AK Parti Trabzon Milletvekili Vehbi Koç, 61saat.com'u ziyaret ederek Yazı İşleri Müdürü Erhan Esaspehlivan’ın sorularını yanıtladı. Hem Türkiye'nin genel meselelerine hem de Trabzon özelindeki önemli projelere değinen Koç, kamuoyunun merak ettiği pek çok konuya açıklık getirdi.
Röportajda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünya siyasetindeki yeri, ekonomi, göçmen politikaları, Trabzon’a verilen sözler ve hayata geçirilen projelerden, yeni yatırımlara kadar birçok başlık samimiyetle ele alındı. İşte o açıklamalardan öne çıkan başlıklar…
Liderlik anlayışının özünde; mazlumların yanında duran, inancı ve kültürüyle örnek olan bir duruş var. Erdoğan, küçük hesaplar yapmadan, insanlık için çözümler arayan bir dünya lideri olarak tanımlanıyor.
🟨 Göçmen Politikaları ve Suriye Meselesi
Sınır ülkesi olarak Türkiye’nin insani bir sorumluluğu olduğuna dikkat çeken Koç, göçmen meselesinin Batı’yı da etkilediğini ve Türkiye'nin yükünün büyük olduğunu vurguladı. Geri dönüşlerin artış hızının ise Suriye’de yaşanan gelişmelere bağlı olduğuna dikkat çekti.
🟨 Ekonomik Sorunlar ve Depremin Maliyeti
Vatandaşın ekonomik sorunlar konusunda haklı olduğunu ifade eden Koç, pandemiden depreme kadar yaşanan süreçlerin Türkiye’ye 400 milyar doları aşan gelir kaybı getirdiğini söyledi. Orta Vadeli Program’ın bu yükü hafifletmeyi hedeflediğini belirtti.
🟨 Türkiye’nin Nüfus Artış Hızı Alarm Veriyor
Nüfus artışının düşmesiyle gelecekte eğitim altyapısının büyük kısmının boşa çıkabileceğini vurgulayan Koç, 17 yıl sonra üniversite aday öğrenci sayısının ise 250 binlere kadar düşebileceğini ifade etti. Koç, Tarım ve üretim sektörlerinde de yaş ortalamasının tehlike oluşturduğunu söyledi.
🟨 İmamoğlu’nun Tutukluluğu ve CHP İçindeki Kriz
İmamoğlu’nun tutukluluğunun AK Parti ile hiçbir ilgisi olmadığını söyleyen Koç, bunun CHP içindeki bir iktidar mücadelesi olduğunu, süreci ‘görünmeyen bir üst aklın yönettiğini’ ifade etti.
🟨 Trabzon Milletvekillerinin Uyumlu Çalışması
Vehbi Koç, Trabzon milletvekilleri arasında güçlü bir birliktelik olduğunu vurguladı. Ankara’da bu uyumun takdirle karşılandığını, bakanlık ziyaretlerinde ise kentin güçlü temsil edildiğini söyledi.
🟨 Trabzon’a Verilen Sözler Yerine Getiriliyor
Özellikle Güney Çevre Yolu ve Kanuni Bulvarı projelerinin hızla ilerlediğini belirten Koç, seçim döneminde verilen vaatlerin neredeyse tamamının başlatıldığını ifade etti.
🟨 Trabzon’a Böbrek Nakil Merkezi Kuruluyor
Koç, Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne böbrek nakil merkezi kurulmasında ortaya koydukları kararlılığın olduğunu söyledi. Sağlık Bakanının konuyla bizzat ilgilendiğini belirten Koç, merkezin kısa sürede hizmete açıldığını söyledi.
🟨 Şehir Hastanesi ve Taşınacak Birimler
Şehir Hastanesi 2026'nın ilk çeyreğinde tamamlanacağını ifade eden Koç, “Numune Hastanesi korunma fikrinin olduğunu, bazı hastaneler ise şehir hastanesine taşınacağını, bazılarının da ihtisas hastanesi olarak hizmet verebileceğini söyledi. Koç, Sağlık yatırımları konusunda önemli planlar olduğunu belirtti.
🟨 Gülcemal Projesi ve Raylı Sistem
Gülcemal’de deniz tahkimatı süreci sürdüğünü ifade eden Koç, Raylı sistem projesinin ise kamu kaynaklarıyla destekleneceğini söyledi. Koç, Projelerin, hem hükümet hem de Büyükşehir Belediyesi koordinasyonuyla yürütüldüğünü açıkladı.
