TMMOB Mimarlar Odası Trabzon Şubesi Dünya Mimarlık Günü Etkinliği kapsamında, “Doğu Karadeniz Kent ve Mimarlık Tartışmaları” paneli düzenlendi.

Panelde, ‘Kentsel Dönüşüm Uygulamaları’ başlıklı bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Celal Sancar, ”Kentsel dönüşüm niye gerekli?" sorusuna, biraz 1960'lı yıllardan, 1950'lerden başlayan kentleşme politikasıyla ilişkili olarak değineceğim.

Kırdan kente göç kavramını çok planlı ve programlı geliştiremedik. Her ne kadar planlı dönemlere denk gelmiş olsa da, politikalar ve stratejiler geliştirilmiş olsa da bunları uygulamaya geçirmede problemler yaşadık. Bu problemlerin bugüne yansımalarını hepimiz yaşıyoruz.

Kırdan kente göçün hareketliliği, kentlerin planlı olmasına rağmen yetişememesi gibi bir durumla da söz konusu. Çünkü fazla bir göç hareketi var ve kentler buna hazırlıklı değil. O hazırlıksız yaklaşımdan dolayı kentlerde herkes kendi çözümünü kendi üretmeye başlıyor. Bunlar ağırlıklı olarak gecekondulaşmalarla oldu” dedi.

KARADENİZ SAHİL YOLUNUN ETKİLERİ

Prof. Dr. Sancar, “Özellikle 1930'lu tarihlerde, 1580 sayılı yasayla birlikte plan yapma zorunluluğu getirildiğinde, 1938 yılında Lambert Planı yapıldı. Ondan sonraki süreçte farklı dönemlerde farklı planlar yapıldı.
Ama bunların en önemlisi herhalde Lambert planlarından sonra, 1950'li, 60'lı yıllarda kıyıdan geçirilen devlet yolunun tercihi olmuş oldu.

Bizim kıyılarımızı alt üst eden, yerleşmeyi kendi üzerine çeken bir yapılaşma deseni çıkardı. Makroform bu sahil yoluyla birlikte gerçekleşti, onu söyleyebilirim.

Doğal olarak kentleşme politikasıyla da birlikte kırların tamamı, kıyı yerleşmelerine yoğunlaşmaya başladı. Burada ağırlıklı olarak da, Trabzon özelinde düşündüğümüzde, %80 nüfusun sahil bandı boyunca yerleştiğini söyleyebiliriz.

Bunun temel nedenlerinden bir tanesi de, dediğim gibi, ulaşım kurgusunu bu şekilde düzenlemeni söyleyebiliriz.

Yapılanmaya baktığımızda da, 1938'den başlayıp 70'li, 77'li yıllar arasında, çok farklı dönemlerde çok farklı uygulamalar vardır. Revizyonlarla birlikte günümüze kadar geldi. Kıyı bandı öyle bir hale geldi ki, Samsun'a kadar artık bütünleşik bir şehir dokusu oluştu. Şehirleri birbirinden bağımsız olarak düşünmek çok doğru değil.

KARADENİZ’DE GECEKONDULAŞMAYI ÇOK GÖREMEYİZ

Bütünleşik bir üst ölçek planın, kıyı planlamasıyla birlikte ele alınmasının eksikliğini hissediyoruz. Bugünlerde iyice de bunu görebiliyoruz. Bu süreç tabii ki gecekondulaşma... Trabzon ve Karadeniz Bölgesi'nde gecekonduyu çok göremeyiz, çünkü özel mülkiyet daha ağırlıklı olduğu için, kaçak yapılaşmanın olduğu bir dokusu var. Bunlar zaman zaman, plan değişiklikleri aflarla birlikte,ıslah imar birlikte günümüze kadar gelen bir süreç oldu.

Bu süreci niye söylüyorum? Kentsel dönüşümün gerekçelerini oluşturuyor. Dokudan, araziden, topografyadan bağımsız, tamamen günün koşullarında talepleri yerine getiren plan değişiklikleriyle birlikte gerçekleştirilen, bazen verilen imar durumunun veya yapılanma koşullarının dışında da gerçekleşme söz konusu. Bu gibi yerlerin dönüşümü için, Kentsel Dönüşümün bir kurtarıcı noktası olduğunu düşünerek böyle bir çaba içerisindeyiz.

Bu çabayı yaparken de, tamamen yerden bağımsız, tamamen matematiksel hesaplarla ortaya konulan bir doku haline dönüştük. "Nasıl dönüştürebiliriz?" sorusunda, mekânın ihtiyacından çok, yerelin veya taleplerin, konut veya ticaret fark etmez, o talepleri nasıl yerine getirebiliyorsunuz üzerinde odaklandık

KENTSEL DÖNÜŞÜM NEDENLERİ

Kentsel dönüşümün nedenleri:
Altyapı yetersizliği, mevcut yapının ihtiyacı karşılayamaması, yapı stoğunun riskleri, fiziksel çöküntü, sosyal çöküntü alanları, fiziksel yapının risk teşkil etmesi ve fiziksel dokunun artık bakımsız, köhneleşmiş bir duruma gelmesi bizi kentsel dönüşüme sürüklüyor.

Burada yine, kentin dokusuyla ilişkili olması, bu şehircilik bugün herhalde her konuşmacının değineceği gibi görülüyor, çünkü herkes etkilendi bu yapılanmalardan. Kentsel dönüşümün, kentin dokusuna, estetiğine, kimliğine uygun şekilde, yerinde dönüşüm anlayışıyla, yaşam kalitesini yükseltmeyle, kent aidiyetine ve yerel bağları güçlendirme amacıyla, çerçevesinde farklı müdahale türlerini içeren bütüncül bir bakış açısıyla yürütülmesi gerekmektedir” diye konuştu.