Trabzon’da 2 dönemde meclis üyeliği görevini yürüten Ortahisar Belediye Meclisi Bağımsız Üyesi Davut Çakıroğlu, veda etti.

Çakıroğlu, bugün toplanan Ortahisar Belediye Meclisinde yaptığı konuşmada, “Kimimiz için çabuk akıp giden ve hiçbirimizin durduramadığı ya da bizler içinden akıp geçtiğimiz ve geriye dönüp baktığımızda bir daha bize asla  ait olmayacak an, aralık, olgu, gerçeklik zaman…

Nasıl geçtiğini, geçirdiğimizi çıktığımız yolun sonuna gelince sorgularız.

Yolculuklar bitse de bitmeyen yollarda olduğumuzu irdelerken, anlamaya çalışırken yolculuğun başından sonuna kadar olan biteni film şeridi gibi gözümüzün önünden geçiririz.

Neden bu yola çıktık? Neler yaptık?

Bugün sanırım hepimiz bu noktadayız.

Veda ederken seçilmiş olduğumuz  siyasi 10 yıllık döneme, vesile olan Baba Ocağımız Milliyetçi Hareket Partisini anmamak olmaz” ifadelerini kullandı.

Çakıroğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Rahmetli Başbuğumuzun; "Hepiniz birer Bayraksınız Bayrağı yere düşürmeyin." diyerek bize nakşettiği görev bilinci ve  "Türk töresinin bir diğer şartı da haddini bilmektir. Kendinizi dev aynasında görmeyeceksiniz. İnsan yaratılmışların en şereflisi müjdesiyle kimseye ne tepelerden bakacaksınız, ne de kendinizi aşağıda göreceksiniz." diyerek bize öğrettiği siyasi ahlak rehberimiz oldu.

Her görevi kutsal gördük, her makamı saygın gördük ve millet-memleket merkezli bir duruş sergiledik.

Sevdiğim ve kendimle özdeşleştirdiğim bir söz var "kişisel değil kişilikli siyaset". Bu söze uygun siyaset yapmanın huzuru içerisindeyim.

İkinci dönemimde ise kurucusu olmaktan mesut olduğum İyi Parti vesilesi ile ve yine milletimizin takdiri ile bu salonlarda bir araya geldik.

Sırası geldi Şeyh Edebali'nin tedrisatına uyduk.

"Yiğit olan kördür, kötülüğü görmez. Sağırdır, kem sözü işitmez. Dilsizdir, her ağzına geleni söylemez. Bildiğini de her yerde ayaklar altına sermez. Yunus gibidir o; yüreği muhabbete, gönül ibresi hakikate ayarlıdır.

O bir defa söz verdi mi, onu nâmusu bilir." dedik...

Sırası geldi "Politika ve sanat dünyanın düzensizlikleri karşısında başkaldırmanın iki ayrı yüzüdür." diyen modern çağın filozoflarından Albert Camus'a kulak dayadık.

Siyasetçiler halkın o anki desteğini alabilmek için gelecekle ilgili büyük projelerden bile vazgeçerler. Kendileri daima ülkeden daha önemlidir. Onların  beyinleri geleceğin önemini kavrayamaz diyen  Adolf Hitler'in çizdiği siyasetçi portresinde yer almamanın hoş duygusunu yaşıyorum.

Toplumun menfaatleri, Ülkenin çıkarı, Şehrimin daha iyi hizmet alması her hareketimin, her sözümün öznesi oldu, merkezi oldu.

Hiçbir zaman makam, mevki derdinde olmadık, şan-şöhret peşinde koşmadık. Bir ‘Allah razı olsun’ sözü, bizim için en değerli şan oldu. Dertlere derman olmaya çalıştık.  Bize ihtiyaç duyan herkese elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar gece gündüz demeden faydalı olmaya çalıştık.

Önce Ülkem ve Milletim anlayışını düstur edinen yüce bir davanın gönüldaşları olarak, demokratik olgunluk ve uzlaşı kültürünün egemen olduğu, dışlayıcı ve ötekileştirici üslup ve söylemlerden uzak bir siyasi anlayış ile burada oldum. Dürüst, ilkeli, sözüne güvenilir siyaset için; çocuklarımıza gelecek, gençlerimize umut, yaşlılarımıza güven ve huzur için bu yola çıktık ve Allah nasip etti, milletimiz teveccüh gösterdi bu yolculuğu yaşadık.

Neyi, ne kadar yaptık bilemem ancak elimden gelenin en iyisini yapmak istediğimden eminim.Bu konuda bahtiyarım.

İnsanız! Hatasız kul olmaz demişler. Ola ki gönül kıracak bir sözümüz olduysa hakkınızı helal edin.

Benden yana bütün haklarım sonuna kadar helaldir.

Bu yolda yol arkadaşım olan, yolculuk yapmamda emeği olan herkese müteşekkirim.

Bizim bu topraklarda sözlerimiz, gayretlerimiz, hizmetlerimiz değil kabirlerimiz olacak.

Bu topraklar bizim için geçici bir heves, gurbet değil gerçek sıladır.

Bu Ülke için hassasiyetimizin yüceliği de bundandır.

Hak nasip eder halk takdir eder, bu koltuklar boş kalmaz. Lakin bu koltukların beden ile değil bu ruh ile doldurulmasını temenni ediyorum.

Vazifenin büyüğü küçüğü olmaz. Koltuğun, makamın büyüğü küçüğü olmaz.

Hakkıyla ifa edilen her görev en büyük vazifedir, gereğine uygun işgal edilen her mevki ise en büyük makamdır.

Bunu böyle bilmek gerekir.

Dedik ya... yolculuk biter yol bitmez...

Yeni yolculara şimdiden başarılar, yeni yollara gidenlere de selametler diliyorum.

Saygılar sunuyorum.

Allah'a emanet olun...”