🟨 Yeni Havalimanı Projesi Başlıyor
Koç, Yeni Havalimanı Projesi'nin yatırım planlamasına alındığını ifade ederken, Lokasyon, tahkimat, derinlik ve fizibilite süreçlerinin tamamlandığını belirtti. Koç, yeni Havalimanı Projesinin yakında başlayabileceğini de müjdeledi..
🟨 Uzungöl – Bayburt Bağlantısı Bitiyor.. Yeşil Yol..
Koç, Yeşil Yol güzergâhında yer alan Uzungöl-Bayburt bağlantısı büyük oranda tamamlandığını açıkladı. Koç, Proje, turizm ve ulaşım açısından önemli bir adım olarak değerlendirileceğini belirtti.
İŞTE TRABZON MİLLETVEKİLİ VEHBİ KOÇ’UN AÇIKLAMALARI:
DÜNYA CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A NASIL BAKIYOR?
Recep Tayyip Erdoğan dünyaya nasıl bakıyor, bütün mesele bu! Yani itibar sahibi olmak, 23 sene iktidarda kalmak, hem yakın coğrafyada hem de uzak bölgelerde, oralarda insanlığa yönelik katkıları, samimiyeti, adamlığı, duruşu ve kendi kültürünü, inancını temsil etme adına Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 senede ortaya koyduğu devlet adamlığı saygınlığın temelinde bu yatıyor… Mazlumların umudu, düşmüşün yol arkadaşı olmayı başarmış bir liderden söz ediyoruz.
Hiçbir din, inanç, kültür ya da milliyet farkı gözetmeksizin, dünyanın neresinde bir sıkıntı varsa; ekonomik, askeri veya diğer güç kaynaklarımızı yan yana koyarak, ne kadar etkili olabilirsek, çözüm üretmeye çalışan bir lider. Saygınlık böyle kazanılmıştır. Küçük hesap asla yapılmamıştır. Hep bana, hep bana denmemiştir.
Biz Afrika’ya açılmaya baladığımızda sınırlı sayıda büyükelçiliğimiz vardı. Oralara gitmeye başladık. Büyükelçilik olmayan yerlere büyükelçilik açmaya başladı. Öncesinde hem Türkiye, hem de oralarda yapılan toplantılarda ne söyledik, “Biz sizi sömürmeye gelmedik. Beraber kazanalım. Tecrübelerimizden sizleri yararlandıralım, sizin bizden öğreneceğiniz şey varsa onları size öğretelim” şeklinde imkanlar sunduk. Yüzbinlerce çocuk Türkiye’de okuyor. Neden köprüler kurulsun, bağlar kurulsun. Elimizden ne geliyorsa, onlara katkılar sağlayalım diye diyaloglar kurduk. Afrika, Asya açılımını böyle yaptık.
Dünyada gitmediğimiz elini sıkmadığımız, ‘Nasılsın’ diye hatırını sormadığımız hiç bir medeniyet kalmadığı için Recep Tayyip Erdoğan…
Bugün Trump tarafından da takdir görüyor ki İslam Coğrafyasını hiç saymıyorum. İslam Coğrafyasında Recep Tayyip Erdoğan’ın karşılığı yüzde 100... Bugün aday olarak seçime girse gittiği her yerde banko, tartışmasız seçim kazanır.
Son uzak doğu gezisinde Malezya, Endonezya ve Pakistan.. Karşılamalar, yapılan toplantılar ikramlar, sohbetler yerli yabancı basın takip etti. Onlarda zaten olayı anlıyor, ‘Bu insan gönül insanı’ ‘Bu insanlığa katkı vermeye gelen üstün bir değer, bir ruh’ Hiç bir devlet adamında bunu göremesiniz. ‘Asacağız, keseceğiz yok edeceğiz’ kelimelerini asla kullanmadı. ‘Ne yapabiliriz, nasıl diyalog kurabiliriz, nasıl faydamız olabilir’ diyaloglarını kurdu.
GÖÇMENLERİN ÜLKELERİNE DÖNÜŞ SÜRECİ…
Avrupa, Suriye’den uzak bir yer. Sınırı olan biziz. Bu sınırın Türkiye tarafında olsun, Suriye tarafında olsun akrabalık ilişkileri ile veya tarihten gelen komşuluk, ahbaplık, beşeri ilişkilerin olduğu bir coğrafya.
