Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH) erken tanı ve erken müdahale ile önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğu belirtildi.

15 Kasım Dünya KOAH Günü ile ilgili bir açıklama yapan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Gögüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, KOAH’ın nefes darlığı, öksürük ve balgam çıkarma yakınmalarıyla karakterize kronik, ilerleyici bir hastalık olduğunu söyledi. Aslında KOAH’a neden olan faktörlerin doğum öncesinden itibaren başlamakla birlikte; hastalığın belirtileri genellikle 40-50 yaşlarından sonra ortaya çıktığına dikkat çeken Özlü “KOAH oluşumunda en önemli belirleyici tütün kullanımı, kent havasında veya bazı işyeri ortamlarında maruz kalınan zararlı gaz ve partiküllerin solunmasıdır. Anne-babanın tütün dumanına maruz kalmak, erken doğum, çocuklukta geçirilen solunumsal enfeksiyonlar, beslenme sorunları, alerjik bünye, genetik bazı özellikler de katkıda bulunmaktadır. KOAH hastalarının çoğu sigara kullanmış veya kullanmakta olduklarından öksürük ve balgamı önemsemezler ve ‘Sigara içtiğim için öksürüyorum, balgam atıyorum’ diyerek kabullenirler. Nefes darlığı ise başlangıçta merdiven veya yokuş çıkarken olur, zamanla düz yolda yürürken de hissedilmeye başlar. Bunu da ‘Yaşlanıyorum’ diye algılayabilirler. Bu nedenle KOAH tanısı gecikir. Geciken tanı akciğer kapasitesinde geri dönüşü olmayan kayıplar anlamına gelmektedir” dedi.

Bu nedenlerle bu yıl Dünya KOAH Gününün ana temasının “Nefes Hayattır- Erken Harekete Geç” olarak belirlendiğini ifade eden Özlü “Erken tanı için risk grubunda yer alanların (tütün ürünü kullanan, kirli hava soluyan, riskli mesleklerde çalışan, vb) ve semptomu olanların (öksürük, balgam, nefes darlığı) göğüs hastalıkları uzmanlarına başvurmaları gerekmektedir. Erken tanı, erken müdahale ile KOAH önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır” diye konuştu.