Trabzon'da vurdumduymazlık hâkim ve giderek artıyor.
Sarı site adı verilen bir satış platformunda günlük kiralık evler aylık fiyatına ilan veriliyor.
Üstelik bazı ilanlarda açıkça "turizm amaçlıdır, günlük kiralanır, yalnızca Araplar'a verilir" şeklinde ayrımcı ifadeler de yer alıyor.
Ancak bu durum ne gören ne de duyan çıkıyor.
Kiracılar için de durum oldukça sıkıntılı hale gelmiş durumda; çünkü ev sahipleri her ay oğlunu veya kızını evlendirmek bahanesiyle zamlar yapıyorlar.
Bir ay zam sebebiyle oğlunun düğünü, diğer ay kızının düğünü için zam yapıyorlar.
Sonuç olarak, insanlar ev bulma korkusuyla neredeyse her ay zamlarla karşı karşıya kalıyorlar. Oysaki sözleşmeleri ve kontratları var ancak pek de işe yaramıyor gibi görünüyor.
Hatta birçok kez şahit olduk ki, oğlu veya kızı bahanesiyle eski kiracılar evlerinden çıkarılıyor ve yeni kiracılara neredeyse 4 katı fiyatla veriliyor.
Bazen evde kalan kişi, mal sahibinin dayattığı kirayı kabul ettiğinde, oğlu veya kızı evlenmekten vazgeçiyor.
Bu durumun önüne geçmek için etkili bir mekanizma kurulsa ve şikayetler ciddiye alınıp cezalar uygulansa, insanlar evlerinden atılma korkusu yaşamazlar mı?
Kanunlar ve kuralların bu tür durumları engellemeye yetmediği söyleniyor, ancak istendiğinde haksız kazanç ve benzeri işlemler için caydırıcı yaptırımlar uygulanabiliyor.
Ancak her şeyin düzenli ve kurallara uygun bir şekilde işlediği bir sistem yok gibi görünüyor.
Sera Gölü meselesi gibi bir örnekte olduğu gibi; orada pedallı deniz araçları tekneleri kiraya veriliyordu, ancak teknelerin güvenli bir yere bağlı olup olmadığı, gereken belgelere sahip olup olmadığı ve buradaki insanların can güvenliğinin kimin sorumluluğunda olduğu merak konusuydu.
Maalesef kayıt dışı bir faaliyetti ve Akçaabat'ta yapılan bir toplantıda güvenlik endişeleri nedeniyle bu faaliyet yasaklandı.
Ancak yasağa rağmen bazı tesisler faaliyetlerine devam etti ve fırtınalı bir günde turistler can pazarına döndü. Kurtarmaya giden tekneler, yetersiz donanımları nedeniyle turistlere yardım edemedi ve ancak ilkel yöntemlerle kurtulabildiler.
Böyle bir durumda, Allah korusun, bir can kaybı yaşanabilirdi. Bu tür faaliyetlerin denetim altında tutulması ve güvenlik önlemlerinin alınması şart.
Kuralsız ve kontrolsüz bir ortamda her şeyin olabileceği aşikâr.
Bu yüzden, izinleri belirli kriterlere bağlı olarak veren bir su sporları derneği veya benzeri bir kuruluşun varlığı, yüzme hocaları ve cankurtaranların görev aldığı, güvenlik önlemlerinin alındığı bir düzenlemeye ihtiyaç var.
Aksi takdirde, başımıza gelecek olumsuz olayların önüne geçmek mümkün olmayabilir.