Sınırı olan biziz. Bırakın hükümetin alacağı bir takım radikal kararlarla, ‘Kapattım kardeşim almıyorum. Kim olursa olsun bu tarafa geçirmeyeceğim’ demiş olsa bile tam sonuç verir mi? Vermez. Neden, kanı olarak canı orada, arkadaşı orada, akrabası orada.. Onu oradan kurtarmak için gayri meşru yollardan bile mücadele ederek can kurtarmak için buradan alırlar. Ama hümanist yaklaşımla komşumuzda meydana gelen olayları önlemenin yolu neydi, onlara yardımcı olmak.
Ama hadise o kadar büyür dalga şeklinde geldi ki.. Türkiye üzerinden karadan, denizden botlarla.. Unutmayalım, unutmamamız lazım. Binlerce insanın Akdeniz’in Ege’nin sularında yok olması..
Kayda girmiş, Türkiye’de iskan olmuş buradan Avrupa’ya gitmeye çalışan Uluslararası Göçmenlerle ilgili BM’nin bir anlayışı vardır. Engel olamazsın.
Batı ne yaptı? Batı esasında uzun yıllardır göçmen alan, iş gücü alan bir topluluk.. Bu konuda zaten üzerinde baskı vardı. D. Avrupa’dan gelen ki burada da kıta hareketliliği çok oldu.
Doğu Avrupa’dan inanılmaz derecede batıya göçler oldu. AB’ye alındıkları için, hakları verilmiş ama o hakkın karşılığında bir Romen, Bulgar, Ukraynalı’nın batıya geçmesi için alt yapı tamam değildi.. Ama haklarından dolayı gittiler. Orada da düzen bozuldu. Üzerine Suriye, Afgan, Asya’dan gelen göçmenler de baskı yapınca batı için de ciddi sorun haline gelmeye başladı. Müzakere denilen olay budur. Türkiye’nin göçmenlerle alakalı tabiki ciddi manada gideri, masrafı vardı! Bir kısmını buraya tutalım, iskan ederken masraflarınıza katkı sağlayalım. “Uluslararası ilişkilerde bunlar olur.
Kontrolsüz geçişler olursa tespit edileni iade edelim..” Bunlar yapıldı. Bu konu kapandı. Şu anda beklenti nedir? Öncelikle kendi coğrafyamız başta olmak üzere aynı konu Lübnan ve Ürdün’de de konuşuluyor. Ciddi manada, oralara da Suriyeliler göç etmişti. İçerde istikrar sağlandığı sürece kısım kısım geri dönüşler olacak. Ama Suriye’de yapılanmayı hepimiz biliyoruz. Esad Rejimi ortadan kalktıysa bile yeniden Anayasal düzen kurmak, ülkede düzeni sağlamak mevzular çözülene kadar süreç var..
EKONOMİK SORUNLAR..
Burada her zaman haklı olan vatandaştır. “Günü akşam edebiliyor muyum, cebimdeki parayla çoluğumun cocuğun ihtiyaçlarını karşılayabiliyor muyum, ay sonunu getirebiliyor muyum?” Mesele budur.. Vatandaş buna bakar. Yerden göğe kadar haklıdır.
Bir devlet vatandaşının barınma, beslenme, güvenlik, eğitim, sağlık ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır Yani bunlar dünyanın neresine giderseniz gidin ölçüsü budur.
Ortaya çıkan eksiklikler ve arızalar doğal olarak dile getirilir…
Yönetenlerden, “Bak halimizi gör, eksiğimiz var, ele güne muhtaç oluyoruz, darlık çekiyoruz, psikolojimiz bozuldu” deme hakkı yerden göğe kadar vardır.
Ortadaki sorunu biliyoruz.
Sebepleri var, hiç bir şey sebepsiz değil.
Pandemiden başlayarak, deprem ve coğrafyamızda yaşadığımız sıkıntıları art arda koyduğun zaman bunların total bir faturası var.
Nihat Zeybekçi Başkanlığında gruplar halinde milletvekilleri ile ekonomiyi konuşuyoruz. O bize alınan tedbirleri anlatıyor, bizde ona sorular sorarak işi anlamaya karşılıklı istişarelerle çözüm üretmeye çalışıyoruz.
