Cemiyet’te gerçekleştirilen ziyarete TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Ebru Çolak, Eczacılar Odası Başkanı Özlem Uğurbaş Arslan, Tabip Odası Başkanı Mehmet Duman, Diş Hekimleri Odası Başkanı Önder Taşan ve Baro Başkanı Av Hakan Orhan katıldı.
Eczacılar Odası Başkanı Özlem Uğurbaş Arslan, Gazeteciler 10 Ocak Çalışan gazeteciler gününü kutlayarak konuşmasına başladı. Arslan, “büyük bir özveriyle mesleğinizin gerekliliklerini yerine getirmeye çalışıyorsunuz. Hepimizi tebrik ederim.
Burada bulunan üyelerimize bir acil gönderdik. Bizler istihdam olarak sadece serbest eczacılar olarak değil her yerdeyiz. Şu dönemde özellikle bi şekilde hem kendimize hem bir büyüğümüze ilaç alıyoruz. Son zamanlarda da ilaç sıkıntısı çok yaşanıyor.
Bunların çözümü için biz varız. Toplum sağlığını kendimize dert edinmiş kuruluşlarız. Gitgide artan maliyetlerden dolayı ilaç ve eczacılık sürdürülemez bir duruma geldi. Biz de bir eylem planı hazırladık.
Eczacılar, müzakereyi öncelik olarak belirledi ancak artık mücadeleye de başladık. Bakanlıkla temas etmeye çalıştık ancak çok bir sonuç elde edemedik. Tüm ülkede geçen hafta kamu nezdinde savunucum çalışmalarına başladık. Tüm siyasi partileri ziyaret ederek kendimizi ifade etmeye çalıştık.
Bizi dinleyen herkes bu konuda bize hak verdi. Bir yandan da sosyal medya ve sitelerimizde “Sağlık Kapınız Açık Kalsın” ismi altında bir çalışma başlattık. Biz her zaman buradayız ancak bu şartlarda mesleğimizi sürdüremiyoruz. 2 aya yayılan bir eylem süreci planladık. Müzakere ve mücadeleyi aynı anda yürütmeye çalışıyoruz.
Eczanelerimizi afişlerle donatacağız, meslektaşlarımızla toplantılar yapacağız. Her ilde ayrı ayrı ziyaretler yapacağız. Aslında bizim çok talebimiz yok. SGK protokolü henüz sonlanmış değil. Mesleğimizin sürdürülebilir olması için çabalıyoruz. İlaç fiyatlarında düzenlenme yapılması ve ilaçların bulunabilmesi için elimizden geleni yapacağız.
Bu süreç eczacıların kapatmasına kadar gidebilir. Ancak biz bu durumu istemiyoruz.” Dedi.
SAĞLIKTA KARA DELİK OLUŞTU…
Tabip Odası Başkanı Mehmet Duman, “Bu derece sağlık sektöründe yaşanan sorunların temel sebebi olarak Yenidoğan krizini gösterebiliriz. Tamamen bir işletme mantığıyla hareket ediliyor olması… krizin altında olay şey bu. Bebeğin müşteri olarak değil hasta olarak görülmesi lazım. Aile hekimlerinde hacamat dediğimiz uygulamaların mesai dışında yapılabiliyor olması. İlaçların sınırlandırılması, hekimin bağımsız karar vermesine de set vuruyor. Artık bizim hastanelerimiz maalesef işletme mantığıyla yürüyor. Ne kadar döner sermayeye katkı sağlanıyorsa o kadar başarılı sayılıyor. Her 5 hastadan birine özel sağlık kuruluşları bakıyor. Devletten aldıkları para da bu oranda. Ama son dönemlerde hayat pahalılığın artmasıyla beraber bu sayı 10’da 1’e düştü. Ancak yine aldıkları para aynı. Bu durum sağlıkta kara deliği oluşturdu.
Bu ülkede sağlık bakanları özel hastane sahiplerinden seçiliyor. Bu mantığın buraya kadar gelmesi bizi rahatsız ediyor. Vatandaşın en kolay gittiği aile hekimleri de para haline gelirse bizim bu işi bırakmamız lazım. Aile hekimleri mesai sonrası parayla hasta bakma noktası bile konuşuluyor duruma geldi. Bu sorunlar ise sadece sağlıkçıların sorunu olarak kalmamalı vatandaş da bu duruma tepki göstermeli. Aksi halde hiçbir şey fayda etmez.
