Özgür Aksa Trabzon Platformu’nun her hafta düzenlediği Gazze yürüyüşü bu hafta da gerçekleştirildi. İskenderpaşa Camii önünden başlayan yürüyüş, Ziraat Bankası önünde son buldu.

Göstericiler, ellerinde pankartlarla İsrail saldırılarını protesto etti.

Katılımcılar, Gazze’ye destek mesajı verirken Filistin halkı için dualar edildi.

Yürüyüşün ardından yapılan açıklamada, "Bugün burada, insanlığın vicdanına seslenmek için toplandık. Çünkü Gazze’de açlık artık sadece rakamlarla ifade edilemeyecek, hiçbir kelimenin tarif edemeyeceği kadar ağır bir noktaya gelmiştir. Çocuklar açlıktan nefesleri kesilirken, anneler gözyaşlarını saklamaya çalışırken, babalar çaresizlikten başını öne eğerken biz sessiz kalamayız. Bu sadece bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın sınavıdır.

Gazze’de çocuklar oyuncak değil, bir lokma ekmek arıyor. Annelere "Bugün ne yiyeceğiz?" diye soran çocuklara verilecek cevap kalmadı. Babalar evladına bir bardak su verememenin, sofraya ekmek koyamamanın utancını yaşıyor. Evler değil, yürekler yıkılıyor. Açlık, bombalardan daha ağır, daha sessiz bir katliama dönüşmüş durumda.

Biz, kardeşlikten bahsediyoruz. Ama kardeşlik, yalnızca güzel bir söz, süslü bir cümle değildir. Kardeşlik, gerektiğinde kendi rahatından, kendi imkanından, kendi alışkanlığından vazgeçebilmektir. Kardeşlik, bedel ödemektir. Ve kardeşlerimizin yaşadığı bu büyük acı karşısında, samimiyetimizi ortaya koyma zamanı çoktan gelmiştir.

Buradan devlet yetkililerimize sesleniyoruz:

Elden gelen bu kadar olmamalı. Biz daha fazlasına muktediriz. Sadece diplomatik kınamalar, sadece basın açıklamaları, sadece insani yardımlarla sınırlı kalamayız. Gazze’nin açlığını dindirmek için, oradaki insanlık dramını sona erdirmek için daha güçlü, daha caydırıcı, daha etkili adımlar atılmalıdır. Uluslararası arenada daha gür bir ses yükseltilmelidir. Bugün mazlumun yanında durmak, gelecekte bize onur kazandıracak tek yoldur.

Milletimize sesleniyoruz:

Boykot, küçümsenecek bir eylem değildir. Boykot, elimizdeki en sade ama en güçlü silahlardan biridir. Gazze’deki kardeşlerimiz açlıktan kıvranırken, biz zalimin destekçisi markalara paramızı akıtamayız. Boykot bir tercih değil, bir iman meselesidir. Bu sadece onların değil, bizim onurumuzun da mücadelesidir.

Değerli Trabzonlular…

Bir düşünün: Çocuğunuz size "Anne, baba ben açım" dediğinde elinizde hiçbir şey olmadığını… O anın çaresizliğini, o bakışın ağırlığını… Gazze’de binlerce anne baba her gün bunu yaşıyor. Bizim sofralarımızda ekmek bol, sularımız bardakta soğuk; ama Gazze’de bir damla su bulmak bile mucize. Onların gözyaşlarıyla bizim rahatımız yan yana sığmaz.

Artık sormamız gereken soru şudur: Daha kaç can yitip gitmeli ki biz harekete geçelim? Daha kaç çocuğun cansız bedeni dünyaya taşınmalı ki vicdanımız uyansın? Daha ne kadar susacağız?

Kardeşlik, yan yana durmaktır. Kardeşlik, paylaşmaktır. Kardeşlik, elimizi, dilimizi, malımızı, kalbimizi ortaya koymaktır. Biz, Gazze’nin açlığına gözlerimizi kapatamayız. Biz, Gazze’nin çığlıklarını kulaklarımızdan silemeyiz. Bizim kardeşliğimiz, bizim insanlığımız, bizim samimiyetimiz şimdi sınanıyor.

Unutmayalım. Gazze’de açlıktan ağlayan her çocuk, aslında bizim vicdanımızın aynasıdır. Gazze’deki her gözyaşı, bizim kalbimizin üzerine düşen bir damladır. Gazze’deki her çığlık, bizim insanlığımıza yöneltilmiş bir sorudur: “Siz gerçekten kardeş misiniz?” Cevabımız samimi olsun. Cevabımız güçlü olsun. Cevabımız fiili olsun. Çünkü kardeşlik sözle değil, bedelle, emekle ve cesaretle ölçülür.

Unutmayalım ki; bugün vicdanlarımızda hesap veremediğimiz Gazze’nin hesabını, Allah (cc) devletlerden veya kurumlardan değil, tek tek fertlerden soracaktır. Bu hesabı verebilmek için elimizden geleni yapmak, kurumlarımızı ve devletimizi harekete geçirmek mecburiyetindeyiz. Bu konudaki her eksiklik, hesabımızı daha da ağırlaştıracaktır. Bu sebeple zalime karşı öfkemizi en yüksek perdeden haykıralım. Birey olarak elimizdeki en güçlü silah olan boykotu tavizsiz şekilde uygulamaya devam edelim.

Zalime öfkeyle, duayla ve boykotla kalın…" ifadeleri kullanıldı.