Prof. Dr. Demirkır, “TÜBİTAK’ın içerisinde akademik ve ticari olmak üzere bir çok destek bulunmakta. Bunlardan akademik anlamda en prestijli projelerden bir tanesi 1001 projeleri.
Şu an yürüttüğümüz projelerden bir tanesinde sonuç aşamasına gelmiş durumdayız.
Dünyada yapı kültürünün değişmeye başlaması ile birlikte, ülkemizde bu yapı kültürüne adapte olunması, yavaş yavaş betonarme ve yüksek katlı yapılardan uzaklaşılarak yatay mimariye yönelmesinden yola çıkarak başvurmuş olduğumuz bir proje” dedi.
KARBON AYAK İZİNİN DÜŞÜRÜLMESİSon dönemde dünyayı meşgul eden problemleri de sıralayan Demirkır, “Covid geçtiğimiz birkaç yıllarda önemli ölçüde yer kapladı.
Küresel ısınma ve İklim Değişikliği ile mücadele kapsamında birçok faaliyetin olduğunu gördük.
Son dönemde ülkemizde de yaşadığımız acı tecrübe ile depremin ülkeler üzerinde etkileri ve sonrasında alınması gereken tedbirler var. Deprem dünyada önemli problemlerden bir tanesi.
Yapı kültürünün değişiminden bahsettik. Dünyada karbon ayak izinin düşürülmesi, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında karbondioksit emisyonunun azaltılması, bizim de taraf olduğumuz Paris Anlaşması kapsamında 2050 yılında karbon nötür haline getirilmesi ile alakalı bir çok çalışma yürütülüyor.
BETONA ALTERNATİF MALZEMEBunların hepsini birlikte düşündüğünüzde betonun sadece kendi başına yüksek miktarlarda karbon emisyonu yaydığını, yüksek katlara ulaştıkça depremdeki dayanıklılığının düzgün mimari ve tasarımları ile mühendislik hesaplamaları olmadan problemlere yol açtığı görüldükten sonra dünyada yapılarda betona alternatif malzeme aranmaya başladı.
Ahşap da bunların içerisinde en önemli alternatif madde olarak karşımıza çıkıyor.
Dünyada yüksek katlı ahşap yapılar gündeme geldi.
Gökdelenlerin sadece ahşaptan yapılmasına kadar giden tasarımlar ve yeni çalışmalar mevcut. Bunlar bildiğimiz standart malzemelerle üretilebilen yüksek katlı yapılar değiller.
Bunların içerisinde yüksek katlı ahşap yapılarda kullanılacak, malzemelerin de güncellenmesi gerektiği ve yeni nesil mühendislik malzemelerin ortaya çıkması gerektiği vurgulanmaya başladı” diye konuştu.
YÜKSEK KATLI YAPILARHazırladıkları Projede kullanılan malzemenin adının CLT yani Çapraz Lamine Ahşap olduğunu kaydeden Prof. Dr. Demirkır, “Bizim projemizde de yüksek katlı ahşap yapılar üretiminde kullanılabilecek yapısal ahşap malzeme üretimi söz konusu. Buradaki malzememizin adı da CLT (Çapraz Lamine Ahşap)
Bu malzeme 8, 10, 12, 16, 24 katlı ahşap yapılarda doğrudan kolon, kiriş, duvar, zemin ve çatı elemanı olarak kullanılabilecek özelliğe sahip.
KIZILAĞAÇ VE LADİN TÜRLERİÜlkemizde üretimi yaygınlaşmadı, farkındalığı oluşmadı. Fakat dünyada CLT olarak arattığınızda doğrudan pazarın nasıl geliştiği, yapılarda nasıl kullanıldığı, depremdeki performansı hepsini çok rahatlıkla görebiliyorsunuz.
Ülkemizde bu farkındalığın arttırılması ve acaba ülkemizde bu malzeme üretilir mi sorusunun cevabını bulmak için TÜBİTAK 1001 Projesini biz başlattık. Bu proje çerçevesinde bölgemizdeki Kızılağaç ve Ladin Türlerinin, ülkemizde yayılım gösteren ağaç türlerinin CLT üretimine uygun. Bu uyun türlerle düşük değerli malzemelerden yüksek katma değerli ürünler üretilebileceğini gördük.
DEPREM ÜLKESİYİZProjemizin sonuç raporunu yazıyoruz. Önümüzdeki aydan itibaren TÜBİTAK’a sonuç raporu şeklinde sunulacak. TÜBİTAK sonrasında 3 – 4 ay sonra bunları kullanıma açacaktır.
Burada elde ettiğimiz sonuçlara bakıldığında ülkemizde de yapısal ahşap malzemelerin daha fazla üzerinde durulaması gerekiyor. Çünkü deprem ülkesiyiz. Ülkemizde hem bakanlık, hem de Cumhurbaşkanlık düzeyinde yapısal olarak gerçekleştirilen stratejik amaçlar doğrultusunda dikey mimariden uzaklaşılarak yatay mimariye gidilmesi gerektiği, planlar çerçevesinde depreme dayanıklı malzemeler vurgulanmakta. Bunun için de ahşabın ön plana gelmesi gerektiği göz ardı edilemeyecek gerçek olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
PROJE SONUÇ RAPORUNA İLAVE EDİLDİProf. Dr. Demirkır, şu şekilde devam etti:
“Hem Orman Endüstri Mühendisliğinde ahşap ile olan kısımlarını inceledik, İnşaat Mühendisliğinde deprem dayanıklılığı, yapısal performans kısımları incelendi, ayrıca elde edilen sonuçların bir modele dönüştürülerek hangi ağaç türünün hangi direnç özelliklerinde optimum sonuçlar verdiğinin belirlenmesi için bir yapay sinir ağları modeli, Endüstri Mühendisliği bölümünde kullanılarak proje sonuç raporuna ilave edilmiştir.
Düşük değerli türlerden yüksek katma değerli ürünler dönüştürüyoruz. Biz yapısal olarak kullandığımız ağaç malzemede daha hafif türleri kullanıyoruz. Hafif olmasına rağmen dirençleri yüksek malzemedir. Ben ahşaba onun için Naim Süleymanoğlu benzeri yaparım. Kendi ağırlanın 1600 – 1700 katlarına kadar çekme direncine sahip malzemedir. Daha düşük değerli, daha mobilya sektöründe ya da katma değeri yüksek olan sektörlerde kullanılmayan ancak yapısal kullanımda da istediğimiz performansı bu üretim teknikleri ile verebilen malzemeler tercih ediyoruz. Böylelikle hem karbon ayak izini düşürüyoruz, sürdürülebilir, sürekli olarak yetişen ve hızlı büyüyen tür olduğu için orman kaynaklarını etkin kullanıyoruz”