Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu adına açıklama yapan Muhammet İkinci, İsrail Hükümetinin Filistin’de işlediği savaş suçlarına karşın düzenledikleri etkinliğe yapılan eleştirilere cevap verdi.
İkinci, “Soykırımcı İsrail Hükümetinin Filistin’de işlediği insanlık ve savaş suçları karşısında Filistin halkı ile dayanışma göstermek ve İsrail’in durdurulmasını sağlamak üzere siyasi iktidarın acil ve sonuç alıcı adımlar atmasını talep etmek için Emek ve Demokrasi platformu olarak gerçekleştirdiğimiz etkinlik iktidarın yereldeki temsilcileri tarafından haksız bir şekilde eleştiri konusu yapılmıştır.
Öncelikle altını çizelim ki bu meselde; yavuz hırsızın ev sahibini bastırmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
ELEŞTİRİLERDE KULLANILAN İFADELER…
İkinci, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Diğer taraftan eleştirilerde kullanılan dil, seçilen ifadeler iktidara hakim olan siyaset dilinin niteliği ve sığlığı açısından dikkat çekicidir.
“ Karanlık siyaset”, “zehir saçmak”, “maske”, “dizilmek” gibi ifadeler karşısında “üslubu beyan ayniyle insan” atasözü ile bir kişinin konuşma tarzının veya ifade şeklinin, onun karakterini ve kimliğini yansıttığını belirtmekle yetinelim.
SAVAŞ POLİTİKALARI KARŞISINDA PANZEHİR…
Emek ve demokrasi platformu bileşenleri ve katılımcıları için ille de bir betimleme ihtiyacı duyulursa; cümle eşitsizlik, haksızlık, hukuksuzluk, sömürü, yoksulluk, ayrıştırma ve savaş politikaları karşısında PANZEHİR olduğumuzu belirtmek isteriz.
Emek ve demokrasi platformu bileşenlerinin birlikteliği, dayanışması; siyasi iktidarın yereldeki ağızları tarafından “arkasına dizilmek” olarak ifade edilmektedir. Biat ve itaat kültüründen gelenlerin başka türlü düşünmesi zaten beklenemez. Emek ve demokrasi platformu sahip olduğu eşitlik, özgürlük, bağımsızlık, barış, adalet vb. ilke ve değerleri özümsemiş her kurum ve şahsın katılımına açıktır.”
MÜSLÜMAN - MUSEVİ SAVAŞI YOKTUR..
Filistin halkına yönelik saldırı, işgal ve yurtsuzlaştırma politikalarının devam ettiğine dikkat çeken İkinci, "İsrail kuruluşundan bugüne değin Amerikan emperyalizminin hamiliğinde Filistin halkına yönelik saldırı, işgal ve yurtsuzlaştırma politikalarını sürdürmektedir.
İsrail tarafından gerçekleştirilen, tartışmasız emperyalist bir işgaldir. Ortada bir müslüman- musevi savaşı yoktur. Farklı inançlara mensup Filistin halkının faşist İsrail hükümetine karşı varoluş savaşı vardır.
ORTADA BİR DİN SAVAŞI OLSAYDI…
Ortada bir din savaşı olsaydı, bölgede yer alan Müslüman Arap ülkeleri İsrail’in yanında, emperyalistlerin emrinde değil; Filistin halkının yanında yer alırdı.
Bu savaş iddia edildiği gibi yalnızca Hamas ile İsrail arasında yaşanan bir savaş da değildir. Filistin halkı tüm unsurlarıyla birlikte, ortak operasyon odasından yönetilen bir direnişin içindedir.
Açıkça belirtmek gerekir ki İsrail ile Filistin halkı arasında yaşanan savaşı din savaşı olarak görmek emperyalizmin değirmenine su taşımaktır.
Emperyalizmin çıkarları doğrultusunda yürütülen BOP projesi bugün Filistin’de yaşatılan vahşetin nedenidir” ifadeleriyle sözlerini bitirdi.
Soruyoruz;
- Türkiye’nin BOP eşbaşkanlığı ile hangi iktidar döneminde tesis edilmiş ve bununla övünülmüştür?
- Sonlandırıldığı ifade edilen İsrail ile ticaretin üçüncü ülkeler üzerinden devam ettiğine ilişkin tartışmalar neden bir türlü sonlanmamaktadır?
- NATO karargahında sahip olduğu veto yetkisini kullanmayarak İsrail’in Brüksel’de daimi ofis açmasını sağlayan iktidar kimdir?
- Türkiye İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamlarının destekleyicisi Amerika ile NATO müttefiki değil midir?
- Amerika’nın bu tavrı karşısında iktidar neden bir yaptırım kararı almamaktadır?
- Ülkemizde mevcut Amerikan ve NATO üsleri niçin kapatılmıyor?
- Güney Afrika, İsrail’in savaş ve insanlık suçu işlediği iddiasıyla uluslararası Adalet Divanına dava açarken Türkiye neden dava açmamıştır?
Bu sorulara açık, net cevaplar verilmediği ve gereği yerine getirilmediği sürece Filistin davasında samimiyetten ve ciddiyetten bahsedilemez.
Hakkari halkının demokratik iradesine tahammül gösteremeyen siyasi iktidar kayyumcu kimliğini tekrar sergileyerek normalleşmeden neyi anladığını bir kez daha ortaya koymuş bulunmaktadır. Demokrasilerde asolan halk iradesidir. Halk iradesine saygı duyulmuyorsa demokrasiden bahsedilemez. Kayyum uygulamasına son verilmeli, Hakkari halkının iradesine saygı gösterilmelidir.