Kim bu isimler?, Tecrübeleri yeterli mi?, Trabzonspor’a bu kadro mu? diye sorular havada uçuşuyordu. Ama zaman, o ekibin lehine çalıştı.
Birer birer kendilerini kabul ettirdiler. Saha içi dengeler, soyunma odasındaki huzur, transferdeki isabet… Hepsi bir ekip işiydi.

Sonradan yapılan Serkan Ünver takviyesi, Tekke’nin en kritik hamlelerinden biri oldu. Ünver, takım içi dengeyi koruyan, futbolcuyla hocanın arasındaki köprüyü kuran isim hâline geldi. Bir başka sessiz ama etkili katkı da Eren Mert’ten geldi. Transfer süreçlerinde, analizlerde, rakamların arkasındaki akıl olarak ciddi fark yarattı. Ve elbette kulübün görünmeyen kahramanları; Salih Tekke, Ali Nadir Başkan, Metin Aktaş, Orhan Çıkrıkçı… Ayırca Emrah Tok'un tecrübesi de etkisini gösteriyor. Tekke kadar ön planda değiller ama gecesiyle gündüzüyle işin mutfağındalar. Özellikle sağlık ekibinde yapılan dokunuşlar fark yarattı. Tekke ile iyi bir iletişimi olan Dr. Gökhan Özhan ve Metin Kara, son haftalarda takımda sakatlık yaşanmamasının temel nedenlerinden biri.
Sağlık Kurulu Başkanı Beşir’in de masör yerine fizyoterapist sayısını artırması, bu tabloyu tamamlayan bir başka hamle oldu.

Bugün Trabzonspor’da işler yolunda gidiyorsa, bu sadece Tekke’nin taktik zekâsıyla değil, onun arkasında görünmeden çalışan bir “ekip aklı” ile oluyor.
Bu tabloyu sadece teknik kadro olarak değil, sistemin oturması olarak görmek lazım. Trabzonspor’da artık herkes biliyor; Fatih Tekke yalnız değil. Ve bu, onun en büyük gücü.