Son konuşmacı da bendim. Dedim, “Sayın bakanım, deprem bölgesinin maliyeti 3 aşağı 5 yukarı belli. Her ne kadar 100 milyar dolar olarak başladıysa da rakam büyüdü.” “Başlangıçta şu kadar bağımsız bölüm yapalım sorun çözülsün” derken inan o yüzde 50 şekilde arttırıldı. Çünkü orada yeniden bir hayat ve kamu düzeni oluşacaktı.
Fakat esas problem, “Sayın bakanım, görünen o ki depremin olduğu günde, orada tekrar hayatın iskan sakin sağlıklı bir noktaya geldiği kadar kamunun burada ne kadar gelir kaybı var? Ben kendi çalışmamı müsadeniz olursa sunayım. Ama bu konuda sizden bir cevap bekliyorum. Para harcıyorsunuz, normal zamanda o vilayetlerden merkezi hükümet gelir elde ederken, en az 10 yıllık projeksiyonla ne kadar kaybınız var. Benim gördüğüm, 400 milyar doların üzerinde bir gelir kaybı söz konusu.. “ aynen şunu dedi: “Tebrik ederim Allah razı olsun. Biz bunu tespit etmiştik ama hiç dillendirmedik.” Bir de gelir kaybımız var. 100 milyar doların üzerinde giderimiz varken, gelmesi gereken bir paradan da mahrum olduk. Aynı hikaye pandemi döneminde oldu.
Cevdet Yılmaz bey gibi çok derin bilgisi olan Devlet Planlama Teşkilatı’ndan gelmiş birikimi olan bir Cumhurbaşkanı yardımcısı.. Mehmet Şimşek gibi dünyanın akredite ettiği, dünyanın her yerinde üst düzey görevler üstelenbilecek çok kıymetli Maliye Bakanı.. Keza diğer bürokratlarımız.. Türkiye Cumhuriyeti emin ellerde. Orta Vadeli Plan hükümetimiz tarafından hazırlandı, TBMM’ye geldi, orada onaylandığında Kanun Hükmünde oluyor. Biz 2027 Yılının sonuna kadar Türkiye ile ilgili yıllara sair, dönemsel olarak işin nereye hesabı kitabı planlaması yapıldı. Bütün mesele ekstra bir durum olmadığı sürece bu plan uygulanarak, Pandemi dönemi öncesinde dönemdeki yaşam standartlarını, halkın gözündeki karşılığı alım gücü noktasına getirmek.
TÜRKİYE’NİN NÜFUS ARTIŞI…
Bir kaç gündür Türkiye’de nüfus artışı ile ilgili bazı konular var.
Türkiye’de 2024 yılında 292 bin kişi arttı. Bu ne anlama gelir? Bunun anlamı şu: 17 sene sonra Türkiye’de üniversitelere müracaat edecek öğrenci sayısı maksimum 250 bin kişi. Oysa bizim her sene 1,5 milyonun üzerinde evladımız üniversiteye girmeye çalışıyor. Ona göre binalar yapıldı, alet edevat teçhizat.. 17 sene sonra şu gördüğün koca koca binalar, 81 vilayette yapılan üniversiteler, oluşturduğumuz eğitim kadrosu belki de 10’da 1 oranına düşecek.
Ki bu çocukların tamamının üniversiteye gitmek istediği halde.. Gitmek istemediğini düşün. Her taraf bomboş kalacak. İşsizlik diye bir şey kalmayacak. Konut sorunu diye bir şey kalmayacak. Kim yönetirse yönetsin, ne yaparsa yapsın, bir tane gerçek var. Türkiye’de nüfus artış oranı 1,5’a düşmüştür. Bu 1,5 bürüttür, karşısında ölenler olduğu zaman karşısında 290 binler oluyor.
Cumhurbaşkanımız bununla ilgili program yaptı..
Görünün bir olay var. 17 sene sonra Türkiye’de üniversitelere hepsi okumak isterse 250 bin kişi müracaat edecek. Diyelim KTÜ’nün 60 bin kapasitesi var buraya 6 bin kişi gelecek. İsteyen istediğini okusun. Kırmızı alarm.. Her yer durmuş, hayat durmuş… İşleri girecek insan yok. Bugün Türkiye’de tarımda çalışan insanların yaş ortalaması 60… Bu ne demek: Bir kaç sene sonra, kimse tarlaya gitmeyecek, bağa gitmeyecek, koyunun, ineğin peşine gitmeyecek.. İşler nasıl yürüyecek.
Medeniyetlerin pek çoğu önümüzdeki 50 yıl içinde tarihten silinecek veya çok etkisiz hale gelecek. Biz ayakta kalmaya çalışıyoruz.
İMAMOĞLU’NUN TUTUKLANMASI..
Gerek burada Ankara’da bulunduğumuzu her ortamda bu konu konuşuluyor. Hemşerimiz olması hasebiyle diğer vekiller, muhalefet vekileri ve bizim ikta vekillerinden bazı özel soruların muhatabı oluyoruz.
Tırnak içinde hemşerim olması, tabiki her Trabzonlu gibi beni de rahatsız ediyor. Ha diyeceksin ki bir başka ilden olması, böyle olaylarda daha mı normal, o ayrı bir konu, ancak bu insanî halde hemşerilik…
Ancak meselenin özüne gelecek olursak, bu olayın AK Parti ile uzaktan yakından bir alakası yok. AK Parti bu olayın hiç bir tarafında yok. Bu, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendi içindeki bir iktidar kavgasıdır.
Burada özne İmamoğlu olduğu için, her iktidar mücadelesinde olduğu gibi, bu süreçte de bir taraf haline geldi.
“Kılıçdaroğlu'nun kongreyi niçin kaybetmesi gerekir”, sorusudur birinci…
Nasıl bunu yaptılar.
TOPAL OSMAN VE ALİ ŞÜKRÜ BEY ÖRNEĞİ…
Veya burada cellat kimdi?
Tarihe dönersek, Topal Osman Ali Şükrü Paşa hikayesi gibi.. İkisi de kahraman, ama ikisi de yok oluyor.
Ve bir üst akıl..
Üst akıl, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu yok ediyor. Onu yok eden görünmez bir güç şimdi anladığım kadarıyla aktarmaları yoluyla onun celladı İmamoğlu…
Ama ikisinin de ortadan kalktığı denklemde, şimdi İmamoğlu’nun tasfiye edilerek üst akıl kimse CHP’nin başına onu getirmek.
Ama film burada biter mi bilmiyoruz. Bu oyunun bir sonraki sahnesinde ne olacak?
‘Seçimlerde CHP’nin başında kim olur?” Valla onu bir Allah bilir, başkası da bilmez.
Bütün bunlara bakıldığı zaman AK Parti ile hiç bir alakası yok. Başlangıçta yine CHP’nin görevlileri.. Savcılıklara getirdikleri dosyalar, ihbarlar ve her gün bunun sayısı artıyor. Başlangıçta 15 - 20 olan sayı şu anda 50 - 60’lara çıkıyor.
Çok değişik farklı ilişkiler. İmamoğlu’nun bunu kontrol edebilmesi zaten bence matematik olarak da mümkün değil. Olayın bir yerinde olmuştur olmamıştır onu bilmeyorum ona yargı karar verecek.
Olay tırnak içinde İmamoğlu meselesi değil. Onun çok daha ötesinde bir iş. Ama ses getirmesi için, netice alınması için böylesine potansiyel bir yerin kulanılması gerekiyordu. Belki orada o malzeme de vardı. O taşlar da zamanında döşenmişti, mayınlar döşenmişti. Bastıkça patlıyor, bastıkça patlıyor. Ama başında itibaren bakıldığında hiç bir şey tesadüfen olmadı.
Büyük plan şunu söylüyorum: Bu CHP Planı da değil. Bu FETÖ’nün değişik bir versiyon planı..
Örgütün adı yok.. Ama şunu görüyorsun, geçmişte onların medya kuruluşlarında olsun, onların iş yaptığı tırnak içinde STK ayaklarında bir şekilde boy göstermiş bulunmuş insanların şimdi bazılarının şu anda sahnede olduğunu görüyorsun.
TRABZON MİLLETVEKİLLERİNE GIPTA EDİYORLAR..
Vatandaş eğer bir fotoğraf çekiyorsa, bu önemlidir. Ben şimdi ne kadar desem ki, ‘Ya öyle diyor ki aslı öyledir böyledir’ kıymeti yok. Vatandaşın kafasında çektiği fotoğraf çok kıymetlidir.
Meselenin iki yönü var. Trabzon’da ki hemşerilerimizin bakış açısı ve Ankara’da bürokrasinin Trabzon milletvekillerine bakışı var.
Geçen de bir ilimizin milletvekili geldi dediki, “Ben bir şey talep ediyorum. Beni Trabzon Milletvekilleri listesine yazar mısınız? Size gıpta ediyorum. Kulise beraber giriyorsunuz, Genel Kurula beraber gidiyorsunuz. Bugün o bakanlıkta, öbür gün o bakanlıkta. Hep berabersiniz. Biz sizin sağladığınız o ahengi biz sağlayamadık” Trazon vekilleri bir birinin kolunda, bir birini tamamlayarak Trabzon’a hizmet etmeye çalışıyor.
Zerre misali, hangimiz birini aradığında, buluşacaksa bir şey rica edecekse, dört adet Trabzon vekili dört kardeş gibi yan yanadır. Bu 2 seneyi böyle geçirdik.
Herkesin dikkatini çekiyor. Hem meclis çalışmaları esnasında, hem de Trabzon için bakanlıklarda yaptığımız ziyaretlerde dikkatini çekiyor.
Geçmişle alakalı konuşmayacağım. Ancak geçmişle alakalı bunun tam arzu edildiği gibi olmaması burada başka sıkıntılara yol açmış. Trabzon’a hizmet etmiş her vekil çok kıymetlidir.
Kültürümüzde ve geleneğimizde şöyle bir şey vardır. Dönemini yüz akıyla tamamlamıştır. Bizim bir kaç senemiz daha var. İnşallah bizde yük akıyla tamamlarız. Ama süreci yüz akıyla tamamlamak, performansı düşük olur yüksek olur bu önemli değil. Ama ait olduğu siyasi hareketin bir ferdi olarak en güzel şekilde tamamlayabilmesi çok ama çok kıymetlidir.
Bizim kültürümüzde selef haleften daha kıymetlidir. Neden kıymetlidir. Çünkü dönemini yüz akıyla tamamlamıştır. Biz daha sınav vermeye devam ediyoruz. Bizden önce görev yapan karnelerimiz görevlerini yüz akıyla tamamlamıştır.
SEÇİM DÖNEMİNDE TRABZON’A VERİLEN SÖZLER…
Şehir ile ilgili vatandaşa ne söz verdiysek, büyük işlerde özellikle hepsini Allah’ın izniyle şu anda baladık yürütüyoruz. Yıllar yılı konuşulan Güney Çevre Yolu..
Mükemmel yürüyor. Planlananın üzerinde şu anda hız olarak.
Geçen hafta Uraloğlu bakanımı makamında ziyaret ettim. Orada da bana bunları güzel bir şekilde birebir anlattı.
KANUNİ BULVARININ SAHİLE BAĞLANMASINDA İSTİMLAK SORUNU ÇÖZÜLDÜ
Kanuni Bulvarı’nın Akyazı’ya bağlanmasını en kısa zamanda yapacağız. Şimdi en son taze bilgi: Çimento Fabrikası’nın orada istimlak durumu vardı. O mesele çözüldü. Projelendirmesi yapıldı. Geçiş olarak kavşak yapıldı. Maçka tarafından gelen tünellerin inşaatı bitti. Bütün mesele tünelleri, üst geçitlerle sahil yoluna bağlayıp viyadük düzenlemesini yapmak. Bir üstten Kanuni Bulvarı Sahil Yoluna bağlanması.. Artı sahilden girip şehir trafiğine girmeden Maçka’ya ziyaret..
GÜNEY ÇEVRE YOLUNUN 1. ETABI NE ZAMAN BİTECEK?
Güney Çevre Yolunun 1. Etabı Yıldızlı’ya kadar elince bağlanmış olacak. Tüneler viyadükler ağır bir iş. Uzunluğu dikkate alırsak, ki ilke tap 16 km.. Asıl amaç Kanuni’ye bunu kavuşturmak. Tahminim 2 seneyi geçmez. Bizim dönem tamamlanmadan o işi görürüz. Ciddi manada yüklenerek devam ediyor…
GÜLCEMAL DENİZ TAHKİMATI…
Raylı Sistem inşallah bitecek. Müjdesini verdik. Kamu kaynakları ile yapılacak. Büyükşehir Belediyemizin hizmeti gibi gözüküyor ama hükümetimizin, Cumhurbaşkanımızın hizmeti. Bu da çok kıymetli. Ondan daha kıymetli olan yine devletimizin imkanları ve büyükşehirin koordinasyonu ile katkıları ile Gülcemal Projesinin deniz tahkimatı… Çok ısrarcı olduk.
ŞEHİR HASTANESİNE TAŞINACAK HASTANELER…
2026’nın ilk çeyreğinde planlandı. Beton bittikten sonra ekipman işi vardır. Gerçi bunlar logo gibi. Ne alınacak, nereye takılacak her şey belli. Bütün mesele onun lojistiğinin yürümesi. Kadrosu da belli. Taşınmalar olacak. Bir takım düzenlemeler olacak. Şehir güzel olacak.
Dün beni vatandaş arıyor. ‘Kaşüstü kalıyor mu?‘ Kaldırmıyoruz, Kaşüstü yerinde duruyor’
Kaşüstü’nü bir kenara koy. O büyük hastane orası devam ediyor.
Bizim elimizde Kemik Hastanesi, Kalp Hastanesi, Numune ve Fatih var..
Numune bu şehrin simgesi, sembolü. Ben çocuktum, buraya gelirdim. Hasta olan insanlar Numune’ye gelirdi. Muhtemelen o muhafaza edilecek, öyle konuşuyoruz. Ama diğer hastaneleri kısmen taşıyabiliriz. Bazısı ihtisas hastanesi olarak da kalabilir.
Birde bizim konuşmadığımız ama yine rekabet konusu olmasın, kıskançlık konusu olmasın. Sağlık Bakanı da bizim.
TRABZON’A BÖBREK NAKİL MERKEZİ MÜJDESİ
Bir de müjdeyi vereyim. Kanuni’ye böbrek nakil üniversitesi.. Süleyman Türedi hocam beni aradı anlattı konuyu. Bende gittim bakanımla konuştum. Bakan bey, “Biz bunu daha önce konuşmuştuk. Ben bunu fark etmiştim. Trabzon’da böbrek nakil merkezi yok, olmasını gündem etmiştik” Bizde, “Sayın bakanımız talebimiz bu” dedi. Şimdi 1 ay geçmedi, onayını verdi, servis açıldı. Hocamızda bizim adımızı kullanarak teşekkür mesajı yayınladı.
Artık Trabzon’umuza böbrek nakil merkezi de kazandırdık. Bunları neden anlatıyorum bakanımız da Trabzonlu..
Enerji Bakanımız, Sağlık Bakanımız, Ulaştırma Bakanımız Trabzonlu.. Adalet Bakanımız bile Trabzonlu..
4 tane Adalet Sarayı.. Her sene 1 tane anlaşılır da, böyle 4 tanesinin onayını almak kolay değil.
Trabzon hizmet alıyor. Bunu Ankara’da ki arkadaşlar da görüyor, diğer vekiller de görüyor, bizim bakanlık ziyaretlerine gittiğimizde görüyorlar.
BİYOLOJİK ARITMA MERKEZİNE BAŞLANACAK
Bizim bu dönemde biyolojik arıtma ile alakalı, hizmete alınır yetişir yetişmez bilmiyorum ama bu şehre kazandırılmış olacak.
YENİ HAVALİMANI MÜJDESİ.. PROJESİ YAKINDA BAŞLAR..
Yeni Havalimanı Projesi.. Havalimanında kısaca ayak üstü değerlendirme yaptık. Planlamaya alındı. Yatırım Planlamasına işlendi Yakında başlarlar.. Koordinasyon Çalışması bitti. Lokasyon sınırları hepsi bitti. Ortalama derinlik zaten 20 metre civarında. Şu anda mevcut havalimanı deniz kenarından 400 metre açıkta olacak. Paralel gibi düşünün. Batı tarafı, tahkimatlarla birlikte 100. Yıl balıkçı barınağına kadar gelecek. Mevcudun aşağı yukarı 400 metre doğusuna kadar gelecek..
UZUNGÖL - BAYBURT BAĞLANIYOR…
Yeşil Yol güzergahında pek ayrıntı var. 5 - 6 senede bu iş tamamen bitmiş olacak Uzungöl - Bayburt bağlantısını bitiriyoruz. Büyük oranda zaten yapıldı Bir birine bağlanmayan yerler var.