Tarihçi yazar İlber Ortaylı'ya da bu vesileyle bir teşekkür etmek istiyorum.
Onun bir söylemi ile inanın tüm Türkiye gaza geldi. Evet Cumhuriyetin 100. yılı kutlamaları sönük geçecek algısı tüm ülkede oturmuştu, Filistin mitingleri de araya girince ortalık karıştırmıştı… Ama bu bizim 100. yılımızdı. Ve layıkıyla kutlamalıydık. Ve gördük ki bu millet laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti aşığı…Trabzon’um çok iyi bir program yaptı, tabi ki halkın katılımı burada en büyük etken.
Bazı organizasyonlar kendiliğinden oluştu, belediye ve valilik de iyi organize oldu. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu'nun eskisine nazaran yeni Valimiz Aziz Yıldırım ile uyumu daha güzel, bu da törenlere ziyadesiyle yansıdı. Bir çoğunu belediyenin üstlendiği organizasyonlarda Vali Yıldırım'ın koordinesi taktire şayandı. Fener alayları, törenlerin meydanda halk ile iç içe yapılması (bence Stadyum olmalı) protokolün hak ile iç içe olması (Trabzon Milletvekillerinin Suiçmez hariç hiçbirinin bir programa bire katılmaması üzücü ve sahipsizliğin bir göstergesiydi) ve tüm ihtişamıyla restorasyonu tamamlanarak olay bir gösterimle hizmete açılan Atatürk Köşkü... Güzel bir nokta oldu, Atatürk mal varlığını Türk milletine armağan ettiği Köşkün balkonundan Trabzonlulara yıllar sonra tekrar seslendi. Gözyaşlarını tutamayanlar oldu. Şapka çıkarıyorum, alkışlıyorum, kimin emeği var ise Cumhuriyet bayramı kutlamalarında kimin bir zerre katkısı var ise tebrik ediyorum… Sadece Trabzon'a değil, Cumhuriyet denildiğinde tüm dünyanın ayağa kalkabileceğini gösteren Aziz milletimize, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tensipleriyle hazırlanan muhteşem İstanbul boğaz ışık gösterilerine ve yine şehrimiz evladı örnek bir kutlama yapan horonu da programa katmayı unutmayan Ekrem İmamoğlu'na 100. yıla yakışır etkinlikler nedeniyle teşekkür ederim. Türkiye'de bir sıralama yapılsa hangi şehirde en güzel kutladı diye emin olun Trabzon İstanbul’dan sonra 2. sırada olur… SIĞINMACI SORUNU VE TRABZON Trabzon kendi içinde kendi kendine yetmeye çalışırken şehrimizde 20 bine yakın sığınmacı, mülteci, göçmen diye adlandırılan yabancı nüfusu da beslemek zorunda bırakılıyor. Misafirin başımız üstünde yeri vardır. Ama bu iş misafirperverliği geçti. Peki bu nüfus ne iş yapıyor? Kimisi telefoncu, kimisi berber, kimisi turizmci, kimisi bakkal, kimisi dilenci, kimisi nakliyeci… Bizim belediyelerimiz kendi vatandaşı işyeri açacağı zaman kılı kırk yardırıp bin dereden su getirirken, esnaf odaları ticaret odaları, meslek odaları kırk tane belge ödeme isterken bu insanlar nasıl oluyor da bu kadar hızlı kayıtlı ve sistematik bir şekilde çoğalıyorlar... Trafikte nereye baksanız bir MA plakalı araç görüyorsunuz. En lüksünden, en külüstürüne kadar… Turizmden aldıkları pay ise hiç de küçümsenmeyecek kadar fazla.Denetimlerden nasıl kaçıyorlar?
Trabzonlu turizmciler nasıl bu kişilere belgelerini kiralıyorlar onu da anlamış değilim… Emniyetin kayıtlarına göre şehirde bir sorun yok fakat geceleri belli mahallelerde sokağa çıktığınızda ateş yanan varillerin yanında ısınan aileleri gördüğünüzde kendinizi Ortadoğu'da hissedeceğiniz bir çoğunlukla karşı karşıya kalabiliyorsunuz.İşin kötü tarafı bu vatandaşlar için belirlenmiş bir bölge, bir mahalle, bir eğitim veya sağlık sistemi metodu yok.
Soruyoruz kimsenin net bir şey bildiği veya bildiğini açıklama gibi bir niyeti de yok. İlgili müdürlere soruyoruz, Vali beyden izin alın diyorlar…Sayın Valimiz Aziz Yıldırım'a araştırmak üzere soruyoruz 'Elinizde net bildiğiniz bir bilgi var ise onunla gelin de araştıralım' diyor.
Net veriyi alacağımız yer devletin kurumları değil midir?Mesela bazı mahallelerde aşırı sığınmacı ikameti nedeniyle bu mahalleler ikamet iznine kapatılmış doğru mu?
Mesela İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Uygun.
Trabzon'daki okullarda kaç sığınmacı, mülteci veya yabancı uyruklu öğrenci var?Bazı okullarda bu rakamın yüzde 20'yi geçtiği söyleniyor doğru mu? bazı velilerin sırf bu yüzden okul veya sınıf değiştirdikleri doğru mu?
Sorulacak çok şey var inanın.Mesela bir tane daha yazayım.
Trabzon'da bir iş yeri açacaksanız esnaf odalarından veya TTSO'dan işlemlerinizi yaptırırsınız, belgeniz olmalı, ustanız olmalı v.s.
Yabancı bir işletmeyi bağlı bulunduğu meslek odasına soruyoruz, bize esnaf odasını işaret ediyor, esnaf odasına soruyoruz, bize TTSO'yu işaret ediyor, TTSO'ye soruyoruz…
Hepsi de “ya uğraşma karışık işler var” deniyor…Allah aşkına saçma sapan bir hal alan şu sığınmacı olayını şu Trabzon'u yönetenler, Valisiyle, Belediye Başkanıyla, Milletvekiliyle, meslek odasıyla, milli eğitimiyle, emniyetiyle bir el atsın.
Gerçekten ilerisi kötü olacak. Sonra da bugünün yönetenleri diyecekler ki “Elimiz kolumuz bağlıydı tepeden öyle talimat gelmişti…”
Her mahallede okulda, hastanede, parkta karşılaşıyoruz ama dil, kültür ve yaşam tarzı açısından bize uyum sağlayanları çok az…
Şehrimize çocuk olarak gelenler şimdi ergen, ergen olarak gelenler şimdi çalışma sisteminin bir parçası oldular.Çoğaldıkça sektörlerde ve mahallelerde hakimiyet kurmaya devam ediyorlar.
Ve dediğim gibi bu şehrin esnafına, ticaretçisine bazı durumlarda adeta zulüm edenler yabancı hareketini görmezden geliyorlar…
Bazı şehirlerden gelen darp, uyuşturucu kullanımı, mahalle içi kavga haberlerine belki bugün Trabzon'da rastlamıyoruz veya olanları görmezden geliyoruz.Gelin büyümeden milletin canına tak etmeden, istenmeyen bir olay yeşermeden bu işi masaya yatıralım.
Şu şehre yazık etmeyin. Tarih, kültür, sanat, spor şehri Trabzon'u mülteci kenti, sığınmacı kenti yapmayalım…