Trabzonspor’da yıllardır süregelen bir gelenek, sessizce tarihe karışıyor. Bir zamanlar derbiler öncesi şehir baştan sona bordo-maviye bürünür, meşaleler, marşlar, dualar eşliğinde takım coşkuyla tesislerden uğurlanırdı. O günlerde Trabzon adeta tek bir kalp gibi atardı.
Ancak son haftalarda bu tablo değişti. Fenerbahçe maçı öncesinde beklenen kalabalık görülmemişti, Galatasaray deplasmanı öncesinde ise sadece 4-5 taraftar takımı uğurlamaya geldi. Ne o eski tezahüratlar, ne de sokaklara yayılan heyecan kaldı.
“Bu şehir birlikte sevinmeyi, birlikte üzülmeyi bilirdi”
Trabzonspor camiasında bu durum derin bir hüzün yaratıyor. Çünkü bu şehir, her zaman başarıyı da, zorluğu da birlikte yaşamayı bilen bir şehir oldu. Bugün takım ligin ikinci sırasında, yani hâlâ zirve yarışının tam içinde. Tam da böyle zamanlarda, taraftar desteği her zamankinden daha çok önem taşıyor.
“O uğurlamanın yerini hiçbir şey tutmaz”
Elbette İstanbul’daki tribünlerde atmosfer güçlüydü, taraftar deplasmanda da takımını yalnız bırakmadı. Ama o uğurlama anı, o birlik duygusu bambaşka bir şeydi. Çünkü Trabzonspor’un gücü, sadece sahada oynanan futbolda değil, o uğurlama anında atılan yüreklerin ortak ritminde gizliydi.