatro oyununu izleme gibi büyük bir şansı elde ettik.

Usta anlatıcı Ahmet Akın Canalioğlu'nun başarılı performansıyla birlikte, Ata’nın gençlik ve askeri yaşamından kesitler ele alan oyunu izlerken bir yandan duygulanırken, aynı zamanda ‘keşke Atatürk, öğrencilik yıllarımızda bizlere böyle anlatılsaydı!’ diye de iç geçirdim.

Zira elindeki kitabı olduğu gibi sınıfa okuyan tarih öğretmenlerimizle Sayın Canalioğlu’nun o günleri yaşayarak aktarımı arasında uçurumlar var.

Sözün özü, bence Milli Eğitim Bakanlığı tarih dersleri müfredatını bu tür etkinliklerle desteklemeli.

Nitekim öğreteceksen sevdirecek, tanıtacaksan okumanın ötesinde hissederek anlatacak olduğun gerçeğini “Hattı Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa Vardır” sahnesinde gördük.

Emekçilerini kutlarım.

Devamını bekliyoruz.

BİZE SAMİMİYET LAZIM

Genelleme tabi ki yapmıyoruz ancak, etrafta olup bitenler karşısında ister istemez çıkarımlarda bulunmak farkındalığı yüksek olanlar için kaçınılmaz bir durum.

Dolayısıyla bende bulunduğum ortamda gözlemlediklerimin arka planında yaşananlara derinlemesine önem veren bir karakter yapısıyla ömür sürmekteyim. 

Bundan mütevellit, belki okurlarım için de farkındalığı artırabilir düşüncesiyle samimiyet ile samimiyetsizlik arasındaki tespitlerimi buradan paylaşmak isterim.

- Vatanı için bir çivi çakmadan, ömrünce sosyal politikalarla beslenenlerin günlük rutinlerinde bayrak-millet-Sakarya edebiyatı yapmaları hiç samimi değil!

-  Oturduğu koltuğu bile birilerinin tercihiyle elde edenlerin, önüne çıkan her fırsatta alın teri, emek, liyakat çığlıkları atmaları hiç samimi değil!

- Şahsi sosyal medya hesaplarında kendi görüşünü ifade etme cesaretini dahi gösteremeyen cesaret fukaralarının, toplumda infiale neden olan olaylar karşısında kitlelerle hareket etme çabaları hiç samimi değil!

- Okumadan, araştırmadan diline pelesenk ettiği ezberleri rahatça pazarlayan, bilgisini değil fikrini beyan etme konusunda özgüven patlaması yaşayanların başkalarının eksiği üzerinden kendini öne çıkarması hiç samimi değil!

- Muhataplarına yalın, dolaysız, abartısız cümlelerle hitap etmek dururken; Kelimelerine bol katkı, efsun, gereksiz maneviyat ve hamaset dolu ifadeler sıkıştıranlar hiç samimi değil!

- Sahnede bile yer almadığı halde duyduğu her hikâyeye adını kahraman olarak ekleyenler, yani her başarılı işte özne rolünde kendine paye çıkaranlar hiç samimi değil!

- Sürekli olarak doğruluk, dürüstlük, hak ve hakkaniyetten bahsederken, önüne engel, konumuna rakip olarak gördüğü kimselere çelme takmak için fırsat kollayanlar hiç samimi değil!

Sağlıcakla…

{ "vars": { "account": "UA-28164355-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-DQTZ4JSXP4" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }