Trabzon'da yapılan yürüyüşe platform bileşenleri, sivil toplum kuruluşları, siyasi partilerin yönetici ve üyeleri, emekliler, işçiler, hayvan hakları savunucuları ve vatandaşların katıldı. Kahramanmaraş Caddesinden başlayan ve Meydan Parkında son bulan yürüyüşün ardından Platform Sözcüsü Muhammet İkinci, Atatürk Anıtı önünde bir konuşma yaptı.
İKİNCİ: “ŞAFAK SÖKÜYOR, UYANIYORUZ”
“Zamanı gelmiş bir fikrin önünde hiçbir güç duramaz! Açın gözlerinizi, şafak söküyor, uyanıyoruz. Aydınlığın karanlığa galebe çaldığı gün bugündür” diyerek sözlerine başlayan İkinci, “Öyle bir karanlık ki yıllar sürdü. Neşemizi, kahkahamızı aldılar, umudumuzu körelttiler, bizi böldüler, ayrıştırdılar, dallarımızı budadılar, tomurcuklarımızı kopardılar, ekmeğimizi küçülttüler, bizi nefes alınamaz bir cenderenin içine hapsettiler. Peki kardeşler bizi bu hale kim getirdi? Kimin eseridir bu? Kendimiz ettik, kendimiz bulduk kardeşlerim. Sorumluluklarımızı yerine getirmedik, tehlikenin farkına varmadık-varamadık, görevlerimizi layıkıyla yapmadık. Demokrasi hesap alıp-verme rejimidir. Başımıza gelenin hesabını sormadık soramadık. Bu ülkede 301 maden işçimiz ihmaller ve daha fazla kâr uğruna yaşamını yitirdiğinde, deprem için toplanan vergiler amacı dışında kullanıldığında, tarikat ve cemaat yurtlarında çocuklarımıza istismar edildiğinde ve yanarak can verdiğinde ve daha birçok yanlışın, kötülüğün hesabını sorsaydık-sorabilseydik yaşadığımız kabus bu kadar uzun sürmezdi” dedi.
“İMAMOĞLU’NA YAPILAN OPERASYONLARIN HEDEFİ, 85 MİLYON EMEKÇİ HALKIMIZDIR”
Ekrem İmamoğlu’na karşı hukuksuzca bir operasyon yürütüldüğünü, bu operasyonun asıl hedefinin ise halk olduğunu vurgulayan İkinci, şöyle konuştu:
“Ama artık deniz bitti. Bıçak kemiği kesti. Et çürüdü tuz koktu. Sustukça sıra diğerimize geliyor. Gazeteciler, seçilmişler, sendikacılar tutuklanıyor, belediyelere kayyumlar atanarak halk iradesi çiğneniyor. Bizden susmamızı bekliyorlar. Susamayız, eyvallah diyemeyiz, boyun eğemeyiz, teslim olamayız. Buna hakkımız yok. Herkes için iş, aş, insan onuruna uygun bir yaşam ve emekten yana insanca bir düzen için bir aradayız. Bu ülkede açlık, sefalet, sömürü var, yoksulluk, işsizlik, geleceksizlik, belirsizlik, eşitsizlik, adaletsizlik umutsuzluk sorunu var. Artık halkımızın canına tak etmiştir. Yaşadığı derin bunalım karşısında halkımızın insanca bir yaşam ve düzen ihtiyacının ve değişim arayışının bir sembolü haline geldiği için Sayın İmamoğlu’na yönelik bir hukuksuzca operasyon yürütülmektedir. Operasyonun asıl hedefi halktır, sindirilmek istenen 85 milyon emekçi halkımızdır.”
“BİR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE REJİM KALICI HALE GETİRİLMEK İSTENİYOR”
Yapılan operasyonların amacının, bir anayasa değişikliği ile yeni rejimin kalıcı hale getirilmesi olduğunu savunan İkinci, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Oysa saltanatın kaldırılmasının üzerinden yüzyılı aşkın zaman geçti. Tarih tersine akıtılamaz. Saltanat özlemi çekenlerin hevesi şüphesiz kursağında kalacaktır. Türkiye’nin aydınlık, ilerici birikimi bu sorunu da aşmayı başaracaktır. Ama bunun için hepimize düşen bir görev var. Ülkemiz şu anda damarları tıkalı, geçirdiği ağır kriz nedeniyle kalbi durmuş hasta durumundadır. Halkımız ülkemizin dört bir yanında adeta tıkalı damarları aşmak için sokaklarda demokrasiye, özgürlüklere ve geleceğine sahip çıkmaktadır. Ancak işimizin kolay olmadığını bilelim. Ülkemizin içine sokulduğu bu karanlıktan çıkış ancak halkın birleşik örgütlü mücadelesi ve müdahalesi ile gerçekleştirilebilir. O neden Trabzon’dan tüm ülkeye bir çağrıda bulunuyoruz. Ülkemizin demokratik geleceği, eşitlik, özgürlük ve adalet için, 85 milyon insanımızın esenliği için tüm sendikaları, emek ve meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, siyasi partileri, demokrasi güçleri genel grev, genel direniş için bir araya gelmeli, memleket için bu tarihsel sorumluluğu üstlenmelidir. Bunu hep birlikte başarmak durumundayız.”
