Trabzonspor–Beşiktaş maçındaki ilave süre tartışması, futbolun adaletini sorgulayan bir dönüm noktası oldu.
Her geçen gün futbolun daha da profesyonelleştiği, teknolojiyle desteklendiği bir dönemde, ilave süre hesaplamalarının nasıl belirlendiği ve hakem kararlarının şeffaflığı, sadece futbolun içindeki oyuncular için değil, tüm taraftarlar için de son derece kritik bir konu haline geldi.
Önceki yıllarda, TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin talimatıyla ilave süre AVAR tarafından tutulur ve bu süre olduğu gibi maçın sonunda eklenirdi.
Ancak bu sezon, MHK Başkanı’nın yazılı olmayan talimatıyla, ilave süre hesaplamasına 4. hakem de dahil edilmeye başlandı. AVAR, maç boyunca tuttuğu süreyi hakem ekibiyle paylaşırken, son kararı orta hakeme bırakıyordu.
Ancak Trabzonspor–Beşiktaş maçında işler farklı gelişti. AVAR, ilave süreyi 12 dakika 45 saniye olarak hesapladı ve bu bilgiyi hakemlerle paylaştı. Ama ne yazık ki, hakem Ali Şansalan, “7 dakika yeterli” diyerek ilave sürenin yalnızca 7 dakika ile sınırlı kalmasına karar verdi. Peki, 12 dakika 45 saniyelik fiili süre varken, maç neden sadece 7 dakikada tamamlandı?
Bu kritik karşılaşmada zamanın kısaltılması, sadece hakem kararlarını değil, maçın tüm seyriyle ilgili soru işaretleri doğuruyor. Bu durumda, zamanın bu şekilde manipüle edilmesi, “skoru korumak” adına bir müdahale olarak mı değerlendirilmelidir? Yoksa, hakem kararlarının adaletli ve şeffaf olup olmadığına dair ciddi bir sorgulama mı yapılmalıdır?
Futbol, sadece bir oyun olmanın ötesinde, adaletin, eşitliğin ve kuralların eksiksiz işlemesi gereken bir alan olmalı. Ancak bu tür belirsizlikler, taraftarların güvenini zedeler. Bir futbol maçında skor mu korunuyor, yoksa adalet mi sağlanıyor? İşte tam bu noktada, Trabzonspor–Beşiktaş maçındaki ilave süre tartışması, futbol dünyasının en önemli sorularını bir kez daha gündeme getiriyor.