Şehir Hastanesi’yle alakalı ise, hastanenin kolay ulaşılabilir olması lazım. Maç günleri maalesef sorun yaşayacağız. Trabzon özelinde hastaneleri konumlandırırken Trabzon’un konumu açısından Of ve Vakfıkebir’i biraz daha güçlendirmemiz lazım. Vakfılebir’i ve Of’u çok güçlü hale getirirsek Trabzon’un yükünü azaltırız. Trabzon yatak sayısı olarak bildiğim kadarıyla Türkiye’de önemli bir konumda. Pandemide bile sıkıntıya düşmedik. Bugün kemik hastanesi, göğüs hastanesi oraların konumunun ne olacağı iyi planlanmalı. Hastanenin büyüklüğünden daha çok işlevsel olması gerekir.
Bugün Trabzon’da küçük olmasına rağmen en işlevsel hastane Fatih Devlet hastanesidir. Kaşüstüne ulaşmakta zorlandığımız gibi Şehir Hastanesine de ulaşımda zorluk çekmemeliyiz.” İfadelerini kullandı.
TRABZON’DA DİŞ HEKİMİ SAYISI YETERSİZ…
Diş Hekimleri Odası Başkanı Önder Taşan, “Trabzon’da ağız ve diş sağlığında 90 arkadaşımız var. Evden bilgisayardan hasta randevu alıyor. Şu an gitsek baktıramıyoruz. Siz buradan giderken randevulu gitmeniz gerekiyor.
Diş hekimliği pahalı bir meslek olduğu için vatandaş devletin hastanesine geliyor. Bu sebeple bir hayli yoğun oluyor. Zaman uzuyor. Sayı yetersiz olduğu için uzuyor.” Dedi.
TRABZON’DA SON GÜNLERDE YAŞANAN DEPREMLER…
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Ebru Çolak, “Depremlerle ilgili olarak konuşmak gerekirse, bu bölgede esas tehlike 1939’da 318 bina yıkılmış. Eski yapılaşmalar olduğu için bu yapı stoklarının ortaya çıkması gerekiyor. Kıyı bölgelerinde korozyon daha fazla olduğu için o hasarların kontrol edilmesi lazım.
Sık sık da heyelanlar yaşanıyor, deprem bölgesi değil diyorduk ama sallanmaya başladık. Kıyı bölgelerinde daha fazla hissedilmesinin sebebi ise denize doldurma yapılması. Bu küçük depremler yavaş yavaş o doldurulan alanları sıvılaştıracak. Trabzon’da önceliklendirilerek yapı stoğu envanterimizi ortaya koymamız lazım. Bu anlamda olumlu adımlar var. Bu alternatif çalışmalarla birlikte biz de yardımcı olmaya hazırız.
Karadeniz fayıyla ilgili aslında daha ayrıntılı araştırmalar yapılması lazım. Sismik araştırmalar yapılması lazım ki buradaki fayın özelliğini bilmemiz lazım. Bizim devletten beklediğimiz şey Karadeniz dayını bize tanıtması. Bilimsel dayanağının güçlü olması için bizim ayrıntılı bir çalışma yapmamız lazım.
Bir diğer korkulan nokta da olası Erzincan depremi; artık Karadeniz kıyılarına dolgu yapılmaması lazım. Burada yapılaşmanın artması riski daha da artırıyor. Biz denizden uzaklaşıyoruz ama en önemli nokta bu dolgular üzerine yapılan yapıların da deformasyonları göz ardı edilmemeli. İlerleyen süreçlerle bize yeni sorunlar açabilir bu bölgeler… kamu yatırımı yapmak için deniz doldurmayalım artık. Çünkü bu durum bize çok daha büyük sorunlar getirebilir.
Pazarkapı camiisi için de deformasyon çalışmaları yapılıyor. Ancak sonuçlara vakıf değiliz. Niteliksiz dolgu üzerinde olan her yapıda deformasyon beklenir. Pazarkapı camiiside niteliksiz bir dolgu üzerinde…” ifadelerini kullandı.
HAYATINI KAYBEDEN SAVCI HAKKINDA…
Son zamanlarda hayatını kaybeden hakşm ve savcılarla ilgili açıklama yapan Trabzon Baro Başkanı Av. Hakan Orhan, “Trabzon olarak şehrin dışında bir adliyeye sahibiz. Adliye binaları en görkemli binalar olması gerekir. Biz de yer yok bahanesiyle oraya yapıldı. Bizim bakış açımız kısaca bu. Toplumun tüm kesimlerinin önerilerinin alınması gerekirken her zaman kendi kafasına göre davranıyor herkes.
Bu konuda ise basın açıklaması yapmak istemiyoruz. Barolar Birliğimiz bu konuyla alakalı açıklama yapmamızı uygun görmüyor. Bu konuyla alakalı o kelimeyi bile kullanmamız gerekiyor. Çünkü sıkıntıda olan insanın aklına gelen ilk şey hayatını sonlandırmak. Bizler de bu konuda hassas davranmak istiyoruz.” İfadelerini kullandı.