Yerel gazetelerin aktardığına göre, olayın kahramanları arasında bir Arap turist, bir Suriyeli garson ve Türk bir gazeteci bulunuyor.
Meydana gelen hadise, bir lokantada yaşanmış. Arap turist, aldığı yemeğin bedelini ödemediği halde mekandan ayrılmış. Suriyeli garson, turisti meydan alanında fark ederek hesap istemiş, fakat bu durum büyümüş ve resmi makamlar da konuya müdahil olmuş. Nihayetinde lokantacının haklı olduğu anlaşılmış; zira turist gerçekten ödeme yapmadan masadan kalkmış.
Bu olaya dair yapılan değerlendirmeler oldukça derinlemesine ve düşündürücüdür. Kansız, insanın hata yapabileceğine vurgu yaparak, bu tür durumların dini veya dilsel boyutlardan ayrı ele alınması gerektiğini ifade ediyor.
Trabzon'un turizm sahasındaki deneyimleri, sadece sektörü değil aynı zamanda turist profillerini de çeşitlendirmenin önemini vurguluyor. Eğer kalite seviyeleri düşüyorsa, bunun farkına varılmalı ve yeni pazarlar keşfedilmelidir. Turizmde sürdürülebilirliğin tek bir pazarla mümkün olmadığı da açıkça belirtilmiştir.
Çadırda konaklama gibi alternatifleri deneyen, ucuz ve farklı deneyimler arayan turistlerin sayısının arttığı da gözlemlenmektedir. Kansız'ın geçmişteki sırt çantalı turistlerin örneğini vererek yaptığı benzetme, günümüzde yemeği yedikten sonra hesabı ödemeden ayrılan turistleri tanımlamak için kullanılmaktadır.
Sonuç olarak, İsmail Kansız'ın ifadelerine göre, bu olaydan çıkarılacak bir dizi ders bulunmaktadır. Turizmde kalite ve çeşitlilik, sadece sektörü değil aynı zamanda turistleri de içeren geniş bir perspektifle ele alınmalıdır.