FİLİSTİN, TRABZON, 78 KUŞAĞI!
Türkiye genelinde Filistin davası tanınmaya başlandığında, siyasi yelpazenin sol kulvarındaki 1968 kuşağı sahiplenmişti.
Filistin Kurtuluş Örgütü bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini oturttuğu fikri düşünce sol üzerineydi.
Ve 1968 kuşağı Filistin’e gitti, İsrail işgalcilerine karşı savaştı. Deniz Gezmiş ve arkadaşları Filistin cephelerinde İsrail'e karşı savaştı. Orada şehit düşenler de oldu.
Yıllar sonra Filistin davası asıl zeminine oturdu. FKÖ’ye alternatif olarak Hamas özgürlük ordusu kuruldu.
Ben de şahsen Hamas’ın Kuvay-i Milliye’ye benzetilmesine tam destek veriyorum.
1978 kuşağı da Filistin davasına sahip çıktı. Üniversite yıllarında Filistinli öğrenci arkadaşlarımız vardı. Bizimle zamanlarını geçirir, Filistin özgürlük mücadelesini onlardan dinlerdik.
78 kuşağının muhafazakar kesimi, Akıncılar arasında Filistin davası çok da bilinmezdi, Filistin mücadelesine uzak durulurdu. FKÖ solcu diye aralarına mesafe koyarlardı.
O yıllarda Trabzon’da da bunu bizzat yaşamıştık. Filistin özgürlük mücadelesi eylemlerine ne ülkücü gençlik ne de Akıncılar ilgi göstermezlerdi.
Günümüzde işler değişti.
Hamas’a muhafazakar gençlik sahip çıkıyor.
Dava mücadelesinde etkinliği kaybolan FKÖ, eski günlerini yaşıyor.
Solun bazı kesiminin Hamas’a terörist benzetmesi, 68 ile 78 kuşağının Filistin mücadelesine koca bir ihanettir.
Sen, koca bir yalancısın..!
Önceki gün tesadüfen sosyal medyada F. Bahçe başkan adayı Aziz Yıldırım’ın başkan adaylığını açıkladığı görüntü önüme düştü.
Algı yaratmak için hazırlanan görüntü, kısa.
O konuşmasında Aziz Efendi, Fener’in hakkını korumak için 3 Temmuz Şike mahkemelerinde nasıl dik durduğunu anlatıyor, mahkeme başkanına "lanlı" üslupla seslendiğini söylüyor.
İŞTE O VİDEO
Loading...
Koca bir yalan.
Yalaaaaann diye bağırıyorum.
Ben de Ali Savaş olarak Çağlayan’da şike mahkemesini takip ettim. Sabah oturumundan öğleden sonraya kadar.
Salonda sağımda Şükrü Kuleyin, solumda gazeteci Ali Kemal Yazıcı.
Aziz Yıldırım, sorguda köşeye sıkışınca hakime şöyle ricada bulunmuştu:
“Şekerim düştü. Tansiyonum çıktı, öğleden sonrası oturum için izin talep ediyorum.”
O an süt dökmüş kediye dönen Aziz Efendi, şimdi "lanlı" hitap şekli ile şike hakimine ders verdiğini söylüyor.
Görmesek, işitmesek, o anı yaşamasak inandıracak bizi.
Çay-Kur’da Trabzon’un hakkı gasp ediliyor..
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Rize’deki çay mitingi esnasında, Çay-Kur’da Trabzon’un hakkı olan makamın gasp edildiğine dair somut durum yeniden aklıma geldi.
Çay-Kur’da yazılı olmayan bir kural vardı. Buna gelenek ya da temayül diyelim.
İngiltere’de yazılı bir anayasa olmaması gibi.
Bu kural ve temayüle göre, 3 Genel Müdür Yardımcısından biri, Trabzonlu üreticiyi temsilen Trabzonlu bir uzman tarafından doldurulur.
Kurum kurulduğundan bu yana böyle.
Trabzonlu üreticiyi temsilen kurumda son Genel Müdür Yardımcısı Yunus Kaldırım'dı. Kaldırım, 2015 yılında emekli oldu. O günden bu yana kadro boş ve kimse atanmıyor.
Çay-Kur’da Trabzon’un temayüller gereği hakkı gasp ediliyor.
Trabzon’un siyasi dinamikleri de bunu izliyor.
Ne lobi var, ne iş takibi ne de ısrarcı dik duruş.
Öyle ki 3 koltuktan ikisi dolu, biri Trabzon’un hakkı boş.
Trabzon siyasetine bu yakışıyor mu?
Kurumda Trabzonlu liyakatli biri yok mu?
Var, onlarca.
Niye Trabzon kıpırdamıyor?
Niye sessiz?
Niye izleyici konumunda?
ZAYTUNG
Fenerbahçe, iki sene sonra tekrar sözleşme imzalamak üzere İsmail Kartal'la yollarını ayırdı...