“TÜRKİYE’NİN EKMEK, SU VE HAVA GİBİ ADALETE VE DÜZEN DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYACI VARDIR”
Montesquieu’nun, “Halk, adalete inanmaz bir hale geldiğinde o rejim mahkûm olmuştur” sözünü hatırlatan ve Türkiye’nin ekmek, su ve hava gibi adalete ve düzen değişikliğine ihtiyacı olduğunu vurgulayan Muhammet İkinci, “Ülkemizde yargının bağımsız olduğuna inanan, adalete güven kaldı mı? Hukukun, adaletin olmadı yerde güven olmaz, korku olur, belirsizlik olur. Bu yükü daha fazla taşıyamayız. Memleketimizin ekmek, su, hava gibi adalete, bir düzen değişikliğine ihtiyacı var. Özgürlüğe, adalete, eşitliğe susamış, hayalleri çalınmış pırıl pırıl bir gençliğimiz var. O gençler ki en sıkışık, en kötü zamanlarda, her nerede ihtiyaç duyulduysa oradaydılar. Onlarla gurur duymalıyız. Gençler memlekete, geleceklerine, demokrasiye sahip çıkıyorlar. Biz de onlara sahip çıkacağız. Hiç kimsenin gençlerimizin bu güzelim memlekete duyduğu güveni, bağlılığı zedelemesine; bu topraklardaki köklerini sarmasına, ümitlerini karartmasına izin vermeyeceğiz. Bu yolda yılgınlığa düşmeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz, asla geri adım atmayacağız. Çünkü bizim ne koltuk altlarımızda saklı haçımız ne de alnımızda bir ayıp var. Bu ülkeyi, bu halkı karşılıksız, umarsız seviyoruz. 85 milyon insanımızın insanca, eşit, özgür, demokratik bir ülkede; kardeşçe, sömürülmeden, adalet içinde yaşamasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
Daha sonra sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, işçiler, emekliler, işsizler ve hayvanlar için konuşmalar yapıldı.
KADINLARDAN MANİLİ PROTESTO
Programda bir grup kadın, yöresel şiveyle başta ekonomik kriz olmak üzere ülkenin ve vatandaşların halini anlatan şu maniyi okudu:
Yerler ejder meyvesi,
Ağırmayi başlari,
Gaybana helaların
Altın imiş taşlari
Çok dokunuiyi bağa
Ha bu bize olanlar
Geldiler bir yuzuklan
Hem saray hem iktidar
Dolar çıktı fırladi
Aya değecek aya
Anderun gaybanasi
Hiç düşleyi aşağı
Olayum gardamuşa
Altına ne demeli
Uşak geldi askerden
Nasıl evlendirmeli
Yaylanın çimenuni
Yaydın sığırlarumi
Doktora diyeceğum
Ha bu ağrılarımı
Deli olma fadimem
Keseyiler kaç para
Okur üflerim seni
Ne işun var doktora
Var uç guruş ayluğum
Olayım nefesune
Keserler yarisini
Devletin kesesine
Sarayın ışıklisi
Dünya itibarlisi
Milletin kesesinden
Ödeniyi hepisi
Oy fadimem fadimem
Kötü çıktı falumuz
Devlet unutti bizi
Ne olacak halumuz
Doğru dersin asiyem
Ben böyle bir şey görmedum
Kalktım gece sahura
Zeytini böldüm yedum
Ramazan bolluk ayi
Deyiler hepsi yalan
Sana bir yarım zeytin
Onlara sucuk salam
Herif oldi emekli
Dedi karı gezeruk
Dedim oğa gezersak
Eşşek tikeni yeruk
Yaylanın çimenine
Gidemiyruk düğüne
Ander kalsın fakirluk
Ne takacuk geline
Kuşandım orağumi
Düze çıkalım düze
Ne diyisin fadime
Reva midur bu bize
Karadeniz kadını
Duyan korkan adını
Sabri taşti taşayi
Bilmezler inadini
Karadaniz karası
Coşgulidur dalgasi
Devirir saraylari
Kadının fırtınası