Konferansa konuşmacı olarak katılan Trabzon Felsefe ve Bilim Akademisi Başkanı ve Işık Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Örsan K. Öymen, İslam'da reform yapılıp evrensel hukuk ilkeleri ve insan haklarıyla çelişen ayetlerin modern hukuka uyarlanması gerektiğini kaydetti. Öymen, "Laiklik bunun için var, bu yüzden laiklik gerekiyor" dedi.



KUR'ANDAKİ BAZI AYETLER İNSAN HAKLARINA VE EŞİTLİĞE AYKIRIDIR!

61saat'ten Gökhan Dihkan'ın haberine göre
Prof. Dr. Örsan K. Öymen bazı çevrelerin 'Din, devlet işlerine neden karışmasın?' dediğini hatırlatarak, "Din öznel bir konudur. Felsefe tarihinde dindar da dinsiz de filozoflar var. Dünyada 2,5 milyar dinsiz vatandaş var. Herhangi bir dine mensubiyetleri yok. Bunu siz tartışmalı öznel olan konuyu herkese dayatmaya kalkarsanız despotik bir modele geçmiş olursunuz. Dinleri din kitaplarını kendi tarihsel koşulları içerisinde değerlendirmek gerekiyor. Kur'an'daki bazı ayetler günümüzün hukuku ile çelişiyor.

Burada ne yapacağız? Temel insan hakları bağlamında çelişen ayetler var. Hırsızların elini kesme, zina yapana yüz kere sopayla vurmak, kadınların miras hakkının erkeğe göre sınırlı olmasıyla ilgili ayetler eşitliğe aykırıdır. Bunun için Kur'an'ı hedef yapmanın da bir alemi yok çünkü bu 7. yüzyılın bir metnidir. 7. yüzyılda dünyanın diğer bölgelerinde de daha ileri bir model yok. Avrupa İslam'ın anlayışının ilerisinde değil o dönem.

Dolayısıyla şunu söylemek gerekiyor. Zaman denilen, hareket, reform denilen bir şey var. Din kitaplarındaki bazı şeylerin günümüz modern hukukuna uyarlanması şart. Bu yüzden laiklik gerekiyor. Kur'an'ı günümüze uyarlamak gerekiyor. Bunu ilahiyatçıların yapması lazım. Yaşar Nuri Öztürk bunu yapmaya çalışan ilahiyatçılardan biriydi. Kur'an metnini günümüze uyarlayabilirsek, dinde reform yapabilirsek önemli mesafe kat ederiz. İlahiyatçıların, teologların bu sorunu çözmesi gerekiyor"  dedi. 

BU ÜLKEDE ATATÜRK'E VE CUMHURİYETİN TEMEL İLKELERİNE İHANET EDİLİYOR!

Bir soru üzerine Öymen, "Devletin dini olmaz. Atatürk 1928 yılında devletin dini İslam'dır ibaresini anayasadan çıkarttı. Bu onun din düşmanı olduğu anlamına gelmez. Laikliğe göre devletin dini olamayacağı için yaptı bunu. Vatandaşın dini olur devletin dini olmaz. Dindar olmayanları da dikkate almak gerekiyor. Bu ülkede ateistler ve agnostikler de bulunuyor. Ateist ve agnostik sayısı ülkenin yüzde 10'una ulaştı. Yüzde 10, 8 milyon insan demektir. Dolayısıyla siz laikliği sadece dini inancın güvence altına alınması şeklinde yorumlayamazsınız. Bizim muhalefet de bu hataya düşüyor.

Yani laiklik din ve vicdan özgürlüğü demektir diyorlar. Oysa bu laiklik demek değildir. Laiklik dinin devlet, siyaset, eğitim, hukuk işlerine karışmamasıdır. Devlet de bunun karşılığında dindar vatandaşın inanç ve ibadet özgürlüğünü güvence altına alır. Ne dindarlığı ne dinsizliği dayatamazsınız. Laiklik bir modeldir. Laiklik dinsizlik anlamına gelmez.

Din ve vicdan özgürlüğü laikliğin özünün sonuçlarından birisidir. Ama tek başına bu değildir. Laikliğin sonuçları laikliğin özü olarak anlatanlar çok fazladır. Bunlar Atatürk'ten uzaklaşmamız nedeniyle ortaya çıktı. Din tabu haline geldi. Bu kırılmadıktan sonra bir adım yol alamayız. Dincilik ile din ayrımını yapmak zorundayız. Dindarlık ve dincilik ayrı şeylerdir. Dini hedef haline getirmeden dinciliğe karşı mücadele etmek zorundayız. Laiklik ilkesini telafuz edemez hale geldik. Bu, Atatürk ve cumhuriyetin temel ilkelerine ihanettir. Dolayısıyla Suriye, Arabistan, İran gibi olmak istemiyorsak bu gerçekleri anlatmamız gerekiyor. Dinin özü Şeriattır diyerek algı mühendisliği yapan onlardır. Kendi kafalarına göre İslam yorumu yapıp bunu herkese dayatma anlayışı içerisine giriyorlar" şeklinde konuştu.
  
ATATÜRK ŞEYÜLİSLAM'IN, TARİKATLARIN APOLETLERİNİ SÖKTÜ!

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın varlığının değil bugünkü halinin sorun olduğunu da belirten Prof. Dr. Öymen, "Diyanet'in Kurucusu Atatürk; Şeyhülislamın, tarikatların apoletlerini sökmüştür. 'Senin din konusunda söz söyleme hakkın yoktur, Artık din işlerini Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) yönetecektir' demiştir. Bu doğrudur. Laikliğin dinle devlet işlerinin ayrılması şeklinde yapılan tanım eksiktir. Dinin devlet işlerine karışmaması, hükmetmemesi demektir Laiklik.

DİB devletin din işlerini düzenlemesi için kuruldu. Bugünkü fiiliyat tam karşıtı bir durum ortaya koyuyor. DİB Başkanı kendini Şeyhülislam zannettiği için bu caizdir şu değildir diye fetva verip duruyor, doğrudan siyaset bile yapıyor. Cumhurbaşkanı çıktı,"Biz İslam'a ayak uyduracağız, Şeriat, şeriatçılık İslam'ın özünde var' dedi. Bu laiklik karşıtı bir anlayıştır.

Kur'an'ın toplumsal konulara girmiş olmasına şaşırmamak gerekiyor. Kur'an'ın siyasal boyutu kısmen olsa bile Kur'anda ayrıntılı bir devlet modeli ve teorisi yok. Kur'an'da halifelik yok, mezhep de yok. Ruhban sınıfı yok. Hristiyanlıkta da islam da da ruhban sınıfı yoktur. İncilde de yok, Kur'anda da yok. Bu ruhban sınıfı ve mezhepler sonradan icat edilmiştir. Halifelik Şeyhülislamlık sonradan icat edilmiştir" dedi. 


Konferansa Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya ve CHP Trabzon İl Başkanı Mustafa Bak da katıldı. Öymen'in konuşmasından sonra Prof. Dr. Halil Turan ve Prof. Dr. Doğan Göçmen de Aydınlanma Felsefesi ve Laiklik üzerine birer konuşma yaptılar. 

Kaynak: 61SAAT HABER MERKEZİ